NİGBOLU SAVAŞI
25 Eylül 1 396 sabahı Avrupa'nın dört köşesinden toplanmış yüz yirmi bin kişilik Haçlı ordusuyla bunun yarısı miktarındaki Osmanlı ordusu karşı karşıya geldikleri zaman, Osmanh ordusunun harp nizamı şöyle idi: Birinci hatta Saruca Paşa kumandasında hafif piyadeleri teşkil eden azap askerleri, solda Şehzade Süleyman Çelebi kumandasında Rumeli askeri, sağda Şehzade Mustafa Çelebi ve Anadolu Beylerbeyi Kara Timurtaş Paşa komutasında Anadolu askeri, ortada yeniçeriler vardı. Tımarlı sipahiler sağ ve sol yanlara yerleştirilmişti. Sadrazam Ali Paşa, Rumeli Beylerbeyi Firuz Bey ve Malkoç Bey sol kanattaki kuvvetlerin arasında bulunuyordu.
Ön hatlara piyadeleri koyup kati neticeyi atlı askere bırakan Osmanlı harp nizamına mukabil, neticeyi yaya askere yükleyen Haçlı ordularının önünde Fransız atlı şövalyeleri bulunuyordu. İkinci hatta ise merkezde Sigismund, solda Macarlar ve Hırvatlar, sağda Stefan Mirça kumandasındaki lnahlar yer alıyordu. Haçlı ordusu sırtını Tuna Nehri'ne ve kuşatmakta olduğu Niğbolu şehrine dayamıştı.
İki ordu bu harp düzeninde karşılaştılar. Fransız süvarileri muzaffer olmak hissi ile taarruz ettiler. İlk taarruz Sultan Bayezid Han'ın kumanda ettiği merkez kuvvetlerine yapıldı. Merkez kuvvetlerinin önündeki hafif yaya askeri olan azapları ezerek geçtiler ve yeniçeri askerleriyle karşılaştılar.
Sultan Bayezid hemen onların arkasındaydı ve sadece nefes alınabilecek bir alan bırakmıştı. Ama yeniçeriler bir makine disiplini içerisinde hilal gibi açılmaya başladılar. Hilalin merkezi geriye doğru çekildikçe Fransızlar zafer çığlıkları ile ilerliyorlardı. Oysa hilalin iki ucu neredeyse kapanmak üzereydi. Fransızlar Osmanlıların çekildiği tepeyi işgal edince zaferi kazandıklarını zannettikleri anda Bayezid Han'ın kumandasında olan pusudaki kuvvetlerle karşılaşınca şaşırdılar. Geri çekilmek üzere döndüklerinde ise kıskacın kapandığını dehşetle fark ettiler.Yeniçeriler Haçlıların bu en güzide birliğini çelik bir mengene gibi ezdi. Aman dileyenler esir alındı. Fransızların mağlubiyeti diğerlerinin taarruzuna imkan vermedi. Eflak Prensi Mirça muharebe neticesinin Haçlılar için hüsran olacağını tahmin ederek memleketine geri çekildi.
Karşı taarruza geçen Osmanlı ordusu, süratle Sigismund'un üzerine hücum etti. İhtiyat kuvvetlerini bile muharebeye sokan Macar kralı, Osmanlılar karşısında hiçbir başarı sağlayamıyordu. Sultan Bayezid Han, kesin neticeyi almak için Osmanlı kuvvetlerinin hepsine taarruz emri verdi. Haçlılar paniğe kapılıp dağıldılar. Kalabalık Haçlı ordusu ile Niğbolu'ya gelmekte iken, ordusunun muazzam sayısına bakarak "Gök çökecek olsa mızraklarımızla tutarız" diyerek böbürlenen ve Osmanlı'ya atıp tutan Sigismund, Venedik kadırgasına binerek İstanbul Boğazı, Marmara ve Ege Denizi yoluyla Mora'daki Modon Limanı' na, sonra da Dalmaçya'da karaya ayak bastı. Oradan memleketine geçti. Haçlılardan muharebeye katılmayanlar ve kaçanlar, kendilerini Tuna Nehri' ne atıp boğuldular. Muharebede pek çok asilzade, kumandan ve şövalye esir alındı.
Thworocz adlı Avrupa tarihçisi Kral Sigismund'un kaçışını şöyle anlatmaktadır: "Eğer kral kurtuluşunu bir gemiye sığınmakta bulmamış olsaydı, yıkılan göğün tazyiki altında değil, Türk kılıçlarının uçları ile öldürülecekti:'
Yine muharebe şahidi bir Hristiyan Dlugosz, Türk korkusunun Haçlılar üzerindeki tesirini şöyle anlatmaktadır: "Swantos Laus adında Polonyalı bir şövalye de suda idi. Sigismund'un bindiği gemiye çıkmaya çalıştı. Fakat geminin yükü artar diye gemiciler onun ellerini kestiler:'
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder