BAŞINIZ SİYASETE DÜŞMESİN!
Selim Han Kahire'den ayrılmadan şehirde beş bin süvari ve beş yüz piyadeden mürekkep bir muhafız kuvveti bıraktı. Bunların kumandasını Hayreddin Ağa'ya verdi. Ardından Mısır Valisi Hayırbay ile şehrin eşrafından ve ayanından ileri gelenleri huzuruna çağırıp nasihatler eyledi. Lütfi Paşa manzum bir giriş ile beraber bu nasihatleri şöyle vermektedir: Dedi Mısır ehline bilin bu felek Gtıh div-suret olur gtıhı melek Başlara gahı güneşden tac ider SernigCtn eyler gehi muhtac ider Gtıh ider işbu zemini gülistan Doldurur nimetle bağ u bostan Geh zemistanı urur dillerde dağ Bağ u bostanı ider me'va-yı zağ 254 K ayı 111: Haremeyn Hizmeti nde Gah sıhhat ni'met u 'ıyş ü safa Gah maraz gah, zillet u kaht u cefa Bu cihan ahvali budur bilünüz Bu demin şükrüni daim kılunuz Bir iş itmen ki size anda memat İrişüp mahv olmaya tenden hayat Şeriat dairesi içerisinde kalıp benim size emir tayin ettiğim kişiye muti ve münkad (bağlı) olun. Diliniz ağzınızda ve eliniz bendinizde olsun. Hiç kimseyi diliniz ve elinizle rencide itmeyesiniz ki başınız siyasete düşmesin (vurulmasın). Malumunuzdur ki tutiyi (papağan) hapseden dilidir. Dili olmasa sair kuşlar gibi azad olup gezerdi. Şeriat-ı müstakim size yoldur. Olmaya ki müfsitlere refik u yoldaş olup dalalet rahına sapasız. Ol bozguncuların sebebi ile kanınız sebil olmaya.224 Cihangir padişahın 22 Ocak'ta Ridaniye Savaşı'nı kazanmasının üzerinden sekiz aydan dört gün daha az geçmişti. Bu uzun süreli bekleyişi Selim Han'ın Sudan ve Habeşistan'a gideceği şeklinde yorumlayanlar olmuştu. Oysa padişah özellikle, Mısır ve Suriye gibi geniş ülkelerde Osmanlı teşkilatını yerleştirmek ve yüzyıllarca Memlük idaresi altında yaşayan halkı Osmanlı adil idaresine ısındırmak istiyordu. Selim Han'ın ne kadar isabetli davrandığı onun vefatından sonra daha iyi anlaşılacak ve ortaya çıkan isyan hareketlerine halk, biraz da Osmanlı adil idaresini gördüğü için hiç itibar etmeyecektir. Nihayet dönüş hazırlıklarını tamamlayan Selim Han, 13 Eylül 151 7'de Kahire' ye veda etti. Şehirden ayrıldıktan ve bir müddet kuzeye doğru yüründükten sonra Selim Han Veziriazam Yunus Paşa'yı yanına çağırmış ve konuşmaya başlamıştı. Kahire'nin artık hayal meyal görülebildiği bir sırada Selim Han geriye doğru bakarak: "İşte Mısır arkamızda kaldı" dedi. Mısır beylerbeyiliğinin kendisinden alınarak Hayırbay'a verilmesinden dolayı müteessir olan Yunus Paşa bunu bir fırsat bilerek: Ya vuz Sultan Selim Han 255 "Ne yazık ki bunca meşakkat ve zorlukla, Nil'den ziyade kan dökerek Çerkezden aldığımız Mısır'ı yine bir Çerkeze verdik. Böyle olacağın bilse kulların bir adım atmaz idi:' Bu ifadeler üzerine derhal at başını çekip durduran Selim Han, solaklar kethüdasına emrederek bir anda paşanın başını vurdurdu. Hiddetini yenemeyen padişah, Yunus Paşanın kesik başını iki gün taşıttıktan sonra Katya'da defnettirdi. 225 Yunus Paşa'nın öldürülmesinin ağır bir karar olduğunu ifade edenler vardır. Ancak sırf kendisi Mısır valisi olamadığı için Suriye, Mısır ve Arabistan gibi üç büyük ülkenin fethini, sadece idaresi bir Çerkez beyine verildiği için hiçe indiren ve akıtılan bunca kanları boş yere akıtılmış gibi gören bir kişiye karşı Selim Han'ın başka türlü davranması beklenemezdi. Ordu 23 Eylül'de Gazze'ye geldi. Ertesi gün düzenlenen divanda Gazze, Safed, Nablus sancaklarının da ilavesiyle büsbütün genişletilen Kudüs sancakbeyiliğine Canberdi Gazali getirildi. 226 17 Ekim 151 7'de (2 1 Ramazan) Şam civarına gelen Selim Han bir müddet şehrin dışında çadırda kaldı. Ramazan Bayramı namazını Ümeyye Camii'nde kıldı. Bayramı çadırda geçiren padişah 22 Ekim'de şehre girerek, Mısır'a giderken kaldığı saraya tekrar yerleşti. Bu sırada Selim Han'ı en çok düşündüren mesele veziriazamlık mevkiine kimi getireceği idi. En muhtemel adaylar İkinci Vezir Zeynel Paşa ile Üçüncü Vezir Hocazade Mehmed Paşa idi. Selim Han Zeynel Paşa'yı bu makamı yürütecek güçte görmüyordu. Hocazade Mehmed Paşa'yı ise anlayış ve bilgisi bakımından takdir etmekle birlikte henüz genç olması ve yeterince tecrübe sahibi olmaması nedeniyle uygun bulmamıştı.227 Nihayet Mısır seferine giderken İstanbul muhafazasında bıraktığı Piri Paşa'yı bu makama getirmeye karar vererek kendisine bir davet hükmü gönderdi. Piri Paşa'nın Şam'a davet olunması padişahın burada uzun bir süre kalacağının da işareti oluyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder