OSMANLI TARİHİ 198 II. BAYEZİD (Naaşımı İslam Yurduna Götürün)
NAAŞIMI İSLAM YURDUNA GÖTÜRÜN!
Bu suretle önce St. Angelo Şatosu'nda Kral Charles ile tanışan Cem Sultan, 26 Ocak'ta ise Vatikan'da papa tarafından krala teslim edildi. 28 Ocak günü Fransız ordusu ile Roma'dan ayrılarak Fransızların Napoli seferine iştirak etti ve birçok kalenin zaptına şahit oldu. Napoli Krallığı'nın mukavemeti kırıldığı ve San Germano Kalesi'nin elde edildiği bir sırada Cem de hastalık belirtileri başladı. Bir müddet sonra hastalık daha da ilerleyerek yüzü, gözü ve boynu şişti. Artık ata binecek halde olmadığından sedye ile naklediliyordu. Sonunun yaklaştığını hissedince yanında bulunan sadık adamlarına: "Naaşımı Darüsselam'a götürmeye gayret sarf ediniz. Sakın ola Frengistan'da bırakmayınız ki düşmanlarımız benim namıma hareket edip İslam memleketlerine saldırmasınlar" der. Gerçekten de Cem Sultan, kendisi vesile edilerek Osmanlı ülkesi üzerine bir Haçlı seferi tertiplerini anlamasından itibaren sık sık Cenab-ı Hakk'a münacaatla: 34 Kayı III: Haremeyn Hizmetinde "Ya İlahi! Eğer din düşmanı olan bu kötü ayinliler, benim yüzümden ehl-i İslam üzerine sefer kasdederlerse beni o günlere eriştirme. Tez saatde ruhumu al. Rahmet yuvasına uçur" şeklinde duada bulunup yalvarıp yakarırdı. Şimdi son demlerinde dahi aynı endişelerle hareket ediyor, vasiyetlerde bulunuyordu. 18 Daha sonra ağabeyi Sultan Bayezid'e verilmek üzere bir mektup kaleme aldırdı. Özellikle validesini ve çocuklarını Mısır'dan getirterek riayet eylemesini ve kendisine hizmeti geçen dostlarına inayet nazarını esirgememesini rica etti. 19 Yıllardır şehzadenin yanından ayrılmamış can dostları ağlıyorlardı. Cem Sultan, Napoli'ye giren Charles'ın bütün gayret ve ihtimamına rağmen 25 Şubat 1495 Çarşamba günü vefat etti. Cesedi kralın emriyle tahnid edildi (ilaçlandı). Nakledildiğine göre Cem'in vefatından henüz kralın haberi olmadan Celal Bey su koyup, Kapucubaşı Sinan Bey de kendi sarığı ve tülbenti ile kefenlemişti. Nihayet orada bulunan adamları ile namazın eda ettikten sonra Fransa kralına haber vermişlerdi.20 Dediler eyleyip duayı uş Cam-ı rahmetten eyledi Cem nuş21 Cem' in hastalık veya zehirlenme neticesinde öldüğüne dair çeşitli rivayetler vardır. Bir kısım Osmanlı müellifleri papa tarafından gönderilen bir berberin zehirli ustura ile Cem'i traş ederek ölümüne sebebiyet verdiğini söylerken, bir kısmı ise berberin Bayezid tarafından gönderilen Kapıcıbaşı Mustafa Bey olduğunu iddia ederler. Çağdaş İtalyan müellifleri Cem'in papa tarafından zehirlendikten sonra Fransa kralına verildiğini belirtirler. Cem'i gören baş teşrifatçı Burchard, şehzadenin mizacına uygun gelmeyen bir gıdadan zehirlenmiş olabileceğini belirtirken, Venedik kaynakları da hastalıktan öldüğünü iddia ederler. Cem'in yanındaki vakıat müellifi de onları destekler tarzda ölümün gıda zehirlenmesi veya hastalık yoluyla olduğunu ifade eder.22 Papanın Cem'i öldürmekle bir şey elde edemeyeceğini düşünen bazı müellifler, onun tabii ölümle öldüğünü kabul ederler. Ancak II. Bayezid Han 35 Cem'in ölümünden sonra papanın, Bayezid'ten vaat edilen parayı istemesi akılları karıştırmaktadır. Dolayısıyla papa, Fransız kralı ile yaptığı antlaşmaya pek itimat etmeyerek, elinden kaçırdığı Cem'i zehirleyip parayı almak istemiş olabilir. Yine papanın, şehzadeyi Fransa kralına teslim etmesi nedeniyle Sultan il. Bayezid'in kendisinden hesap soracağını düşünmesi böyle bir teşebbüse geçmesi için yeter sebeptir. Öte yandan Cem'in Avrupa'da bulunduğu on üç yıl zarfında eli kolu bağlanan Bayezid'in onu ortadan kaldırması da tabiidir. Fakat çok sıkı korunduğu için İstanbul'dan gelen birisinin o kadar yakınına varması ve traş etmesi çok zor görünmektedir. Buna karşılık şehzadenin son anına kadar yanında kalan ve istanbul'a dönüşünden sonra Bayezid'in hizmetine girerek paşalığa kadar yükselen Sinan Bey, bu işi yapmış olabilir miydi? Kudüs'e doğru bir Haçlı seferi tertiplemeyi düşünen Kral Charles'a karşılık Sinan Bey'in de böyle bir yola başvurmuş olması mümkündür. Yanında bulunan baş teşrifatçı ile Venedikli kaynakların ifadelerini de yabana atmak mümkün görünmemektedir. Zira yıllardır ailesinden ve vatanından ayrı yaşayan, çoğu kez mahpus halde sıkıntılı bir hayat geçiren, vesile edileceği bir Haçlı seferine sebep olabileceği endişesiyle bunalan, dolayısıyla sinirleri ve vücudu yıpranan şehzadenin alışık olmadığı memleketlerde yediklerinden dolayı bir gıda zehirlenmesine uğraması da uzak ihtimal değildir. Neticede Cem Sultanın vefatı konusunda ifade edilen hemen her iddianın doğruluk ihtimali yüksektir. Bu itibarla sır perdesini aralamak pek kolay olmayacaktır. Gerçek şu ki, Cem Sultan artık ebediyete göçmüştür
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder