Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

18 Mayıs 2024 Cumartesi

YUSUF’UN BAHÇESİNİ SULAYAN BULUT


Saatlerdir yürüyordu. Çok yorulmuş ve yorgun düşmüştü. Güneş tam tepeye yükselmiş, bütün sıcaklığını cömertçe sergiliyordu. Gölgelik bir yer arayıp orada din­lenmek istiyordu. Daha bir günlük yolu vardı.

Az ileride ağaçlık bir yer gördü. Oraya gidip ağacın göl­gesi altına uzandı. O yorgunlukla hemen uykuya dalıverdi. Aradan biraz zaman geçmişti ki, "Yusuf'un bahçesini sula!" diye gaipten bir ses duydu. Bu sesle irkilip uyandı. “Herhâlde rüya görüyordum!" dedi. Tekrar uykuya dal­maya hazırlanırken aynı sesi bir daha duydu. Sesin geldiği tarafa dikkatlice baktı. Ses yukarıdan geliyordu. Kafasını yukarı kaldırınca yağmur dolu bir bulut gördü. Çok şaşırmıştı. Bu güneşli havada bu bulut nereden çıkmıştı? Ses kime aitti? Yusuf kimdi? Biraz hayret, biraz da korku içinde merakını gidermeye karar verdi. Bulutun gittiği yeri takip edecek ve bu karmaşık hadiseyi çözecekti.

Bulutu takip etmeye başladı. Esrarengiz bir ses, bulut­tan Yusuf’un bahçesini sulamasını istiyordu. Önlerinde

tepelik bir arazi vardı. Bulut, bu araziyi aşıp arkasındaki yere taşıdığı yağmuru boşaltmaya başladı. Tepelik yeri aştığında bahçede bir adam gördü. Adamın yanına gitti. Selam verdi ve onunla konuşmaya başladı. Evet, adamın adı Yusuf’tu. Peki bu adam ne yapmıştı da böyle Allah’ın hususî bir yardımına hak kazanmıştı.

Adam, başından geçen hadiseyi tek tek Yusuf’a anlattı. Yusuf:

Sen gel hele. Önce bir karnını doyur. Susamışsındır, su da iç. Sonra ben sana her şeyi anlatırım, dedi.

Adam bir güzel karnını doyurdu. Bu sırada Yusuf, adamı daha fazla merakta bırakmamak için konuşmaya başladı:

Ben yıllardır bahçe işiyle uğraşan biriyim. Şu gördüğün bahçeyi eker, biçer, maişetimi onunla kazanırım. Bir konu­da aşırı hassasımdır. Bahçemden elde ettiğim ürünü üçe bölerim. Birini fakir ve senin gibi yolu buraya düşen yolcu­lara ayırırım, ikinci kısmından ailemle beraber istifade ede­rim. Geri kalan kısmı ise bahçeye tekrar tohumluk yapmak üzere saklarım.

Adam işin sırrını şimdi kavramıştı. Demek ki Yusuf'un bu taksiminden Allah razı olmuştu. Özellikle de malının üçte birini Allah yolunda infak etmesi. Allah’ın bu yardımına se­bep oluyordu.

Kıssadan Hisse

1. Müslim'in Sahih'inde geçen hadiste, başından bu ha­disenin geçtiği adamın kim olduğu bildirilmemektedir.

2. Mümin, Allah ahlâkıyla donanmasının bir gereği olarak daima verici olmalıdır. Sosyal meselelerde olduğu gibi bu vericilik, onun maddî âlemine de yansımalı ve o, başkalarının huzur içinde yaşayabilmesi için elindeki imkânları rahatlıkla ve gerektiği ölçüde seferber edebilme­lidir.

Müminin maddî imkânlarını Allah yolunda dağıtmasına “infak" denilmektedir. İşte bu infak sayesinde fâni olan mal, kalıcı olmakta ve ahiret adına ciddi bir yatırım hâli­ne gelmektedir. Gerek âyet-i kerimeler, gerekse de hadis-i şeriflerde infak yani vermek teşvik edilmiş ve vermenin mü­minlik alameti olduğu vurgulanmıştır. Nitekim “Sevdiğiniz şeyleri infak etmedikçe iyilikte zirveye ulaşamassınız." (Âl-i İmran. 3/92) âyet-i kerimesi bu hakikati dile getirmektedir.

2. Allah yolunda infakta bulunulan mal. ahiret adına ebedîleşmektedir. Peygamberimiz’in (sallallahu aleyhi ve sel- lem), Tekâsür Sûresi’ni okurken, bu mevzuya işaretle şöyle dediğini görmekteyiz: “Ademoğlu 'Malım, malım' der. Hâlbuki ey Ademoğlu! Senin malından (sana kalan sadece) yeyip bitirdiğin, giyinip eskittiğin ve sadaka olarak verip bıraktığından başkası değildir."3

Demek ki şu fâni âlemde sermaye olarak kullanılan malın, baki âleme ait bir sermaye hâline getirilmesi müm­kündür ve bunun yolu da, gereken kadar malın ihtiyaç sa­hiplerine verilmesidir. Malını Allah yolunda infak eden in­san. bir yandan sosyal hayatta itibar ve saygınlık kazanırken diğer yandan da hem canı hem de malı itibariyle İlahî bir korunmanın altına girmiş olmaktadır. Allah Rasûlü'nün (sallallahu aleyhi ve sellem) ifadeleri içinde, her gün yeryüzüne iki melek inmekte ve onlardan biri, infak edenler için hayır duada bulunup infakta bulunanların mallarını artırmasını talep ederken, diğeri de, cimrilik yapıp kısanların mallarını telef etmesini istemektedirler.4 Allah Rasûlü'nün (sallallahu aleyhi ve sellem) Hafsa validemize söylediği şu sözler de, bu meyanda dikkat çekicidir:

“İnfak et, cömert davran ve daima etrafına dağıt. Sakın ola ki. malı elinde tutup saklama ve elinde bulunan fazlalığı cimrilikle biriktirme! Yoksa Allah da sana karşı kısar ve ver­me hususunda böyle davranır.”5

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder