Bütün din mensuplarının fikir ve vicdan hürriyetini kabul etmekle birlikte şunu da belirtmek isteriz. Misyonerlik adı altında yürütülen ve zarfında siyasi amaçlar taşıyan faaliyetler din özgürlüğü bağlamında değerlendirilemez. Ayrıca misyonerliğin tebliğ ile eşit kavramlar gibi gösterilmesi de son derece yanlıştır. Zira misyonerlik, Hz. İsa’ya isnat edilen, bütün milletlerin baba, oğul ve kutsal ruh adına vaftiz edilmesi çağrısı üzerine ibtina eder ki bunun nihai amacı top yekûn insanlığı Hristiyanlaştırmak’tır. Fakat tebliğde sadece muhataplara İslam’ın davetini iletmek vardır. Kişinin Müslüman olması ise kendi ile Yüce Allah arasında bir rabıtadır. Ayrıca misyonerlik kilise otoriteleri tarafından “Hristiyan mesajının ve hayat tarzının, dünyanın muhtelif yerlerinde yaşayan cemaatlerin sahip olduğu çeşitli kültürlere uygun hale getirilerek sokulması ve canlandırılması” diye tanımlanan “İnkültürasyon” kavramıyla küll-cüz ilişkisine sahiptir. Tanımı yapılan kavram milletimiz, özellikle de bir takım vaatlerle aldatılan gençlerimiz adına bizleri endişelendirmektedir.
Bu noktada Kenya’nın ilk başbakanı Jomo Kenyatta’nın sözü söylenmek istenileni bütün yönleriyle gözler önüne sermektedir: “Hristiyanlık Afrika’ya geldiğinde Afrikalıların toprakları, Hristiyanların ise İncilleri vardı. Hristiyanlar bize gözlerimizi kapayarak dua etmemiz gerektiğini öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda onlar bizim toraklarımızı, biz de onların İncillerini almıştık.”
KAYNAK : https://ihsansenocak.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder