PUSU
Fırat Nehri'nin genişlediği bu yerlerde bazı kumsal kıyılar da vardı. Osmanlı ordugahı bunlardan birisinin kenarında kuruldu. Zira karşı sahilde konaklamış olan Uzun Hasan kuvvetlerinin bu kumsal yerlerin birinden beriye geçeceği tahmin olunuyordu. Ancak bir müddet sonra Uzun Hasan birlikleri bölgeden çekildiler. Bu durum üzerine Fatih, önceden ileri sevk etmiş olduğu akıncı birliklerinden başka Veziriazam Mahmud Paşa ile Rumeli Beylerbeyi Has Murad Paşa komutasında elli bin kişilik bir emniyet grubunu daha ileri sürmüştü. Has Murad Paşanın cesaret ve atılganlığını bilen Fatih, Mahmud Paşaya; öncüsünü göz altında tutmak, şayet Murad Paşa gençliğine güvenerek tehlikeli hareketlere girişecek 242 K ayı II: Cihan Devleti olursa ona mani olmak, onu uyarmak ve düşmanı memnun edecek bir duruma meydan vermemek talimatını vermişti. Fırat'ın karşı sahiline geçen Mahmud Paşa ile Has Murad Paşa arasında çok geçmeden bir anlaşmazlık baş göstermeye başlamıştı. Uzun Hasan kuvvetlerinin geriye çekilmesini bir tuzak olarak değerlendiren Mahmud Paşa, Murad Paşa'ya bulunduğu yerde durmasını tembih ederek ileri yürümüştü. Murad Paşanın maiyetinde bulunan bazı beyler ise Mahmud Paşanın bu hareketini zaferi tamamen kendisine mal etmek düşüncesi ile yorumlayıp hareketsiz kalmamak gerektiğinde ısrar ettiler. Onlara göre ileride Mihaloğlu Ali Bey varken oturmak manasızdı. Has Murad Paşa bu görüşlere uyarak ileri harekete geçtiği sırada Mahmud Paşa ise akıncı kuvvetlerini geri çekmekte olan Mihaloğlu Ali Bey'e rastlamıştı. Düşmanla Sultaneli mevkiinde karşılaştığını belirten Ali Bey çok kalabalık olduklarını bu sebeple geri dönmek zorunda olduğunu bildirdi. Bu haber üzerine geri dönen Mahmud Paşa Has Murad Paşayı bıraktığı yerde bulamadı. Çok genç, cesur ve atak bir komutan olan Has Murad Paşa ise düşmanın çekilen unsurlarını süratle takibe girişmiş bulunuyordu. Akkoyunluların sanki bozgun halindeki çekilişleri Rumeli birliklerinin daha da pervasız ve dikkatsiz bir biçimde saldırmalarına yol açmıştı. İşte tam bu esnada sol taraftaki ormanlık alandan birdenbire ortaya çıkan Uzun Hasan'ın süvarileri bir çırpıda Osmanlıları sarmaya başladılar. Şimdi çekilmekte ve kaçmakta olan birlikler de geriye dönmüşlerdi. Has Murad Paşa tam o esnada durumu kavrayabilmiş ancak iş işten geçmişti. Nehir geçitlerinin tamamen tutulduğunu ve çember altına alındıklarını görünce, muharebeyi kabul etmekten başka bir çaresi kalmadığını anlamıştı. Bu sebeple bütün kuvvetiyle çemberden çıkış için taarruza geçti. Şimdi Has Murad Paşanın on beş bin kişilik seçkin Rumeli birlikleri ile Halil, Hurşid ve Uğurlu Mehmed Bey komutasındaki altmış bin kişilik Akkoyunlu kuvvetleri arasında korkunç bir boğuşma başlamıştı. Üç saat süren bu amansız çarpışmanın sonunda Rumeli birlikleri eridiler. Kahramanca vuruşan Murad Paşa altı kez attan Fatih Sul tan Mehmed Han 243 düşürülmesine rağmen her seferinde toparlanıp yeniden çatışmalara katıldı ve sonunda şehadet şerbetini içti. Geriye çekilebilme imkanını bulanlar ise düşmanın ağır baskısı karşısında nehir geçitlerini şaşırmışlar ve bir kısmı Fırat'a dökülerek boğulmuşlardı. Kayıpların sayısı on bini bulmuştu. Has Murat Paşanın şahadetinden başka, Rumeli eyalet askerinin komutan ve ileri gelenlerinin birçoğu da bu savaşta kaybedilmiş ve önemli bir kısmı da tutsak düşmüştü. Mora fatihi olarak tanınmış Turhan Bey oğlu Ömer Bey, Aydınoğlu Hacı Bey, Şemseddin Molla Fenari torunu Rumeli defterdarı Ahmed Çelebi esir düşen meşhur devlet adamlarından birkaçı idi.229 Mahmud Paşa bu çetin savaş devam ettiği müddetçe seyirci kalmış ve hatta daha gerilere çekilmişti. Uzun Hasan'ın bir kısım birlikleri kendisine çatmışlar ise de onlar da netice alamayacaklarını görerek geri dönmüşlerdi. Esasen bu sırada karanlığın bastırması da savaşın durmasına sebep olmuştu. İki tarafta boru ve trampetlerini çaldırarak dağılan birliklerini toparladılar. Rumeli birliklerinden seçme bir bölümü Has Murad Paşa ile birlikte kaybedişi Fatih'i büyük üzüntüye sevk etmişti. Murad Paşanın yerine Rumeli beylerbeyiliği görevini de Veziriazam Mahmud Paşa'ya verdi. Derhal gerekli tertibatı alarak ordusunu savaş düzenine soktu ise de Akkoyunlu birlikleri bir kez daha gözden kayboldular. Yine çekilmişlerdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder