OSMANLI TARİHİ 267 YAVUZ SULTAN SELİM HAN (Tuman Bay ın Yakalanışı ve Sonu )
Selim Han bu teklife karşılık bir anlaşma sureti yazıp imzalayarak kendi elçisi eski Anadolu Defterdarı Mustafa Çelebi ve dört mezhep kadısından oluşan bir heyetle 5 Mart l 5 l 7'de Tumanbay'a gönderdi. Selim Han namesinde kendisine aman verileceğini ve dokunulmayacağını bildiriyor ve yararlı öğüt ve nasihatlerle huzuruna davet ediyordu. Böylesine ulemadan bir heyetin gönderilmesi Selim Han'ın niyetinin ciddiliğini ve Tumanbay'ı da buna inandırmak olduğu ile izah edilebilir. Buna rağmen Tumanbay verilen sözlere ve nasihatlere itimat etmeyerek bir kez daha heyetteki Osmanlılar ile birlikte kadılardan ikisini öldürttü.207 Elçisinin öldürüldüğü haberini alan Selim Han son derece üzülmüş ve aynı zamanda gazaba gelmişti. Artık Tumanbay meselesini bitirmek istiyordu. Ordusundan Veziriazam Yunus Paşa idaresindeki kırk bin kişi hariç en seçme birliklerine, Nil'in batı yakasına geçmek üzere Birketü'l-Habeş'te toplanmaları emrini verdi. Padişah 24 Mart'ta kuvvetlerini gemilerle Nil'in karşı sahiline geçirmeye başladı. Harekatı bizzat idare ediyordu. Memlüklerin müdahalelerine rağmen nehri geçmeye muvaffak olan Osmanlılar, el-Cize'nin Bürdan mevkiinde Tumanbay'ın asıl kuvvetleri ile karşılaştılar. Tumanbay; "Yiğitlik nedir, nasıl olur şu Osmanlılara gösterelim" diyerek cesaretlendirici sözlerle Çerkezleri derhal savaşa sürdü ise de disiplinli Anadolu yiğitleri ve Rumeli dilaverleri göz dahi açtırmadılar. Savaşı kaybettiğini gören Tumanbay yanındakilere artık her şeyin bittiğini söyleyerek Nil deltasında kendisi için emin gördüğü Terruca bölgesine doğru çekildi. Ya vuz Sultan Selim Han 243 Selim Han artık her ne pahasına olursa olsun onun kaçırılmaması ve yakalanması hususunda kesin emirler vermişti. Bu itibarla Osmanlı akıncıları yel gibi uçan atlarıyla vakit kaybetmeden takibe koyulmuşlardı. Tumanbay bu durumda batıya doğru Nil'i tekrar aşıp Kudüs ile Şam yakasına geçmeyi düşündü. Buhayre yakınlarında Nil'i geçmek üzere iken Şehsuvaroğlu Ali Bey' in birlikleri yetiştiler. Kendisini suya attı ise de kementle yakalanarak çıkarıldı ve esir edilerek divana getirildi (30 Mart) .208 Selim Han da Tumanbay'ın yakalanışını haber alır almaz aynı gün el-Cize'den karargahının bulunduğu Bulak'a dönmüştü. O, genellikle hükümdarlara ve müstesna şahsiyetlere çok iyi muamele etmek itiyadında idi. Nitekim 31 Mart günü bu son Türk-Memlük hükümdarını sanki hala tahtına sahip bir imparatormuş gibi büyük bir merasimle ve ayakta karşıladı. Yanı başında hazırlattığı ikinci bir tahta oturttu. Bu esnada Selim Han ile Tumanbay arasında uzun konuşmalar cereyan etti. Selim Han öncelikle elçilerini öldürtmesi sebebiyle onu muaheze etti ise de arkasından cesaretini ve yiğitliğini överek takdirlerini belirtti. Tumanbay ise bunun kendi arzusu hilafına olarak beyleri tarafından işlenmiş olduğunu söyledi. Selim Han ise Kansu Gavri'nin de aynı savunmada bulunduğunu belirterek; "Emirlerine sözü geçmeyen hükümdar mı olur?" diye serzenişte bulundu. "Bu kadar mukavemette bulunmana ve kan dökülmesine sebep ne idi?" sorusuna ise Tumanbay kendisine emanet edilmiş bir memleket bulunduğunu ve bilhassa Mekke-Medine gibi mukaddes şehirleri muhafaza sevkiyle hareket ettiğini beyan etti. Tumanbay'ın; "Ya siz bu taraflara yürüyüp sebep olduğunuz elemlerden huzur-ı mahşerde nasıl hesap vereceksiniz?" sualine ise Selim Han: "Benim kastım Safeviler üzerine idi. Lakin merhum Kansu Gavri'nin Dulkadırlıları bahane ederek düzenlemiş olduğu tertipler ve Şah İsmail'le gizlice yaptığı ittifakın ortaya çıkması üzerine ulemadan aldığım fetva ile yola çıktım" diyerek bu konuda herkesin kendisine hak verdiğini belirtti. 244 K ayı IIL Haremeyn Hiz metinde Yine bu mükalemede Tumanbay Sultan, Selim'i Memlüklü ordusunu kahramanlığı ile değil top ve tüfenk gibi ateşli silahlarla yenmekle itham etmiştir. Selim Han ise büyük bir devlet\n başında olmak hasebiyle kendisinin bu silahlardan neden edipmediğini sormuş ve Kur'an-ı Kerim'den düşmana aynı silahlarla mukabele etmeyi buyuran ayetleri okuyarak Tumanbay'ı susturmuştur. Karşılıklı konuşmanın sonunda Selim Han, kendisini Osmanlı hizmetine alarak faydalanmak istediğini de çok nazik bir dille ifade etti. 209 Yavuz Sultan Selim kendisini çok uğraştırmış olmasına rağmen korkusuz, gözüpek, açık sözlü ve cesur birisi olan Tumanbay'a gerçekten de hayatını bağışlamak niyetinde idi. Kendisine Rumeli'de bir sancak verileceği özellikle şayi olmuştu. Fakat Hayırbay ve Canberdi Gazali, Tumanbay'ın hayatta bırakılmasını, Mısır'da Osmanlı hakimiyetinin tesisi bakımından tehlikeli buluyorlardı. Zira dört bir tarafa dağılmış bulunan Memlükler ve Urban Tumanbay'ın yakalandığına inanmadıkları gibi bilenler de Kahire sokaklarında; 'Allah Tumanbay'a yardım etsin" diye dua etmekte idiler. Onun canlı bırakılması halinde Selim' in Mısır'ı terk etmesinden hemen sonra, yedi kat yerin dibinde bile olsa isyan ederek, bunca fedakarlıklarla elde edilen neticeleri bir anda boşa çıkarabilecektir. Dolayısıyla havastan ve avamdan herkesin onun öldüğünü görmeleri, Osmanlı idaresini kabulde pek mühim olacağını belirttiler. 210 Muhtemelen eski Memlük ricali, Tumanbay'ın bu devletin hizmetine girmesinden sonra sivrilmesinden ve kendilerinden intikam almasından da korkuyorlardı. Aslında Osmanlı devlet adamları da hemen hemen bu iki büyük Memlük emiri gibi düşünüyorlardı. Neticede Selim Han da böyle cüretkar ve güven vermeyen bir düşmanı salıvermenin doğru olamadığını görerek yakalanmasından on dört gün sonra onu Şehsuvaroğlu Ali Bey'e teslim etti. O da Tumanbay'ı şehirde dolaştırdıktan sonra vaktiyle Memlük sultanının, babası Şehsuvar'ı idam etmiş olduğu Bab-ı Züveyle'de Ya vuz Sul tan Selim Han 245 astı.211 Cesedi herkesin öldüğünü görüp inanması için üç gün ipte bırakıldı. Daha sonra hükümdarlara mahsus merasimle defnolundu. Mısır büyük kadısının kıldırmış olduğu cenaze namazında Selim Han da bulundu. Ayrıca ruhu için fakir fukaraya üç gün boyunca yemekler verdi ve altınlar dağıttı.212 Tumanbay'ın öldürülmesi ile Mısır ve Suriye'de iki yüz altmış yedi yıl süren ve özellikle Moğollara karşı başarı ile karşı durmuş bulunan Memlük hakimiyeti resmen son bulmuş ve bu ülkeler Osmanlı idaresi altına girmiştir. Seferde kazasker bulunan büyük alim Kemalpaşazade bu fethe "feth-i memaliki'l-Arab" sözünü tarih olarak düşürmüştür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder