Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

29 Eylül 2020 Salı

HOCALI KATLİAMI- Şahitlerin Gözüyle Kan Donduran Katliam

 HOCALI - Şahitlerin Gözüyle Kan Donduran Katliam


1915 Hocalı doğumlu Ağca Alhan kızı Talıbova anlatıyor:

“Hocalı’nın içinden Hankenti’ne giden yolda yaklaşık 10 kişinin kafasının vücutlarından koparıldığını gördüm. Kocamı orada kaybettim.

17 yaşındaki Melahet’i, gelinim Melek’i, 2 yaşındaki Natevan’ı orada

öldürdüler. 17 yaşındaki Rafika’ya iki kurşun isabet etti. Rafika’nın

babası Paşa kayboldu. Torunum Zahire’nin kocası Tariyel Semedov’u

yanımızda kurşunladılar. Adil’in oğlunu, Cemil’in oğlu Muğan’ı, onun

eşini, annesini, 15 yaşındaki kız kardeşini öldürdüler. Polis görevlisi

Ahmed’in başını kestiler. Kocam 82 yaşındaki Rahim Talıbov’u da kurşunlayarak katlettiklerini öğrendim. Bizi dar bir yere tıkmışlardı; nefes

alamıyorduk. Çocuklar açlıktan ağlıyorlardı. Ermeniler içeri girerek

genç ve güzel kızları zorla, döve döve götürüyorlardı.”

Kübra Paşayeva anlatıyor:

“Hemşehrimiz Ali Ayvazov’un el ve ayaklarını bağladılar ve tankla

üzerinden geçtiler. 6, 7 ve 8 yaşlarındaki çocukların kafasını yüzdüler. Tevekkül Emirov’u, kızları 8 yaşındaki Yegane ve 10 yaşındaki

Hazangül’ün gözü önünde ağaca bağladılar. Ona, “Karabağ Ermenilerindir” dediği takdirde serbest kalacağını söylediler. Tevekkül Bey

de “Karabağ Azerbaycan’ındır” deyince başından benzin dökerek diri

diri yaktılar.”

Sarma Namazova 300 naaş ve pek çok yaralı gördüğünü, kaçarken

naaşların yanından koşarak geçtiklerini ve en çok insanın Nahçıvanlı

yolunda katledildiğini söylüyor. Arif Sadıkov, onunla beraber olan 80

kişiden yalnız 10’unun sağ kaldığına şahit olmuştur.

Ermeniler Hocalılıları Rus ordusunun katlettiğini söylerken, Azerbaycan tarafı, “O zaman Rusların yaptıklarını görüntüleyelim” diye

Nahçıvanlı yoluna helikopterle inmek için anlaşma yaptılar. Araziye

birkaç defa girerek naaşların bir kısmını aldılar. Araziye girenlerden

Şahin Zülfüqar oğlu Haydarov anlatıyor:

“Nahçıvan yolunda en az 80 naaş gördüm. Onların arasında çocuk,

kadın ve ihtiyarlar çoktu. Ermeniler meyitleri tanınmaz hale getirmiş,

çoğunun kafasını parçalamışlardı.”

Kemal Abdülhuseyn oğlu Haydarof ise şunları aktarıyor:

“Şubat ayının 23’ünde Celal Kuluyef, Zahit Kuluyef, Zülfü Kuluyef,

Bakış Kuluyef ile Şelli köyü istikametinde şehitlerimizin naaşlarını

getirmeye gittik. Orada çok sayıda kadın ve çocuk cesetleri vardı.

Kimi kadın ve erkek kucağındakı çocuklarıyla beraber öldürülmüşlerdi. Çocukların bazılarının cesetleri daha sıcaktı, yeni öldürülmüş

gözüküyorlardı. Çocukların göğüslerini yarmış, kalplerini çıkarmışlardı. Cesetlerin çoğu tanınmaz haldeydi.”

ULUSLARARASI

SOYKIRIM TANIMI

Birleşik Milletler Teşkilatı’nın soykırım tanımı şöyledir:

“Ulusal, etnik, ırksal ve dinsel

bir grubun bütününün ya da bir

bölümünün yok edilmesi niyeti ile

girişilen şu hareketlerden herhangi

biridir:

1. Grup üyelerinin öldürülmesi;

2. Grubun üyelerine ciddi bedensel

ya da zihinsel hasar verilmesi;

3. Grubun yaşam koşullarının,

grubun bütününe ya da bir kısmına

getireceği yıkım hesaplanarak

kasıtlı olarak bozulması;

4. Grubun içinde doğumları engelleyecek yöntemlerin uygulanması;

5. Çocukların zorla bir guruptan

alınıp bir diğerine verilmesi”

Ermeniler, Hocalı’da 26 Şubat

1992’de yukarıda sayılan maddelerden birini değil, hepsini uygulamışlardır. Oysa sadece birinin bile

yapılmış olması, uluslararası tanıma

göre soykırım olarak addedilmektedir.

ALINTI : 02 DerintarihSubat 2020



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder