HİCAZ'IN OSMANLI'YA KATILIŞI
Temmuz ayının ilk günlerinde Kahire'ye Osmanlılar ve Selim Han için fevkalade önemli bir elçilik heyeti geldi. Zira bu elçilik heyeti aynı zamanda İslam'ın en önemli merkezleri olan Mekke ve Medine ile birlikte bütün Hicaz Yarımadası'nın anahtarlarını Osmanlılara sunuyordu. Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere'de emirlik edip Memlüklere tabi olan Mekke Emiri Şerif il. Ebu'l-Berekat oğlu Şerif Ebu Nümey vasıtasıyla şehrin anahtarlarını gönderip Osmanlılara itaatini arz etti. Şerif Ebu'l-Berekat mektubunda samimi duygularını arz edip saltanatlarını tebrik ediyordu. Ayrıca Peygamber Efendimiz'e ait birçok mübarek eşyayı da beraberinde göndermişti. Bugün Topkapı Sarayı'nda Yavuz Sultan Selim'in yaptırdığı Has Oda'nın Hırka-i Şerif Dairesi'nde muhafaza edilmekte olan Mukaddes Emanetlerin mühim kısmı Şerif Ebu Nümey'in Hicaz'dan getirdikleridir. Bir kısmı da Kahire ve Suriye'de elde edilmiş diğerleri ise çeşitli yollarla Osmanlıların eline ulaşacaktır. Selim Han mübarek makamlardan gelen bu nameye ve emanetlere ziyadesiyle sevindi. Şerif Ebu Nümey'e muhtemelen hiç ummadığı ve beklemediği ölçüde bir yakınlık gösterdi. Kendisini izzet ve ikram ile kabul etti. Bölgenin durumu hakkında bilgiler aldı. Dönüşünde babasına emirlik beratı ile bir hil'at ve yine babasına ve kendisine ağır hediye ve armağanlar verdi. Haremeyn'de oturan 250 Kay ı III: Haremeyn Hizmeti nde fakir ve fukara için altın gümüş akçeler ayrıca gemilerle yiyecek ve hububat gönderdi. Şerif Ebu Nüm ey bu fevkalade yakın ilgiden ve yardımlardan memnun kalarak Selim Han'a şükran duyguları içerisinde Mekke'ye döndü. Selim Han Hicaz'ın sulhen ve teyemmünen (uğur ve saadet sayarak kabullenme) Osmanlı hakimiyetini kabul etmesi nedeniyle Mekke emirlerinin eskiden beri sahip oldukları imtiyazlı statülerini aynen korudu.219 Şu hadise de Selim Han'ın Peygamber Efendimiz'e olan bağlılığı ve muhabbeti nedeniyle Mekke ve Medine idarecilerine bakışını yansıtması bakımından fevkalade mühimdir. Arabistan'ın kazaskerliğini Piri Paşa'ya vermişlerdi. Bir gün Piri Paşa'ya Osmanlı bilginlerinden bazı ileri gelenler: "Mekke ve Medine'ye İstanbul'dan bir hakim göndermek daha uygun olur" demişlerdi. Piri Paşa da bu durumu Selim Han'a bildirmişti. Selim Han şu cevabı verdi: "Yeryüzünde Muhammed Aleyhisselam'ın dini ortaya çıkalı dokuz yüz yıldan fazladır. Mekke-i Muazzama ve Medine-i Münevvere Hazret-i Peygamber'in tahtgahıdır. Bu zamana kadar dışarıdan onlara hakim gönderilmiş midir? Mekke ve Medine padişahlığı Kainatın Efendisi'nin şerefli çocuklarının ellerindedir. Ben o memleketleri asker çekip varıp almadım. Onlar tam bağlılık, güzel edep ve lütuflarından bana itaat, iyilik ve olgunlukla bağlanıp hürmet gösterdiler. Bu şerefin mükafatı bana gerektir. Hakk Teala'nın bana lütuf ve ihsanlarındandır ki, Mekke ve Medine'de bayram ve Cuma günleri hutbelerde adım anılmaktadır. Bunun için gece gündüz yüce Allah'a şükür ve senalar etsem azdır. Bu mutluluğu bütün dünya padişahlığına vermem. Haremeyn -i Şerifeyn halkına ne çeşit gayret, iyilik, şefkat ve gözetme mümkünse esirgeme. Fakat sakın ha sakın Mekke ve Medine işlerine müdahale etme!"220
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder