Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

11 Ağustos 2021 Çarşamba

OSMANLI TARİHİ 266 YAVUZ SULTAN SELİM HAN (Selim Han Yusuf Nebi Tahtında )

 


 OSMANLI TARİHİ 266 YAVUZ SULTAN SELİM HAN (Selim Han Yusuf Nebi Tahtında )

Ridaniye'ye bitişik Adiliye'de kurulan görkemli otağına yerleşen Selim Han, Tumanbay'ın yakalanması ve Kahire'nin teslim alınması üzere devlet adamlarına emirler verdi. Bunun üzerine 24 Ocak'ta Osmanlılar dünyanın en büyük ve zengin şehirlerinden biri sayılan Kahire'ye girdi. Karşı koyan Memlük askerleri öldürüldü. Aynı gün kılınan Cuma namazında Kahire camilerinde hutbe Selim Han'ın adına okundu. Kahire'de sokak çatışmaları durmaksızın devam ediyordu. Selim Han Ridaniye'de dört gün kaldıktan sonra karargahını Nil kıyısında Bulak denilen mevkide kurdu. 240 Kayı II/: Haremeyn Hizmet i n de O gece haberciler Tumanbay'ın ordugaha büyük bir baskın yapacağı haberini getirdiler. Osmanlı ordusu tam bir teyakkuz durumunda idi. Tumanbay Osmanlıların durumdan haberdar olduklarını ve hazır beklediklerini anlayınca bu defa on bin civarında Memlük ve Arap askeri ile ansızın Kahire'ye girdi. Şehrin önemli bir kısmını ele geçirerek caddelerin giriş çıkışlarını tutup hendekler kazdırdı. Muhtemelen böyle bir baskın beklenmediğinden ve halka da zarar (. verilmek istenmediğinden şehirde küçük bir Osmanlı birliği bırakılmıştı. Memlükler bunların neredeyse tamamını ölqürdüler. 204 Sabahleyin Memlüklerin faaliyetlerinden ve Osmanlı askerlerinin öldürülmesinden haberdar olan Selim Han'ın gazabı Nil Nehri gibi kabarmıştı. Hemen o anda Vezir Yunus Paşa'yı B eylerbeyi Mustafa Paşayı ve Yeniçeri Ağası Ayas Ağa'yı en seçkin birliklerle Kahire'ye saldı. Böylece şehir içinde boğaz boğaza bir boğuşma başladı. Yüzlerce yıldan beri dışarıdan bir istila görmemiş olan mağrur Mısır Türkleri kadınlarının da katılması ile şehri şiddetle savunmaya başladılar. Arap halkın nispeten tarafsız kalmasına karşılık Türkler ve Çerkezler evlerini kat kat, oda oda savunuyorlardı. İki gün boyunca çok kanlı sokak vuruşmaları oldu. Yunus Paşa yaralandı. Osmanlı askeri üzerine kaynar su, taş vesaire dahil öldürücü her şey yağmur gibi yağıyordu. Üçüncü gün zırhını giyinen Selim Han, bizzat şehre girerek çatışmalara nezaret etti. Şimdi padişahın en vurucu alayları savaşa dahil olmuştu. Keskin nişancı yeniçeriler siperliklerin başlarına çektiler ve semender gibi ateş harmanına girip sokaktan sokağa sektiler. Öyle ki dam ve pencerelerden bakan ve askeri alev gibi yakan Çerkezleri baş çıkaramaz hale koydular. Zira bir kez baş gösteren bir daha geri çekme şansını yakalayamıyor, tüfenk kurşununu yiyerek olduğu yere düşüyordu. Havan topları ve darbzenler Memlüklerin sığındığı kasırları ve köşkleri yerle bir kıldı. Böylece Osmanlılar neredeyse Kahire'yi sokak sokak, ev ev yeniden fethettiler. 205 Karşı koyacak gücü ve hali kalmayan Tumanbay, kadın kılığına girerek şehri terk ile bir kez daha kaçmaya muvaffak oldu. Ya vuz Sul tan Selim Han 24 1 Tumanbay'ın bu ani baskın ile elde ettiği geçici başarı daha fazla mal ve can kaybı ile çarpışmaların devam ettiği 30 Ocak Cuma günü bazı Kahire camilerinde adına son defa olarak hutbe okunmasından başka bir sonuç vermemişti. Şehrin korunması için gerekli tedbirleri alan ve görevlileri tayin eden Selim Han tekrar Bulak Adası'ndaki otağına döndü. Bu son taarruzda Tumanbay dört bin telefat verdikten başka bir hayli de esir bırakmıştı. Osmanlı kuvvetlerinden de çok kayıp vardı. Artık mukavemetten ümidini kesen ve karşı koymanın kan dökülmesinden başka bir netice vermeyeceğini gören Memlük beyleri Selim Han'a gelerek af dilediler. Bunlar arasında meşhur Memlüklü Emiri Canberdi Gazali de vardı. Hepsi de Selim Han'ın ihsanlarına kavuşup affedildiler. Yavuz Sultan Selim nihayet 15 Şubat 1517'de parlak bir zafer alayı ile Kahire'ye girerek kaledeki Yusuf Nebi Aleyhisselam tahtına oturdu. İşte bu tarihten itibaren Selim Han, Mısır sultanı olarak görülmeye başlandı. Adına paralar basıldı. 20 Şubat Cuma günü Kahire'nin bütün camilerinde yine onun adına hutbeler okundu. Padişahın şehre girmesi münasebetiyle eğlenceler ve şenlikler tertiplendi. İçeriden ve dışarıdan ümera ve ulema kendisini tebrike koştular. Bunlar arasında Nablus şeyhlerinden Emir Tarabay bin Karaca da vardı. Tumanbay ise yaratılış itibariyle mücadeleci bir ruha sahipti. Said iline çekilerek orada etrafına Memlüklerden ve Araplardan on binden ziyade asker topladı. Ardından el-Behensa Kadısı Abdüsselam Efendi'yi barış için Selim Han'a gönderdi. Tumanbay mektubunda padişah adına Mısır'da hutbe okutup sikke kestireceğini ve kararlaştırılacak bir meblağı her yıl kendisine göndereceğini belirtiyor; yalnız bu şartların tahakkuku için öncelikle Osmanlı ordusunun Salihiye'ye çekilmesini şart koşuyordu. Aksi halde savaşmak üzere onu Nil'in batı yakasına el-Cize'ye davet ediyordu.206 Bu mektup bir bakıma Memlük direnişinin artık kırılma noktasına geldiğini gösteriyordu. Fakat sürekli savaştan yorgun ve bitkin 242 K ayı 111: H a re m eyn Hizmet i n de olmasına rağmen Tumanbay'ın Yavuz'a karşı şart koyup mücadeleye hazır olduğunu göstermesi bakımından da mühimdir. Diğer taraftan iş bu hale geldikten sonra Osmanlıların geri çekilebileceğine dair düşüncesi, ya Selim Han'ın himmet ve gayret ehli şahsiyetini ve cihangir yapısını tanımamak veya kendisinin cengaver ve atılgan kişiliğine karşılık siyasi ve diplomasi yönünün zayıflığı ile izah edilebilir. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder