MERKAD- I FATİH'i ZİYARET
Türk milleti dünyanın en muhteşem şehrini kendisine sunan bu
büyük Türk cihangirini hiçbir zaman unutmamıştır. Onun kabri
İstanbul'un manevi fatihlerinden Hazret-i Eyüb Sultan'ın kabrinden sonra en çok ziyaret edilen türbedir. Büyük şairlerimizden
Abdülhak Hamid, Fatih'in türbesini ziyaret edenler arasında duygu
ve düşüncelerini en iyi söyleyen kişi olmuştur. "Merkad-ı Fatih'i
Ziyaret" adlı uzun şiiri kabrinin hemen sağındaki duvarda asılıdır.
Şair, bu büyük Türk cihangirinin ilmiyle iktidarını birleştiren
şiirinde, Türk milletini de topyekün onun türbedarı olmakla şereflendirmektedir. Şiirin bazı beyitleri ve açıklaması şu şekildedir.
Her kuşesinde dehrin, nam-ı beka-nisarın;
Şayestedir denilse alem senin mezarın.
Kaldın cihanda bi an, her anın oldu bir devr;
Mülk-i ezeldi guya tahtında hem-civarın
Sensin o padişeh ki bu ümmet-i necibe
Emsar bahşişindir, ebhar yadigarın.
Meydan-ı harbi kıldın sen tahtgah-ı şevket;
Leşkerdi hep müsellah etba'-ı bi-şümarın.
Sen cism idin fena-yab, ol ruh-i cavidani;
Düştün cüda sen amma, bakidir iştiharın.
Tevhid idi meramın İslam ile enamı,
Birleşti ol uğurda ilminle iktidarın.
Beyt-i Hudaya konmuş cahın metaf-ı eslaf;
Durmuş başında bekler, bir kavm türbedarın.
Bir maksada ederdi seyf ü kalem teveccüh,
Ahkamına uyardı kanunu ruzgarın.
Okşardı zülf-i yari tedbir-i adilanen,
Çarpardı fikr-i hasma takrir-i dil şikarın.
Her şaha böyle tali' yar olmaz ey şehenşeh,
Nadir gelir naziri bir böyle şehriyarın.
Bir dem yüzün gülünce alem bahar olurdu;
Misl-i küsuf her-ca zahirdi iğbirarın.
Bir yıldırımdı nizen, peyveste ka'r-ı hake;
Bir burc-i Hak-nümadır, ermiş göğe menarın.
Bab-ı necatı sensin, ey Fatih, eyleyen feth,
Miftah yaptı ancak cedd-i büzürgvarın.
Fatih Sul tan Mehmed Han
Her dem sana açıktır ebvab-ı Arş-ı rahmet,
Türbendir en azimi Jeth ettiğin diyarın.
Titrerdi secdegahın oldukça sen cebin-say,
Hala gelir zeminden tekbir-i zar-zarın.
Sen yattığın düşekte bisterdi gülle-i top,
TCıfan-ı hun u ateş gülzar-ı nev baharın.
Ecr-i azim-i vasfın kaydında Hamid ey şah,
Kıl bu sevabını sen afv ol günahkarın.
Medhinde şairana ilhamlar gerektir:
Ta'rifi yerde bitmez Arşa çıkan kibarın.
Açıklaması:
329
Cihanın her köşesinde senin ölümsüz namın vardır. Bu itibarla
alem senin mezarın dense layıktır.
Cihanda pek az kaldın fakat her anın sanki bir devir idi. Tahtın
ve çevre ülkeler sanki sana ezelden mülk olarak sunulmuştu.
Sen öyle bir padişahsın ki, bu asil millete; ülkeler bahşişin ve
denizler yadigarındır.
Şevketli, azametli tahtını harp meydanlarına kurdun. Sayısız
hizmetkarlarının hepsi silahlı askerlerdi.
Sen nihayet fani idin. Beden olarak bizden ayrı düştün. Fakat
şöhretin ruhlar gibi ebedi kalacaktır.
Gayen, hedefin insanları Müslümanlıkta birleştirmekti. Bu uğurda ilminle gücün bir araya gelmişti.
Orası (türben) geçmiş nesillerin tavaf yeri olduğu gibi; bugün
de koca bir millet senin türbedarındır.
Kılıcıyla kalemi aynı maksada yönelmişti. Devrin gidişi de ona
uyuyordu.
Adil tedbirleriyle yarin zülfünü okşar (dostları huzurlu kılar),
kalplere işleyen konuşması düşmanın fikrine çarpardı.
Ey padişah böyle talih her padişaha yar olmaz. Böyle bir şehriyarın benzeri pek az gelir.
330 Kayı II: Cihan De vleti
Yüzü gülse alem bahar kesilir, dargınlığı güneş tutulması gibi
her yerde belli olurdu.
Mızrağı toprağın derinliklerine saplanmış bir yıldırımdı ve
camiinin göklere ulaşan minaresi Cenab-ı Hakk'ı işaret eden bir
burcu andırırdı.
Ataları sadece anahtar hazırlamışlardı. Kurtuluş kapısını açan
ise Fatih oldu.
Ona rahmet arşının kapıları daima açıktır. Fethettiği ülkelerin
en büyüğü de, kendisini bu rahmete ulaştıran türbesidir.
Alnını koyduğu vakit secde ettiği yer titrerdi. Toprağın altından
onun içli tekbirleri hala duyulur.
Yastığı top güllesiydi. Baharının güllükleri ateş ve kan tufanlarıydı.
Hamid, onu tavsif etmenin büyük sevabı kaydındadır. O günahkarın bu sevap kaygısını Fatih hoş görsün.
Çünkü şairler onu methedebilmek için, ilhamların yardımına muhtaçtırlar. Yoksa arşa yükselen büyüklerin tarifi fanilerin
imkanlarıyla tamamlanamaz.
Topkapı Sarayında II. Murad zamanında kurulduğu belirtilen
Enderun mektebini kurarak memleket için gerekli devlet adamı
yetiştirilmesini yine o sağlamıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder