Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

17 Temmuz 2022 Pazar

KELÂM VE TEKVİN

 


KELÂM VE TEKVİN

“Kelâm”, bir mânâyı ifade eden, bir maksadı anlatan söz demektir. Allah Teâlâ, kelâm sıfatının da sahibidir. Binâenaleyh burada “Kelâm”, Cenâb-ı hakk’ın konuşması demektir. Kur’ân-ı Kenm’deki, “Allah, Mû- sâ İle de bizzat konuştu” (S. Nisâ, 164) âyet-i kerimesi, kelâm sıfa­tının delilidir. Ancak onun konuşması; harf, Kelime, cümle veya sesten münezzehtir, bu gibi şeylere ihtiyacı yoktur.

Kur’ân-ı Mübîn, Allâhü zû'l-Celâl hazretlerinin kelâm sıfatının tecel­lîsidir ve onun kelimeleridir. Diğer sıfatları gibi kelâm sıfatı da kadîm ve ezelîdir. Fakat ellerde dolaşan, okunan, yazılı Küfen, lafız, harf, nazım ve hat olarak kadîm değildir.

Ehl-i Sünnet e göre Kur’ân-ı Kerim, Zât-i llâhî’nin kelâmı olması ba­kımından mahluk değildir, ezelîdir. O, kendi kadîm kelâmını dilediği za­man kendi şânına lâyık bir tarzda meleklerine bildirir, onlara işittirip an­latır. Kezâ peygamberlerine (aleyhimüsselâm) dilediği hususları vahiy ve ilhâm eder, işte bu kelâm sıfatının tecellîsi ile semâvî kitaplar zuhûr etmiş... Bâhusus “Kelâm-ı Kadîm” denilen Kur’ân-ı Mübîn. Peygam­berimiz (s.a.v.) Efendimiz’e nüzûl ederek insanlık için asırlardan beri bir hidâyet rehberi olmuş, kıyâmete kadar da olmaya devam edecektir.

“Tekvîn”; yaratmak, îcat etmek mânâsınadır. Allah Teâlâ'nın yok­tan var etme sıfatıdır.

Cenâb-ı Mevlâ-yi zû’l-Celâl’in bu âlemleri yaratıp yok etmesi, bâhu­sus kullarını yaratıp yaşatması, yedirip içirmesi, sonra da öldürüp baş­ka bir âleme (âhirete) götürmesi hep bu tekvîn sıfatının bir tecellîsidir. Zira yaratmak, rızık vermek, azap etmek, diriltmek, öldürmek gibi bü­tün nüler tekvîn sıfatına bağlıdır. Kur’ân-ı Kerim’de Cenâb-ı Hakk, “Bir şeyin olmasını istediğimiz zaman, sözümüz ona, ‘oll’ deme- mlzoir ve hemen olur” (Ş, Nahl, 40) buyurmuştur.

Buraya kadar Allâh Teâlâ’nın mukaddes sıfatlarına dâir verdiğimiz bu bilgileri, dilerseniz şöyle bir hulâsa edip mevzûmuzu noktalayalım.

Cenâb-ı Hakk’ın varlığını, birliğini, kudret ve azametini, ezelî ve ebe­dî oluşunu ve şâir ulvî sıfatlarını haber veren tecellîler-deliller her şey­den daha açık ve parlak bir şekilde ortadadır. Akıl sahibi insanlar için bunları inkâra, düşünüp tasdik etmemeye aslâ imkân ve mecâl yoktur. Bir kere düşünelim: Kâinatta hiçbir şeyin kendiliğinden var veya yok olmasının imkânsız olduğunu ve yine hiçbir zerrenin ve kürenin tesâdüf eseri hareket edemeyeceğini ilmi çalışmalar ortaya koymuyor mu? Bu vaziyet karşısında aklını kullanan bir insanın, bütün bunları var eden ezeli, ebedi bir Halik ın (yaratıcının) varlığında, birliğinde şüphe etmesi mümkün mü? Elbette ki, hayır



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder