Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

17 Mart 2021 Çarşamba

OSMANLI TARİHİ 160 FATİH SULTAN MEHMED (Sen Vilayet Yıkmayı Padişahlık mı Zannettin)

 


SEN VİLAYET YIKMAYI PADİŞAHLIK MI ZANNETTİN? 

Fatih ise seferlerinde uyguladığı gizlilik prensibini ilk kez çiğniyor ve Uzun Hasan'a mektup göndererek hazır olmasını, baharda üzerine yürüyeceğini bildiriyordu. Fatih mektubuna: "Kuvvet ve kudret ancak Cenab-ı Hakk'a mahsustur" dedikten sonra şöyle devam etmişti. "Bundan önce annenin ricası ile pençe-i gazabımdan kurtulmuştun. Biz de seni ıslah olmuş ve semt-i salaha yönelmiş kabul ederek affetmiştik. Halbuki senin gibi bir zalimin benim zamanımda saltanat davasında bulunması haramdır. Senin kendin gibi birkaçına şiddet yoluyla galip gelmene, kendi topraklarında gösterdiğin gurur ve azametine hatta bütün kudret ve şevketine bizim müsaade ve müsamahamız sebep oldu. Buna rağmen gururlanarak ve kendinden geçerek padişahanem hukukunu unutarak adaletli idarem altında rahat yaşayan Tokat'a ve sonra da Karaman ülkelerine askerlerini göndererek ahaliye zulmettiğin birtakım şiddetlere başvurduğun ve rezaletlere sebep olduğun malumumuzdur. Onun için cezanı vermek üzere bu yılın baharında harekete karar verdik. Seni affetmek katiyen düşünülmemektedir. Beyhude zahmet çekme. Bundan sonra elçimiz ok ve görüşme dilimiz kılıçtır. Sen vilayet yıkmayı padişahlık mı zannettin? Çekinmeden, korkmadan topraklarımıza tecavüz ettiğin için kılıcımız senin göğsünde kana bulanmalıdır. Mert isen meydana gel. Namert gibi delikten deliğe girme. Hazırlıklarını yap, haber verilmedi deme. Zira ki vücud-ı habisin arza-i telefdür ve bu babda özür ve bahane bertaraftır:'227 Halbuki bu tarihlerde Fatih, Macarlar ve Venedikliler ile de savaş halinde bulunuyordu. Ayrıca Venedikliler Akkoyunlularla müttefik idiler. Fatih'in bu kararıyla şimdi müttefikler arasında 240 Kayı II: Cihan D e vleti işbirliğinde gözle görülür bir artış başlamıştı. Elçiler gidip geliyor, işbirliğinin boyutları görüşülüyor, neler yapılacağı kararlaştırılmaya çalışılıyordu. Müttefik Hıristiyan donanması da Osmanlılar aleyhine harekete geçmek üzere hazırlanmaya başladı. Osmanlı ordusu 1473 Mart ayı içinde Fatih Sultan Mehmed'in kumandası altında Üsküdar'dan hareket etti. Bursa Yenişehri'ne geldiği zaman Rumeli Beylerbeyi Has Murad Paşa ile Rumeli kuvvetleri orduya iltihak ettiler. Rumeli'nin muhafazasına Şehzade Cem Sultan tayin edilip Edirne'ye gönderildi. Karaman Valisi Şehzade Mustafa, Beypazarı'nda ve Amasya Valisi Şehzade Bayezid Kazabat'ta eyalet ve maiyyet kuvvetleriyle orduya iltihak ederek babalarının elini öptüler. Bu suretle ordudaki muharip sayısı seksen beş bin kişiye yükseldi. Bunların altmış bini zırhlı ve silahlı azab, yirmi beş bini de yeniçeri idi.228 Uzun Hasan'ın Tokat'ta yaptırdığı baskına mukabele olmak üzere bir kısım Rumeli akıncıları Mihaloğlu Ali Bey kumandasında ileri sevk edilerek düşman arazisini vurmaya ve haber toplamaya memur edildi. Ordu Sivas'a girerken şehir halkı tarafından coşkun tezahüratlar ve sevinç gösterileri ile karşılandı. Burada ordusunu bir kez daha yoklamaya tabi tutan Fatih, hareketten önce bir ihtiyat tedbiri olmak üzere safları ve komuta kademesini de belirledi. Buna göre sağ kola Şehzade Bayezid komuta edecekti. Emrinde Rumeli Beylerbeyi Has Murad Paşa ile kırk sancakbeyi vardı. Yirmi bin Rumeli azabı da bu kolda bulunuyordu. Sol kola kumanda edecek olan Şehzade Mustafa'nın emrine ise Anadolu Beylerbeyi Davud Paşa ile yirmi dört sancakbeyi ve yirmi bin azab askeri verilmiş bulunuyordu. Padişah ise önünde yeniçeriler sağında ve solunda da sipahiler ve silahtar bölükleri yer aldığı halde ortada duracaktı. Ordu Sivas'tan hareketlendiğinde Rumeli Beylerbeyi Has Murad Paşa öncülere komuta ederek en ön hatta ilerlemeye başladı. Onun arkasından Anadolu Beylerbeyi Davud Paşa ilerliyordu. Dağlık ve Fatih Sul tan Mehmed Han 241 sarp bir araziye girildiğinden yolculuk oldukça güçleşmiş hatta kar fırtınalarına dahi yakalanmışlardı. Şebinkarahisar önüne geldiklerinde Veziriazam Mahmud Paşa: "Devletli sultanım! Hele bu Karahisar'ı alalım. Ümit olunur ki düşman dahi gele, anınla haklaşırız" diyerek evvela bu kalenin zaptını teklif etti. Fatih ise: "Hey Mahmud ben hisarı ne edeyim. Ben düşmana geldim, düşmanı bulun" cevabını verdi. Bu cevap, dirayetli Osmanlı padişahının, asıl hedeften kopmamak gerektiğini gösteren şahane bir misaldir. Düşmanın boynunu kesmektir isteğimiz Bir hisar almak ile gönül eğlendiremeyiz. Erzincan'a gelindiği halde düşman ortalıkta görünmüyordu. Fakat ani bir hadise ile karşılaşmamak için buradan itibaren harp nizamı ve karakol tertibatı alınarak ihtiyatla yürünüyordu. Ordu Erzincan'dan sonra Fırat Vadisi'ni takip ederek Tercan doğrultusunda yürüyüşe geçtikten sonra 1 Ağustos 1473'te ilk kez Uzun Hasan kuvvetleri ile karşılaştı. Fatih' in top ve tüfenklerle teçhiz edilmiş mükemmel ordusunu ve yürüyüşünü gören Uzun Hasan: "Vay Osmanoğlu! Bu ne deryadır!" diyerek şaşkınlığını beyan etmişti.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder