Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

10 Nisan 2021 Cumartesi

OSMANLI TARİHİ 169 FATİH SULTAN MEHMED (Boğdan Seferi )

 


BOĞDAN SEFERİ 

Boğdanlılar 1455'te Osmanlı hakimiyetini tanımak ve yılda on iki bin altın vermek suretiyle anlaşma yapmışlardı. Boğdan voyvodası 266 K ayı II: Cihan Devleti Stefan Çel Mare, uzun bir süre vergisini muntazaman ödedi ise de Fatih' in Venedik, Napoli, Papalık, Arnavutlar ve Macarlar ile karada ve denizde uzun süreli yaptığı savaşlar sırasında bağımsızlığını ilan edecek faaliyetler içerisine girmişti. Ayrıca Osmanlıların 1473'te Uzun Hasan'a mağlup olabileceklerini hesaba katarak Macarlarla beraber Türk topraklarına saldırı hazırlıkları yapmışlardı. Stefan'ın tavır ve davranışlarından kuşkulanan Fatih, Akkoyunlu seferinden sonra kendisine haber göndererek vergisini bizzat getirmesini istedi. Ancak Stefan bu teklifi reddetti ve vergisini de göndermedi. 1475'te Kefe'den İstanbul'a gönderilmekte olan yüz elli Cenevizli, içinde bulundukları gemiyi ele geçirerek Boğdan dahilindeki Kili Kalesi'ne çıkmışlardı. Boğdanlılar bunlara hüsnü kabul göstermişler ve Osmanlıların, teslim etmeleri yolundaki isteklerine de sırt çevirmişlerdi. Nihayet Boğdan beyinin Osmanlılara bağlı Eflak üzerine yürümesi bardağı taşıran son damla oldu. Osmanlı hükümetinin bu davranışın sebebini sormasına Stefan Çel Mare, eşkıyanın kendi arazisinde tahribat yaptığını ve onları cezalandırmak için silah kullandığını belirtmişti. Cesur ve azimli bir prens olan Stefan Çel Mare artık başına buyruk hareket ediyor ve bağımsızlık yolunda her fırsattan istifade etmeye çalışıyordu. Osmanlı Devleti, Eflak'a yaptığı tahribattan dolayı Boğdan'dan tazminat istedi. Boğdan beyini himaye eden Lehistan kralı tazminat miktarını kararlaştırmak üzere Türk ve Leh murahhaslarından mürekkep bir heyet teşkil edilmesini ileri sürdü. Kendilerine vergi veren bir prensliğin işine Leh krallığının müdahalesini reddeden Fatih, Rumeli Beylerbeyi Hadım Süleyman Paşa'yı sefere memur etti. Eflak beyine de Osmanlı kuvvetlerine yardım etmesi emredildi. Süleyman Paşa, uzun bir süredir kuşatma altında tuttuğu İşkodra'yı düşüremeyerek geri çekilmiş bulunuyordu. Askeri yorgun, Fatih Sul tan Mehmed Han 267 teçhizatı noksandı. Buna rağmen otuz bin kişiye yakın bir kuvvetle Tuna'yı aşarak Boğdan topraklarına girdi. Ancak kış mevsiminde yapılan bu yolculuk Osmanlı askerini daha da yormuştu. İki tarafı dağlarla çevrili dar bir vadide Stefan'ın kuvvetleriyle karşılaştılar. Bu dar geçitte hareket kabiliyetini yitiren Türk ordusu ağır bir bozguna uğradı. Askerin büyük bölümü bataklıklarda boğulurken Süleyman Paşa hayatını güçlükle kurtarabildi. 245 Stefan zafer sonrası Tuna kenarındaki bir kısım kaleleri de işgal etti. Papa, kazandığı zafer dolayısıyla Boğdan prensine İsa'nın pehlivanı unvanını verdi. Stefan'ın gurur ve azameti daha da artmış bulunuyordu. Ancak Osmanlıların bu işin peşini bırakmayacağını bildiğinden desteklenmelerini istedi. Ancak hiçbir yerden yardım alamadı. Sadece Lehistan kralı Kazimir, Osmanlılarla arasını bularak Boğdan prensini rahatlatmak için Fatih'e yeni bir elçilik heyeti gönderdi. Halbuki Hadım Süleyman Paşanın mağlubiyetinden büyük üzüntü duyan Fatih, 1476 ilkbaharında sefere çıkmış bulunuyordu. Varna civarına geldiğinde Leh elçileri ile karşılaştı. Fatih, heyete anlaşmanın ancak vergilerin derhal ödenmesi, Cenevizli esirlerin serbest bırakılması ve Kilya Kalesi'nin teslimi ile mümkün olabileceğini bildirdi. Boğdan beyinin bu teklife yanaşmaması üzerine ordu süratle ilerledi ve Tuna'yı geçti. Boğdan beyinin kaçırdığı Eflak voyvodası da gelerek orduya iştirak etmişti. Kırk gün kadar Boğdan topraklarında yürünmesine rağmen voyvoda bir türlü ortaya çıkmadı. Osmanlıların yolu üzerindeki eşyayı, zahireyi ve hayvanları yanlarına aldıktan sonra her tarafı tahrip ederek çekiliyorlardı. Bundan dolayı ortalığa kıtlık çöktü. Fakat Fatih her ihtimale karşı, Tuna yoluyla gemilerle orduya erzak getirttirmişti. Bu itibarla fazla bir sıkıntı görülmedi Boğdan topraklarını boydan boya geçen Sultan Mehmed, Seret Nehri kenarında yer alan başkent Suçeava'yı kuşattı. Ancak bu sırada Stefan'ın sarp bir dağın içerisinde gizlendiği ve muazzam müdafaa 268 K ayı II: Cihan D evleti tertipleri aldığı haberi geldi. Stefan, Ağaçdenizi denilen büyük bir ormanı müdafaa hattı olarak seçmişti. Bulunduğu mevkiyi peçine denilen siper ve hendeklerle çevirmişti. Bunun gerisine ağaçlar ve arabalardan manialar dizmişlerdi. Ayrıca en ön kısma da topları yerleştirmek suretiyle ordugahı geçilmez bir hale koymuşlardı. Bağdan voyvodasının yanında yirmi bin askeri vardı. Osmanlı askeri 26 Temmuz günü tan yeri ağarmakta iken, Boğdanlıların mevzilendiği Akdere (Alba Valea) denilen hatta geldiler. Düşmanın müdafaa tertipleri anlaşıldıktan sonra, savaş karşılıklı top atışları ile başladı. Ardından Anadolu ve Rumeli dilaverleri yalın kılıçlarla yanar ateş gibi düşman hatları üzerine saldırdılar. Fakat hendek ve arabalardan oluşan sedleri geçip içeri girme imkanı bulamadılar. Bunun üzerine Fatih yeniçerileri harekete geçirdi. Arabaların bulunduğu hatta giren yeniçeriler şiddetli top ve tüfek atışı karşısında kendilerini yerlere attılar ve kıpırdayamaz hale geldiler. Şimdiye kadar göğüslerini top ve tüfek atışına siper eden bu cenk erlerinin halleri Fatih'in canını sıkmıştı. Yeniçeri Ağası Trabzonlu Mehmed Ağa'ya bağırarak: "Şu oğlanlar ne acaib iş eylediler. Dilaverlik kemerin kuşanan böyle mi eder?" diyerek çıkıştı. Sonra kalkanını kendisine siper ederek atını süratle düşman hatlarına doğru sürdü. Yanındaki kapı halkı da aynı şevkle padişahlarının yanında yerlerini aldılar. Padişahın hareketini gören yeniçeriler ise düştükleri mahcubiyeti kaldırmak üzere süratle saldırıya geçtiler. Rumeli ve Anadolu sipahileri ise var kuvvetlerini bazuya getirip top ve tüfeğe karşı sinelerini gerip sel gibi akmışlardı. Arabalar ortadan kaldırılıp düşman hatlarına daldılar. Artık ormanda boğaz boğaza bir muharebe başladı. Kuşluk vakti başlayan amansız savaş ikindi vaktine kadar on saat sürdü. Boğdanlıların çoğu düşmanı tepeleyen yiğitlerin kılıçlarına yem oldular. Pek çok gazi de şehadet şerbetini içmiş bulunuyordu. Stefan yanında kalan pek az kimseyle ormanın bir köşesine çıkıp Fatih Sul tan Mehmed Han 269 dağlara doğru kaçtı. Kıymetli eşyalarının ve mallarının tamamı gazilerin eline geçti. Kaçabilenler sabaha kadar takip olundu ise de voyvoda ele geçirilemedi. Ertesi gün savaş meydanında konaklayan Fatih Sultan Mehmed, Boğdan'ın dört bir tarafına akıncılar sevk etti. Hesaba gelmez ganimetler elde edildi. Fatih, Boğdanlıların Tuna ve Karadeniz kıyılarını zaptetmek düşüncesinde iken Mihaloğullarından Macarların Semendire civarını vurmak üzere hazırlandıklarını haber aldı. Küffar hisarlarını zapt etmekten diyar-ı İslam'ı koruma tedbirlerini almak evladır diyerek geri döndü. Fatih bu seferde yanında bulunan Eflak beyine de ganimet malından mühim bir hisse ayırmıştı. 246 Padişahın seferinden canını güçlükle kurtarabilen Stefan ise hiç vakit kaybetmeden elçilerini göndermişti. Voyvoda o zamana kadar vermekte olduğu üç bin altın yerine altı bin altın vereceğini ve Osmanlıların dostuna dost düşmanına düşman olacağını bildirerek affını rica ediyordu. Fatih de bu müracaatı kabul ederek voyvodayı affettiğini bildirdi.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder