Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

10 Nisan 2021 Cumartesi

OSMANLI TARİHİ 167 FATİH SULTAN MEHMED ( Mahmud Paşa)

 


MAHMUD PAŞA 

Şehzade Mustafanın vefatından birkaç gün sonra sabık Veziriazam Mahmud Paşa önce Yedikule'de hapsedildi ardından ı 7 Ağustos 1474 tarihinde de idam olundu. Genellikle babasının Rum, annesinin ise Sırplı olduğu kabul edilmektedir.237 Serha gazileri tarafından Novoberdo-Yenidağ'dan Semendire'ye giderken esir edilip Edirne'ye getirilmişti. Ümeradan Mehmed Ağa isminde biri tarafından satın alınarak yetiştirilmişti. Anlayış ve kavrayışının üstünlüğü sebebiyle il. Murad Han'a takdim edildiğinden sarayda eğitimine devam etmişti. Sonra da il. Mehmed'in hizmetine verildi.238 İstanbul'un fethinde Anadolu beylerbeyi olarak bulunmuştu. Karaca Paşanın Belgrad muhasarasında şehit olması üzerine Rumeli beylerbeyi olan Mahmud Paşa 1455'te İshak Paşanın yerine sadrazamlığa getirildi. Bundan sonra Fatih'in Rumeli ve Anadolu'daki seferlerine katılan Mahmud Paşa başarılarda büyük pay sahibi oldu. On beş yıl sadrazamlık görevinde bulunan Mahmud Paşa zaman zaman donanmaya da komutanlık yapmıştır. Mahmud Paşa fazilet sahibi, tedbirli, adil ve iyi bir devlet adamı ve muvaffakiyetli bir vezir idi. Tefsir ve fıkıh alanında alimdi. Halka karşı müşfikti. İlim, fazilet ve sanat sahiplerini himaye etmiş ve adına Fatih Sul tan Mehmed Han 257 bir hayli eser yazılmıştır. Haftada bir kere alimleri toplar ve sohbet ederdi. Yemekte daima birçoğu altından olan nohut taneleriyle karışık pilav bulunurdu. Adni mahlasıyla şiirler yazardı. Divan haline getirilmiş Farsça, Türkçe beyitleri ve şairane sözleri vardır. Gözüm yaşına rahmet sürme derden Ki merdüm-zadedir düşmüş nazardan "Gözümdeki yaşlara merhamet et de beni kapından sürme; zira o değerini yitirmiş bir insan evladıdır" beyti güzel bir gazelinin matlaı dır. Mahmud Paşa uzun yıllar Fatih'e yakın olmuş hemen her seferde kah beraber kah ayrı ayrı cephelerde devlete hizmet vermişlerdi. Bu zaman zarfında Mahmud Paşanın padişahın gazabını celbedecek hadiseler elbette ki ortaya çıkmıştı. Nitekim paşanın Bosna seferinde kralı öldürmeyerek anlaşmayla teslim alması Fatih'i çok kızdırmıştı. Kendisine ağır sözler söylemiş fakat görevinden almamıştı. Öte yandan Mahmud Paşanın başarıları ve uzun süren sadaret görevi bu mevkide gözü olanların hasedini de çekmekteydi. Bunun neticesi olarak bazı devlet adamları onun aleyhine olacak her fırsatı değerlendirmekte ve padişahın gözünden düşürmeye çalışmaktaydılar. Bu grubun faaliyeti ilk kez Karaman seferinde açık bir biçimde ortaya çıkmıştı. Mahmud Paşanın Pir Ahmed'i elinden kaçırması ve Karaman ülkesinden bazı haneleri sürgün yaparken gösterdiği hassasiyeti padişaha farklı biçimlerde yansıttılar. Onun rüşvet alarak zengini fakirden ayırdığına ve Pir Ahmed'i isteyerek kaçırdığına padişahı inandırdılar. Neticede Mahmud Paşa görevden alınmış ise de yerine geçen Rum Mehmed Paşanın uygulamaları ve Karaman ülkesinde sebep olduğu hadiseler paşanın değerini bir kez daha göstermişti. Nitekim Uzun Hasan seferinde daha kudretli iş bilir bir vezirin bulunmasını isteyen Fatih, tekrar Mahmud Paşayı görevine iade etmiştir. 258 K ayı II: Cihan Devleti Bu seferde Has Murad Paşanın Mahmud Paşanın ikazlarına aldırmayarak Uzun Hasan'ın tuzağına düşmesi ve seçme Rumeli birliklerinin mahvolması Mahmud Paşayı tekrar tartışmaların odağına taşımıştı. Paşanın muarızları bu kez kendisini Has Murad Paşaya yardım etmemekle ve gevşeklik göstermekle suçladılar. Yine sefer sırasında Mahmud Paşanın öncelikle Şebinkarahisar'ın fethedilmesini istemesi Fatih'le ters düşmesine yol açtı. Padişah düşman ezilmeden hiçbir şeyle meşgul olmak istemiyordu. Otlukbeli zaferinden sonra diğer devlet adamlarının ısrarla Akkoyunlu ülkesine girilmesini savundukları halde Mahmud Paşanın aykırı beyanda bulunması ve tezini kabul ettirmesi bir tartışmayı daha beraberinde getirmişti. Artık Uzun Hasan'ın aleyhteki her faaliyeti Mahmud Paşa'nın gözden düşmesine sebep oluyordu. Bütün bu olumsuz gelişmeler sefer dönüşü Mahmud Paşanın bir kez daha görevden alınmasına yol açtı. Mahmud Paşa bu defa pek çok vakıflarının bulunduğu Hasköy'e yerleşmişti. İşte tam bu sıralarda Şehzade Mustafanın ölümü meydana geldi. Mahmud Paşa derhal İstanbul'a gelerek padişahla görüştü, taziyelerini sundu. Aralarındaki kırgınlıklar gitti. Bundan sonrasını Hoca Sadeddin Efendi tarihinden takip edelim ki hemen hemen bütün kaynaklarda aynı mütalaalar yer almaktadır. "Haset sahibi kişiler aydın gönüllü vezirin veziri azamlık görevindeki yeteneğinden her zaman için ürkerlerdi. Şimdi bu görüşme sırasında paşanın geçmiş hizmetleri padişahın ince duygu düzeyinde tekrar canlanır, iltifatlarına nail olur ve yeniden vezirlik görevi ona verilir diye kuşkuya düşmüşlerdi. Padişahın acılı günlerini fırsat bilerek Şehzade Mustafa ile Mahmud Paşanın aralarının açıklığından kırgınlıklarından uzun uzun bahsettiler (muhtemelen Karaman seferi sırasında şehzade ile paşanın araları açılmıştı). Birkaç gün sonra da paşanın şehzadenin ölümüne çok sevindiğini ve neşelendiğini eğlence ile gününü geçirdiğini gammazladılar. Nem almış gül için su gerekmez, demişler. Zaten padişahı yeterince doldurmuş bulunuyorlardı. Fatih bu defa bir adamını ani Fatih Sultan Mehmed Han 259 olarak paşanın konağına göndermişti. Meğer zavallı paşa padişaha yakın olmak, halkın hizmetinden uzak bulunmak gibi imkanlardan mahrum kalınca avare olmağla kalb ayinesine konan kederleri gidermek için çok yakın dostları ile bazen satranç oynar, bir parça gönül eylemekle içindeki sıkıntıyı atmaya çalışırmış. Padişahın gönderdiği adam, paşanın meclisine ansızın girip, paşayı ak giysiler içinde ferahça oturmuş satranç oynarken gördü. Yas giysilerini hünkar ve askerden önce çıkarıp beyazlar giymiş bulunduğunu ve ferahlık içinde oturarak satranç oynayıp safa sürmekte olduğunu padişaha bir bir arz etti. Böylece dertli paşanın emel bağlarına üzüntü çalıları ekti. Bu gelişme üzerine paşanın hapsine ferman oldu. On sekiz gün Yedikule'de yattı. Bu arada fesatçılar meydan bulup padişahı daha da kızdırmak ve soğutmak konusunda kusur etmediler. En sonunda paşanın ömür tomarını dürüverdiler (18 Temmuz 1474):' Mahmud Paşa öldürülmeden önce vasiyetnamesini tertip etti. Şöyle ki: "Ben padişahın kapısına bir at, bir kılıç, beş yüz akçe ile geldim. O vakitten beri kazanmış olduğum her ne malım var ise sayesinde olmuştur. Dolayısıyla padişahındır. Ondan sadece oğlum Mehmed'in hayatını muhafaza eylemesini kendisinden niyaz ederim. Vakıflarımı dahi muhafaza eyleyeceğini ümit ederim:' Mahmud Paşa pek çok hayır ve hasenat müesseseleri yaptırmıştı. İstanbul'da namına mensup mahalle ve çarşı ile cami, imaret, mektep, medrese ve hamamı bulunmaktadır. Kendisi camiin mihrabı önündeki türbesinde medfundur. Ayrıca Ankara'da bir bedesten ve han, Sofya'da büyük bir cami ve hamam, Bursa'da han, İstanbul'da kervansaray yaptırmıştı.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder