Osmanlı sınırlarının Macaristan'a yaklaşması, Bizans'ın abluka ve muhasarası, Selanik'in fethi, Bulgaristan'ın tamamen Osmanlı hakimiyetine girmesi gibi gelişmeler, Macar Kralı Sigismund'un tahtını sarsıyordu.
Bu arada Türklere tek başına karşı koymanın imkansızlığını iyice kavrayan Sigismund, Avrupa devletlerini ve Bizans'ı büyük Haçlı ittifakına davete başladı. Papa IX. Boniface da aynı maksatla fermanlar neşrediyor, vaazlar veriyordu. Böylece kraliyet saraylarından halk tabakalarına kadar yayılan heyecan, abluka altındaki İstanbul'un ikinci defa kuşatılmasıyla büsbütün arttı ve her tarafta Haçlı birlikleri toplanmaya başladı.
Haçlı ordusunun başkumandanlığını altmış bin askeriyle Sigismund üzerine almıştı. Macarlardan başka Fransa, Almanya, İngiltere, İspanya (Kastilya ve Aragon devletleri), Eflak, Lehistan, Çek, Norveç, İskoçya ve İtalyan krallıkları, Papalık askerleri Rodos ve Töton şövalyeleri de bu sefere katılıyorlardı. Hatta, ticari menfaatlerinin bozulmasından korkmakla beraber, Venedikliler bile bir donanmayı seferber etmişlerdi. Kısacası, bütün Avrupa, Türkler üzerine yürümeye hazırlanıyordu. Nevers Kontu Korkusuz Jan'ın idaresinde Dijon'da toplanan on bin kişilik Fransız kuvvetleri, 20-30 Nisan 1396 tarihleri arasında iki kol halinde harekete geçtiler. Küçük kol Venedik ve Doğu Alpler, büyük kol ise Strasburg-Bavyera üzerinden yürüyüşlerini sürdürdüler. Yolda Alman kuvvetlerini de yanına alarak, 24 Haziran 1396<.ia. Viyana'ya ulaştılar. Bunlar, geçtikleri her yerde Ortodoks mezhebine mensup Hristiyanları öldürerek, mallarını yağma ediyorlardı. Fransız, Alman ve İngiliz orduları, Bohemya ve Polonya şövalyeleri ve İtalyan ücretli askerler, Temmuz 1396<.ia, müttefıkkuvvetlerin buluşma yeri olarak kararlaştırılan Budapeşteae Macar ordusuyla birleştiler. Kral Sigismund, onlar için şaşaalı bir karşılama töreni düzenlemişti. Yaklaşık 130 bin kişiye ulaşan bu Haçlı ordusu, Budapeşte'deki savaş meclisi kararından sonra iki grup hal.inde yola çıktı Macar Kralı Sigismund'un idaresindeki asıl büyük kol, önce Sırbistan istikametinde yürüyerek Tuna vadisine ulaştı ve nehrin sol sahilini takip ederek Osmanlı toprağına girdi. Geçtikleri yerlerdeki Ortodoks mezhebine mensup Hristiyanlar arasında da yağına, tecavüz ve katliamlar yapıyorlardı. Orsova'daki Türkler mukavemet ettiler ise de yerli Hristiyanların ihanetine uğradılar. Türklerin kaleden çıkmasıyla şehir, Haçlıların eline geçti. Yakalanan Türklerin
tamamı öldürüldü. Vidin ve Rahova'da da Türklerin başına aynı
akıbet geldi. Sigismund nihayet Eylül<Ie Niğbolu önlerine geldi.
Öte yandan Korkusuz Jan'm idaresindeki Fransızlar da BU:din'den
sonra Erdel üzerinden Eflak'a geçerek, Eflak voyvodası ile birlikte
Niğbolu<Ia diğer kuvvetlerle birleşti. Venedik ve Rodos donanmaları
da gelerek Tuna Nehri'nde demirlemişlerdi.
Haçlılar ilerlerken, Katoliklik taassubuyla, Balkanların Ortodoks
Hristiyanlarını da öldürüp mallarını yağma ettiler. Osmanlıların
müsamahalı idaresine bağlanan Balkanların yerli Hristiyan ahalisi;
can, mal, ırz tecavüzüne uğrayarak çok zarar gördü.
Nihayet 8 Eylül 1 396<la Osmanlı kumandanlarından Doğan Bey'in muhafızlığındaki Niğbolu Kalesi'ni karadan ve nehirden kuşatmış bulunuyorlardı.
Osmanlı kalelerindeki az sayıda muhafız kuvvetlerini yenerek ilerleyen Haçlılar, Niğbolu önlerinde 120-1 30 bin kişilik büyük bir kalabalık oluşturduklarında sevinçlerine diyecek yoktu. Yanlarında kadınlar ve fıçılarla şarap bulundurduklarından eğlenceden de geri kalmıyorlardı. Çokluklarına o kadar güveniyorlardı ki kadınlara: "Gök çökecek olsa mızraklarımizla tutarız" diyerek övünüyorlardı. Macar Kralı Sigismund burada ünlü şövalyeler, prensler ve seçme askerlerine verdiği zafer ziyafetinde: "Sultan Bayezid ister gelsin ister gelmesin, biz gelecek yaz Anadolu'dan geçip Suriye'ye girecek, Yafa ve Beyrut kapılarını Araplardan alacağız. Suriye'ye inmek için daha başka şehirleri de elde edeceğiz. Kudüs şehri ile bütün Arz-ı Mukaddes'i (Filistin) fethetmeye gideceğiz" diyordu. ııı Bu hayallerle daha şimdiden sarhoş olan Haçlı orduları on altı gün Niğbolu önünde oyalandılar. Öte yandan Avrupa'daki Haçlı hazırlıklarını öğrenip Osmanlı hududunu geçtiklerini haber alan Bayezid Han ise, İstanbul kuşatmasını tehir ederek, kuvvetlerini Edirne'de topladı. Kara Timurtaş Paşa ile şehzadelerinin kumandasındaki Anadolu askerleri süratle toplanarak Boğazlar'dan geçip, Edirne'de Bayezid Han'a katılmışlardı. Yıldırım Bayezid Han, adına yakışan bir süratle Tuna boylarına doğru yürüdü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder