OSMANLI TARİHİ 206 II. BAYEZİD (Türk Kıyafetinde Boğdanlılar)
TÜRK KIYAFETİNDE BOĞDANLILAR
Osmanlı Devleti B oğdan'ı nüfuzu altına alarak hududunu Akkerman'ın ötelerine kadar genişlettikten sonra Leh Devleti'yle münasabetlere girişmiştir. iV. Kazimir zamanında Osmanlı Devleti ile Leh Devleti arasında ilk muahede imzalandı ( 1490). Bu muahede 1 492'de Kazimir'in yerine geçen oğlu Jan Albert tarafından üç seneliğine daha uzatılmıştı. Ancak Al bert, Polonyayı güneye doğru genişletmek ve ilk planda Moldovyayı işgal ederek kardeşi Sigismund'a vermek sonra da Osmanlı hakimiyetine geçmiş bulunan Boğdan'ı ilhak etmek istiyordu. Macarların desteğini de temin eden ve kendisini yeter derecede kuvvetli bulan Jan Albert hakiki maksadını gizleyerek Bağdan Prensi Stefan Cel Mare'ye Türklere karşı birlikte hareket etmeleri için çağrıda bulundu. Lehlilerin ülkesi hakkındaki tasavvurlarını sezen Stefan, derhal Osmanlı Devleti'ne başvurarak şikayette bulundu ( 1497). Kendisine yardımcı kuvvetler gönderilirse düşmanı püskürtebileceğini bildirdi. B oğdan'dan sonra hedefin Osmanlı toprakları olduğunu da ilave etti. Osmanlıların kendilerine vergi veren bir prensliği yalnız bırakmaları zaten ihtimal dışı idi. Ayrıca Bağdan topraklarının Lehliler eline geçmesi Karadeniz'in bu sahilleri üzerindeki limanların tehlikeye düşmesi demekti. Bu itibarla il. Bayezid Han bütün kuvvetlerin "Kapu" da toplanmalarını, Rumeli Beylerbeyi Yakub Paşanın ise Filibe'ye giderek düşmanın hareketlerini gözlemesini ve gerekirse müdahele etmesini emretti. Osmanlıların büyük hazırlıklara giriştiğini gören Macar Kralı Vladislas, Lehistan'a karşı yapılacak Osmanlı harekatının önüne geçmek üzere diplomatik faaliyetlere girişti ve kendisiyle Osmanlılar arasında akdedilmiş olan otuz senelik muahedeye Lehistan'ı da katmak istediyse de Osmanlılar bunu reddettiler. 56 Kayı III: Haremeyn Hizmetinde Lehistan Kralı Albert, 1497 Haziranı başlarında Boğdan'ı Türklere karşı korumak ve onları Tuna ağzına yakın limanlardan atmak bahanesiyle Moldovya'ya girdi ve bazı kaleleri zapt etti. Bunun üzerine altı yüz kişilik bir Türk kuvveti Silistre karşısından Tuna'yı geçerek Boğdan voyvodasının yanına gitti. Stefan yardım birliklerinin azlığı karşısında zekice bir plan hazırladı. Türk birliğini uygun bir mevzide pusuya yerleştirdi. Türk kıyafeti giydirdiği dört bin Boğdanlıyı da bunların gerisinde konuşlandırdı. Ardından Lehlilere haber göndererek Osmanlı öncü birliklerinin geldiğini, asıl kuvvetler gelmeden onları imha etmelerini istedi. Voyvoda'nın planından habersiz olan Albert, beş bin kişilik bir birliği Stefan'a gönderdi. Stefan da bunları pusuya yatırdığı Türk birliklerinin yanına getirdi. Türk kuvvetleri, voyvodanın rehberliği ile pusuya giren Leh birliklerine aniden büyük bir saldırı başlattılar. Ani saldırı karşısında şaşkına dönen Lehliler daha toparlanamadan Türk kıyafetindeki Boğdanlıların da Osmanlı usulü üzere tabl ve davullarını çalarak harekete geçmeleri karşısında büsbütün dehşete kapıldılar. Asıl Osmanlı ordusu geliyor düşüncesiyle derhal kaçış yolunu tuttular. Beş bin Lehliden ancak bin kadarı bu badireden kurtularak kralın yanına ulaşabildi. Bunlar durumun çok kötü olduğunu ve Osmanlı ordusunun Boğdan topraklarında olduğunu bildirince Albert süratle Boğdan topraklarını terk ederek ülkesine kapandı. Bütün yükleri, ağırlıkları, eşya ve malları Boğdanlılara kalmıştı.43 Osmanlılar Polonyalıların Boğdan arazisinde uğradıkları hezimeti yeterli bulmuyorlardı. Zira silahını Türklere doğru çekmeye cesaret etmiş olan Kral Albert bu cüretinin cezasını kendi topraklarında da çekmeliydi. Önce Kili ve Akkerman sancakbeyileri 1498 Mayıs'ında Lemberg önlerine kadar akınlar yaparken Boğdan Voyvodası Stefan da Polonya sınırı içerisinde yağmalarda bulundu. Aynı yılın Temmuz'unda Tatarlar Podolya'yı baştan başa talan ettiler. II. Bayezid Han 57 Ertesi sene baharında ise Silistre sancakbeyi ve akıncı kumandanı Malkoçoğlu Bali Bey kırk bin kişilik bir kuvvetle Lehistan'a girdi. Boğdan voyvodasının kılavuzluğundaki seferde, Bali Bey'in küçük oğlu Tur Ali Bey öncü, büyük oğlu Ali Bey ise artçı kuvvetlere komuta etmekteydi. Akıncıların hareketi pek şiddetli idi. Dinyester üzerindeki Karkova ve Sorukhisarı, daha içeride Dreşni, Glagori, Kanzuga ve Gelebanya kaleleri ile kralın sayfiyesi olan Braklav kaleleri alınarak yıkıldı veya yakıldı. Radimni Kalesi önüne geldiğinde Tur Ali Bey, Hasan voyvoda ve Yahya Paşaoğlu Bali Bey'in her birini bir mıntıkaya sevk etti. Gidenlerin getirdikleri ganimetler akıncıların taşıyamadığı kadar çoktu. Lehliler şimdiye kadar Osmanlı akıncılarının sadece adını duymuşlardı. Fakat hiçbir akıncı görmemişlerdi. Şimdi sel gibi akıp geçen Osmanlı akıncı kuvvetlerinin önünde durmanın imkansızlığını yaşıyorlardı. Geri dönülürken Bali Bey Turla üzerindeki köprünün yıktırıldığını ve dar bir boğazdan geçecek olan yollarının taş ve toprakla kapatılmış olduğunu haber aldı. Bunun üzerine Hasan voyvodayı göndererek nehrin üzerine yeniden köprü kurdurdu. Kapatılmış olan geçidi güçlükle aştıktan sonra düşman askeriyle karşılaştı. Yapılan savaşta akıncılar epeyce zayiat vermelerine rağmen düşman birliklerini neredeyse bir fert kalmamacasına mahvettiler. Akkerman yoluyla huduttan içeri giren Bali Bey akına son verirken Kasım Beyoğlu Mustafa Bey komutasındaki kuvvetler ile Kırım kuvvetleri Lehistan hudut boylarını bir kez daha vurdular. Braklav Kalesi'ne kadar girerek yakıp yıktılar.44 Her zaman olduğu gibi elde edilen ganimetin beşte biri devlet hazinesi için ayrıldı. Gerisi gazilere dağıtıldı. Boğdan Voyvodası Stefan Çel Mare bu sefer esnasındaki hizmet ve sadakatinden dolayı samur kürklü hil'at, beylerbeyi rütbesinde olarak iki tuğ ile sancak ve bir de yeniçeri ordu kumandanlarının serpuşu olan kuka denilen tüylü serpuş ile taltif olundu. Bu şeref 58 Kayı III: Haremeyn Hizmetinde alametlerinden tuğlar paşa rütbesine terfi, kuka denilen tüylü serpuş ise Yeniçeri miralaylığına tayin edildiğine işaret idi. Öte yandan Lehistan halkı ise Osmanlı akıncılarının hareketinden müthiş yılmış bulunuyordu. Akıncıların karşısına çıkmaya cesaret edemeyen krallarına, "Ya gel ayak bas, vilayetini himaye et! Ya var Türk sultanına baş indir, itaat et!" diyerek baskı yapmaya başladılar. 45 Bunun üzerine kral barışmak üzere Osmanlılara bir elçi gönderdi. Macar kralının da tavassut etmesi ve Osmanlıların da bu sırada Mora ile ilgilenmesi sebebiyle zengin hediyelerle payitahta gelmiş bulunan Leh elçisi, barış yapma imkanı buldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder