27 Nisan 2017 Perşembe
HZ. MUHAMMED (S.A.V.) 'NİN DOĞUMU
Kâinâtın Efendisi Hz. Muhammed Mustafâ (s.a.v.) mîlâdî 571 yılını da kamerî Rebîülevvel ayının 12. Pazartesi gecesi sabaha karşı kâinatı şereflendirdiler. (Hicretten 52 yıl önce) Böylece Âdem'in (a.s.) alnında parlayan Nûr-u Muhammedi asırlar boyu peygamberden peygambere intikal ederek asıl sâhibini buldu. Onun dünyâya gelmesiyle alem bambaşka bir âlem oldu. Bütün kâinât nur ile doldu.
Fahr-i âlem dünyâya gelmezden evvel insanlık kopkoyu bir cehâ-let içerisindeydi, Allâh’ı unutmuş kendi elleriyle yonttukları taştan ve ağaçtan putlara ilâh diye tapmakta idi. Kâ'be böyle irili ufaklı üçyüz-altmış putla doldurulmuştu, işte bu gece dünyâyı şereflendiren Fahr-i Kainat bu küfür bulutlarını dağıtacak, putları kıracak, cihânı îmân ve İslâm nârlarıyla aydınlatacaktı. Onun âlemleri şereflendirdiği gece Ka’be’deki bütün putlar yüz üstü yere düşmüştü.
O müstesnâ ânı Âmine Vâlidemiz şöyle anlatıyor: “Ben diğer kadınlar gibi hâmilelik zahmeti çekmedim. Rüyâmda bir kimse gelip 'Yâ Âmine! Bilmelisin ki sen âlemlerin en hayırlısına hâmilesin. Doğduğu vakit adını Muhammed koyasın’ dedi. Velâdet vakti eriştiğinde kulağıma bir büyük ses geldi. Ürktüm. Hemen bir ak kuş geldi kanadıyla arkamı sıvadı. Benden, korkma ve ürkme hâlleri geçti. Bir yanıma baktım bir beyaz kâse ile şerbet sundular. Alıp içtiğim gibi her tarafımı nur kapladı. O anda Muhammed (s.a.v.) dünyâya geldi. Etrâfıma baktım. Gördüm ki Abdi Menâf kızlarına benzer gâyet uzun boylu birçok kızlar benim etrafımı çevirmiş tavaf ediyorlar. Hayret ettim. “Peygamberimizin velâdeti esnâsında Hz. Âmine’nin gözünden perde kaldırılıp, melâike-i kirâmı, cennet hûrîlerini görmüş ve daha nice harikulade haller temaşa eylemiştir
Peygamberimizin dünyâya geldiği gece Abdülmuttalip, Mescid-i Haramda Cenâb-ı Hakk’a teveccüh ve münâcât üzere iken "Müjde yâ Abdelmuttalip! Şimdi Âmine’den bir çocuk doğdu. Vücûdu âlemlere rahmettir." diye bir ses işitmiş ve hemen Âmine’nin yanına gitmiştir.
Hâtemü’l Enbiyâ Hazretleri sünnetli ve göbeği kesilmiş olduğu hâlde dünyâya geldiler. Sırtının iki küreği arasında bir nişanesi vardı ki ona Hatem-i Nübüvvet veyâ Mühr-ü Nübüvvet denir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder