Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

7 Kasım 2016 Pazartesi

ŞEYH EDEBALİ'NİN OSMAN BEY'E NASİHATI


Ey oğul beysin ...Bundan sonra öfke bize uysallık sana...
Güceniklik bize , gönül almak sana ...Suçlamak bize katlanmak sana...
acizlik bize , yanılgı bize , hoşgörmek sana...
Geçimsizlik , çatışmalar , uyumsuzluk , anlaşmazlıklar bize , adalet sana...
Kötü söz  , şom ağız , haksız yorum bize , bağışlamak sana...
Ey Oğul ! Bundan sonra bölmek bize , bütünlemek sana...
Üşengeçlik bize...Uyarmak gayretlendirmek , şekillendirmek sana...
Ey oğul ! sabretmesini bil , Vaktinden önce çiçek açmaz .
Şunuda unutma insanı yalat ki devlet yaşasın .
Ey Oğul! insanlar vardır şafak vaktinde doğar , gün batarken ölürler ,
unutmaki dünya sandığın kadar büyük değildir
İki paralık güneşe aldanıpta sonrada karda ayazda kavrulup gitme!
Güçlüsün , akıllısın , söz sahibisin ama ;
Bunları nerede , nasıl kullanacağını bilmezsen ,
Sabah rüzgarında savrulup gidersin .
Öfken ve benliğin bir olup aklını yener !
Dâimâ sabırlı , sebâtlı ve îrâdene sâhip olasın .
Azminden dönme ! Çıktığın yolu , taşıyacağın yükü iyi bil !
Her işin gereğini vaktinde yap ! Açık sözlü ol , hr sözü üstüne alma !
Gördün söyleme , bildin bilme!
Sözünü unutma , sözü söz olsun diye söyleme !
Ananı atanı say . Bereket büyüklerle beraberdir .
Sevildiğin yere sık gidip gelme , muhabbetin kalkar , itibar olunmaz !
Üç kişiye acı : Cahiller arasında Âlime , zenginlikten fakir düşene , hatırlı iken itibarını kaybedene !
Unutmaki; Yüksek yer tutanlar aşağıdakiler kadar emniyette değildir !
Ululanma , düşmanını hor görme ! Düşmanını çoğaltma ,
Düşmanlığın başınıda sonunuda sen belirle !
Haklı olduğunda kavgadan korkma !
Bilesin ki : Atın iyisine doru , yiğidin iyisine deli derler !


 Barbaros Hayrettin Paşa , Cezayir seferinde ordusu içinde bulunan kırk kişinin bir gece aynı rüyayı gördüklerini anlatır . Rüya şöyledir :
 Bunlar kendilerini , deniz kenarında cennet gibi bir yerde buldular . Bir yeşil otağ kurulmuş . İçinde Nebîler Sultanı , Muhammed mustafa (s.a.v.) etrafında Ashab-ı Kirâm (r.a.) oturmuşlar . Bu kırk kişi otağın taşrasından bakıp gördüler ki , tahkir edip küçümsedikleri adam al bir elbise içinde  , belinde pırıl pırıl bir kılıç Resûlullah (s.a.v.'ın önünde edep ve tazim ile başı önünde diz çöküp oturmuş .
 Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) buyurmuş :
-Ya Hayrettin ! Allah (c.c.)'a tevekkül et . Kendi yerine dön . Kâfirlere ve hasmın olan münâfıklara karşı zafer kazan . 
 Rüya bitmiş uyanıp: "Essâlatü vesselâmü aleyke Yâ Rasûlallah ! "demişler
 Sabahleyin bir araya geli hali öğrenince , bizi bırakmayan üç kişi aleyhimizde konuşan diğerlerine ;
-Gözünüzle gördünüz mü , nerde ne varmış ? Ras^lün (s.a.v.) sancağını çekip ömrünü din-i mübin uğruna harcayan gazileri siz boş mu sanırsınız ?
 O gâzi sizede Müslümanlığınıda gösterdi . Siz de ne olduğunuzu şimdi bildiniz mi ?


 Aşağıdaki on şeyi tatbik eden , hayatta huzurlu olur ;
1-Cömert olan
2-Boş konuşmayan
3-Tevbeyi çok yapan
4-Nimetlere şükür eden
5-Zayıflara merhamet eden
6-Her işe Besmele ile başlayan
7-Tanıdıklarla sohbet eden
8-İhlâs ile ibâdet eden
9-Helâl kazanan
10-İsraf etmeyen


 Yüce İslâm dini , ilim sahibi olmaya çok büyük önem vermiştir . Dinimizin ilme verdiği önemi daha iyi anlatmak için Fahr-i Kâinat Efendimize (s.a.v.) nazil olan ilk âyetin "Oku" emri ile başladığını bilmek kâfidir . Cenâb-ı hak meâlen :"Ey Habîbim !Rabbinin ismi ile(Besmele ile) oku" buyurmuştur . (Sûre-i Alak 1)
 Beşeriyeti , zulmetten nura çıkarmak için gönderilen ilâhi kitap , (Kur'ân-ı Kerîm) "Allah (c.c.)" ismi Celîlinden  sonra en çok geçen kelimelerden biride , ilim mânâsını ifade eden kelimeler olduğu görülür . Yine Allah (c.c.) meâlen "Habîbim deki: Hiç bilenler ile bilmeyenler bir olur mu ?" (Sûre-i Zümer) buyurarak ilmin ve âlimin mutlak üstünlüğünü beyan buyurmuştur .
 İlim Cenâb-ı Hak'kın bir sıfatıdır .İnançlarımızı taklitten tahkike çıkarıp yüce mertebelere yükseltmek ancak ilim ile mümkündür .
 Bir insanın en büyük düşmanı cehâlettir . Onu imhâ etmeden diğer düşmanlara karşı zafer mümkün değildir .
 Arzdan arşa kadar ilimden daha şerfli bir şey yoktur . Zîra Allah (c.c.) insanları irşad için gönderdiği bütün peygamberlerine ilim vermiştir . Eğer ilimden daha şerfli bir şey olsaydı , bu seçilmiş kullara onu verirdi .
 Peygamberler ümmetlerine miras olarak mal ve servet değil ilim bırakmışlardır . Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz ilimle alâkalı bâzı hâdis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır :"Kim ilim öğrenmek için yola çıkarsa , Cenâb-ı Hak onun için cennet yolunu kolaylaştırır."(Et-Tergıb ve't-Terhib 1/68)
 "Evinden ilim talebi için çıkan hiç kimse yoktur ki, melekler yaptığı işten râzı oldukları için kanatlarını onun yoluna sermiş olmasınlar " (Et-Tergıb ve't-Terhib 1/68)
 "(Hakîki) âlim için , denizdeki balıklara varıncaya kadargökte , ne varsa hepsi Allah (c.c.)'tan mağfiret diler" (İbn-i Mace 1/87)
 "Âlimin (câhil) âbidden üstünlüğü ; ayın ondördüncü gece semâdaki en küçük yıldız üzerine üstünlüğü gibidir . Şüphesiz âlimler peygamberlerin vârisleridir . Peygamberler altın ve gümüş (mirâs ) bırkmamışlardır . Ancak onlar ilim (miras) bırakmışlardır."(Et-Tergıb 1/68)


 Bursa'da bir adam (herhalde dîni bütün bir müslüman) bir hindinin boğazını kesince , bakmış , kanlar içinde pırıldayan küçücük bir madde . Bir yüzük pırlantaya benziyor .Kuyumculara götürmüş , dört beş bin lira fiyat biçmişler .
 Adam pırlanta yüzüğü alıp doğru ca hindiyi satan adama gitmiş .
-Al , demiş, hindinin boğazından bu yüzük çıktı . Herhalde senindir .
 İnsana yakışır bu ferâgat ve ahlâk hikayesi burada bitmiyor . Hindiyi satan adamda şu cevabı vermiş
-Bu yüzük benim değil , kimin olduğuda belli değil . senindir , sende kalsın . 

Bir Ermeni vatandaşından ;
 On sene kadar evvel , ceketimi almak için bir taksi ile terziye gitmiştim . Hazır değilmiş . Otomobile binince şöföre dedimki ;
-Bir saat kadar beklemek lazımmış . Beni şu köşede bırakıveriniz .
 Ücreti ödedim ve taksiden indim Oralarda bir mağazaya uğradım . Para vermek lazım gelince , baktım ki , cüzdanım yerinde değil . Arabada düşürdüğümü anladım . Beşyüz liraya yakın param vardı . Bir sarsıntı geçirdim . Terziye verilecek paramda kalmamıştı . Tanıdığım bir yerden borç aldım , bir saat sonra terziye gittim .
 Ne göreyim ! Kapıda taksi bekliyor . Şoför cüzdanı arabada bulunca , oraya gitmiş beni yarım saat beklemiş . Cüzdanı teslim etti . Bende bu dürüstlüğün karşılığını vermek istedim . Fakat bütün ısrarlarıma rağmen vermek istediğim bahşişi kabul ettiremedim . taksimetrenin yarım saatlik ücretini ödedim .

Uzun yıllardan beri duyduğumuz vurgunculuk . suistimal , rüşvet , nüfuz gangsterliği , kaçakçılık ve soygun vakalarının her güne birkaçı rastlayan boğucu çokluğu arasında , bu hindi ve taksi hâdiseleri gibi sayılıları bize derin ümit nefesleri aldırıyor . derhal hissediyoruz ki bu memleket , kenarda kçşede rastlanan bu fazîletli evlatlarının vicdan payandalarıyla yıkılmak tehlikelerini atlatıyor . Fakat nerde o ahl^k mimârıki , bu dayanmanın uzun sürmeyeceğini anlasın ve sosyal ahlâkımızı sağlamlaştırsın (Makaleler 1957)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder