Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

17 Temmuz 2021 Cumartesi

İSTANBUL DEPREMLERİ 2 - Osmanlı Dönemi

 






İSTANBUL DEPREMLERİ - Osmanlı Dönemi

Tam bir kıyamet

Şimdi de isterseniz gelelim Osmanlı zelzelelerine; Bir kere Osmanlı, bırakınız en basit halkını, sarayın vekâyinamecileri bile hiçbir zaman şöyle ballandıra ballandıra bol tefer­ruatıyla bir zelzeleyi kaale ve kaleme almazlar. Açın, bakın vekayinamele- re; en lüzumsuz tevcihatlan,makam tayinlerini,tedipleri ,nefyleri, saraydaki entrikaları,fütühatı,hayratı,vefayatı uzun uzadıya anlatan müverrihleri­ miz depreme gelince, sosyal tarihi­miz açısından söylüyorum, maalesef ya es geçerler,yahut da birer cümley­le geçerler Bakarsınız başlıkta “Zuhır-ı Zelzele-i Azime” der, altından bir şey çıkmaz. Yahut tek cümleyle “Vuku-ı Zelzele Der İslambol Der Muharrem” der geçer. Yine iş kalır Eremya Çelebi’nin Ruzname’sine:

1486,1489,1500 senelerindeki zelzelelerden sonra 16. asır, gerçek­ten arz-ı zeminin titrediği bir zaman olmuştur. 1507 senesinde 40 gün de­vam eden zelzelenin en şiddetlisi 1509’da olmuş, günümüzde bilim adamlarının “Tsunami” adını ver­dikleri şekilde deniz kabarmıştır. Sultan II. Bayezid zamanında olan bu zelzele, tam bir küçük kıyamettir. Amma velakin 1510’da ,1512’de ve tir. Amma velakin 151O’da ,1512’de ve 1514 senelerinde üst üste şiddetli sarsıntılar halinde devam etmiştir. 1557’ye kadar devam eden zelzele­ler 16.asnn yansında kesilmiş, bir yüzyıl kadar ara verdikten sonra 17. asrın ilk yarısmda, 1648’de, daha sonra 1659’da ve nihayetinde de 1690’da üç büyük zelzele ile kendi­ni yeniden göstermiştir. Yine aşağı yukan bir elli sene inkitaya uğradık­tan sonra 18. asrın yansından itiba­ren meydana çıkmış. 1752’de İstan­bul şöyle bir sarsılmakla beraber da­ha ziyade Edime ve civan büyük za­rar görmüştür.

1755 yılında sarsıntılar yavaşla­yarak devam etmiş ama 1766 ya ge­lindiğinde işte kıyamet bir kere da­ha kopmuştur. Güneş doğduktan yarım saat geçtikten sonra “ bir zel- zele-i azime-i nagehani zuhur ve şiddet-i hareketinden herkes ca­nından ve harekete mecal olma­ yıp, binaların tümü, sayısız in­san ve hayvan helak olmuştur.”

Şemidanizade Fındıklık Sü­leyman Efendi’nin Mür-it teva- rih’inden öğrendiğimize göre “Zel­zele 4 dakika (!) sürmüş, İstanbul duman içerisinde kalmış, badehü duman kalktıktan sonra Fatih ca­miin bilkülliye yıkıldığı, Sultan Bayazıt camii ile Edirne kapısın­daki Mihrimah Sultan Camii yı­kılmaya yakın tahrip olmuş; Şe­kerciler Han’ı, Çarşı’da dua mey­danı, Kalpakçılar, Bezzazistan et­rafı, Eski Saray,İstanbul Surları, Yedikule, Vezir Ham, Esir Pazarı vesair hanlar; kaâgir camilerin yanısıra bazen ahşaptan olan bi­nalar bile perişan olmuştur. Top- kapı Sarayı’nda yıkılan çok sayı­da duvar altında binlerce kişi kalmıştır.”

Süleyman Efendi’ye göre “Sul­tan Bayazıd’ı Veli asrında olan zelzele dahi azim ve buna karib- dir. Lakin bu, ondan şedid belki eşeddir.” Yani bu tarih boyunca İs­tanbul’un görmüş olduğu en şiddetli zelzele dir ki, buna daha sonra 1894 zelzelesini dahil edebiliriz. Bu zelze­lede yeraltında bulunan su yolları dahil fesholunmuştur. “İlk zelzele­den 23 gün sonra Cuma günü bü­tün Müslümanlar ve Padişah Sul­tanahmet Camilinde namazda iken zelzele-i mezküreden nakıs­ça bir zelzele daha olmuş yani ilk depremin şiddetine yakın bir art­çı deprem daha meydana gelmiş ve yukarıdaki zelzelenin 75. günü yine aynı büyüklükte bir zelzele de Galata,İzmit, Gölcük,Karamür­sel, Yalova civarında vuku bul­muştur. Hatta Karamürsel mah­kemesi ahşap iken o dahi yıkıl­mış ve vazifelü 4 asker helak ol­muştur. Daha sonra 9 ayda 4 şid­detli zelzele meydana gelmiş, ayrica gecede ve gündüzde 2’şer ve 3’er zelzele tekrar edip durmuş­tur. Başta Padişah olmak üzere herkesi korku sarmış, ekser rical ve nisvan bahçelerde çadır ve çerge ile istirahat etmişlerdir.”


Son büyük deprem

İstanbul’un son şiddetli depremi ise 10 Temmuz 1894 tarihinde ortaya çıkmış, güneyden kuzeye 3 şiddetli sarsıntı halinde hissedilmiştir. Be­yoğlu ve Boğaziçine daha az zarar veren depremde merkez Marmara Denizi’nin içinden geçen faydır; do­layısıyla İstanbul’un kıyıları daha çok zarar görmüştür. Bu 10 Tem­muz Depremi’nde Çatalca’dan İz­mit Körfezi boyunca Adapazarı’na kadar 175 km boyunca uzanan ve ana çizgiyi meydana getiren hat, bir kerede kırılmıştır. Daha sonra etra- fındakileri tetikleme durumu ortaya çıkmamıştır.

İstanbul’da meydana gelen bü­tün depremlerden sonra padişahlar duruma el koymuşlar, hemen tami­rata başlamışlar, hatta III.Mustafa Fatih Camii’ni yeni baştan yaptırarak bu konuda ne kadar gayret ve him­met sahibi olduğunu göstermiştir. Sultan ILAbdülhamid de ça­dırların kurulmasında, fınnlarda ekmek dağıtılmasına, Şehremi­ni başkanlığında bir komisyon kurularak para ve yiyecek yar­dımına kadar hadisenin her yönüyle ilgilenmiştir. Ayrıca Sultan ILAbdülhamid, dep­remden sonra bir bilimsel araş­tırma yapılmasını istemiş, Atina ve İstanbul rasathaneleri ortak bir rapor hazırlamışlardır. Ra­porun aşağı yukarı bir ay sonra 15 Ağustos 1894 tarihinde padi­şaha sunulduğunu biliyoruz. Padişah’ın fikr-i takibi bu ko­nuda etkili olmakla beraber ra­porun altındaki üç imzanın da sahibi gayrimüslimlerdir. Yabancı dille Fransızca yazılan bu rapor bir Erme­ni vatandaşı olan Bogos tarafından tercüme edilmişti»*

*Yrd. Doç. Dr. Marmara Ünv.Eğ t. Fak. Öğr. Üyesi




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder