1360 yılında Bursa'da dünyaya geldi. Babası Murad-ı Hüdavendigar, annesi Gülçiçek Hatundur.
Küçük yaştan itibaren zamanın en mümtaz alimlerinden olan Bursa Kadısı Koca Mahmud, Kazasker Çandarlı Halil ve Karamanlı Molla Rüstem.'den ilim öğrendi. Babasının seçme komutanlarından askerlik eğitimi gördü, orduları sevk ve idare dersleri aldı.
Küçük yaşlardan itibaren savaşlara da katılmaya başladı. Doğuştan kumandan vasıflıydı. Kahramanlığı ve cesareti ile ün yaptı. Çok cesurdu. Fevkalade hızlı hareket ederdi. Ordularını da süratle istediği yere sevk eder, düşmanlarının hiç beklemediği anda karşısına çıkardı. Yıldırım unvanını hakkıyla kullanırdı. Mizaç itibariyle asabi idi.
Ani vakalar karşısında itidalini ve soğukkanlılığını muhafaza eder, kararını verir ve pek süratle uygulardı.
Bir hamlede Anadolu beylerini ortadan kaldırarak Ege sahillerine ve Samsun havalisini zapt ederek Karadeniz sahillerine inmiştir. Anadolu Türk birliği projesini bir ideal edinmiştir.
Niğbolu Muharebesi'nde; askerlerini sevk ve idare, düşmanı imha konusundaki mahareti, kendisinin üstün bir kumandan olduğunu göstermektedir.
Büyük Cihangir Timur Han'ı, hiç tahmin bile etmediği bir esnada Ankara önünde baskın halinde yakalaması askeri kudretinin diğer bir ispatıdır. Ancak bu halden istifade etmeyerek düşmana fırsat vermesi, kendisine ve ordusuna aşırı güveni aleyhine olmuştur. Kara Tatarlarla Anadolu beyleri kuvvetlerinin ihaneti ise bu savaşta Yıldırım'a en büyük darbeyi vurmuştur.
Tarihler, Bayezid'in gerek fetihlerinde gerekse tebaasına karşı fevkalade adil davrandığı hususunda müttefiktir. Konya muhasarasında, Sivas'ın ilhakında, Rumeli fütuhatında ortaya koyduğu adil davranışlar örnek olacak derecede yüksektir.
Her gün belirli bir zamanda herkesin kendisini görebileceği bir yerde durur, dört bir yandan gelen tebaasının şikayet ve arzularını dinler, haksızlığa uğrayanların haklarını derhal iade ederdi. Kadıların hükümlerine kesinlikle karışmaz ve kimseyi karıştırmazdı.
Bir rivayete göre, Rumeli'de kadıların rüşvet aldıkları şayiası ortaya çıkmıştı. Derhal tahkikat açtıran Bayezid, suçu sabit olanları Yenişehir'de bir eve kapattırdıktan sonra yakılmalarını emretmişti.
Kendisini büyük bir hiddetle verdiği bu kararİndan, başta Veziriazam Ali Paşa olmak üzere ulema ve alimler güçlükle vazgeçirdiler.
Ali Paşanın bunların aldıkları ücretin az olduğunu, bu sebeple böyle bir yola tevessül etmiş olabileceklerini belirtmesi üzerine padişah kadılara maaş bağlattı. Bu olaydan sonra devlet işlerinde en küçük bir suistimal dahi görülmedi.
Yıldırım Bayezid Han, alimlerin sohbetlerinde bulunur, devlet meselelerini onlarla istişare ederdi. Allahu Tealanın emir ve yasaklarını bildiren sözleri canla başla kabul ederdi.
Bir gün padişahın mahkemede şahitlik etmesi gerekiyordu. Mahkemede herkes gibi o da ellerini önünde bağlayarak ayakta bekledi. Devrin Bursa kadısı Molla Şemseddin Fenari dik dik padişahı süzdükten sonra şu hükmü verdi:
"Senin şahitliğin geçersizdir. Zira sen namazını cemaatle kılınıyorsun. Elinde imkan olduğu halde namazlarını cemaatle kılmayan biri yalancı şahitlik edebilir demektir."
Bu itham karşısında herkes Yıldırım Bayezid'in hiddetlenmesini bekliyordu. Fakat o boynunu büküp mahkemeyi terk etti. Bu hadiseden sonra sarayının yanı başına bir cami yaptırdı ve namazlarını cemaatle kılmaya başladı.
Yıldırım Bayezid, Haçlılarla yaptığı muharebeler neticesinde elde ettiği ganimetleri halkın refahı için harcardı. Birçok cami ve imaret yaptırdı. Bunlardan en mühimi Bursa'da yaptırdığı Ulu Camföir. Uludağ'ın eteklerinde nefis bir manzara içerisinde ise Yıldırım Camii'ni yaptırdı. Bunun karşısına da medrese, imaret, misafirhane ve hamam ile hastaların tedavisi için bir darüşşifa inşa ettirmiştir. Mısır<.ian getirttiği Tabip Şemseddin' in idaresine verdiği şifahanede bir baş, üç yardımcı tabip, iki eczacı, iki şerbetçi ile aşçı, ekmekçi, hastabakıcı ve hademeler görev yapıyordu.
Yıldırım Han ayrıca Amasya, Sivas, Kastamonu, Tokat ve Konya darüşşifalarını da geliştirdi.
Üç değirmen çevirecek kadar kuvvetli olup lezzeti ve içimi ile tanınan Akçaoğlan adındaki suyu Uludağ'dan kapalı künklerle şehre indirtti. Yaptırdığı imaret yanında kemer ve taklar üzerinden geçirtip cami, medrese ve hamama dağıtmış, kalanını mahalleler için ayırmıştı. Her mahallede yaptırdığı nice güzel görünüşlü çeşmelerden bu suyu akıttırdı. Yıldırım Bayezid'in bunlardan başka Ebu İshak Kazeruni dervişleri için yaptırdığı Bursa'da bir zaviyesi, Edirne'de cami ve imareti, Karaferye, Kütahya, ve Balıkesir<.ie camileri vardır. Bütün bu tesisleri için çok geniş vakıflar tayin etmiştir.
Yıldırım Bayezid Han hakkında ilk Osmanlı tarihçilerinden Ahmed!:
"Ata ve dedeleri gibi adil ve kamil idi. İlim ehlini çok sever, onlara hürmet gösterir, ihsanlarda bulunurdu. Allah adamlarını (abid ve zahidler) hoş tutardı. Adaletiyle, Osmanlı diyarında mamur olmadık yer bırakmadı:'
Şükrullah:
"Bayezid Hünkar, beylik tahtına oturunca atalarından ve dedelerinden daha iyi olarak adaleti ileri götürdü.Yoksullara acıdı, bayları yüce tuttu. Kötü ve şüpheli işlerden kaçınmayı ve Allah'tan korkınağı birinci iş bildi.
" Nişancı Mehmed Paşa:
"Sultan Bayezid adil, bahadır, filimleri ve fakirleri seven, zenginlere şefkat gösteren bir hükümdardı:'
Aşıkpaşazade:
"Yıldirım her cuma günü bulunduğu şehirde fukaraya sadakalar dağıtırdı" demektedirler. Hoca
Sadeddin Efendi ise eserinde, Yıldırım Bayezid Han bahsini şu mısraları ile tamamlamaktadır:
Gerçi o sultana zarar değdi
Ama, bunu soyu için denedi
Geriye kaldı asil çocukları
Anılmaktadır hep hayırla adı iyi bir ad bırakmak ona yeter
Unutulmamak her kederi örter
Düşmanına başını hiç eğmedi
Yüz yüze savaşmaktan çekinmedi
Yele verip devleti çerağını
Kınında gizlemedi kılıcını
Gayret ile korudu namusunu
Şerefiyle vermedi konuğunu
Timur'a zaferi verdiyse de Hak
Tahtına soyunu etti müstehak
Gözetmeseydi Osman soyunu
Ta o zaman yıkardı boyunu
Peygamber uğruna baş koyunca
Bunlara devleti verdi soyca
Olunca dilekleri hep iyilik
Sürüp gitmedi bu kargaşalık
Allah sevgisiyle Osmanlılar
Hanlığı Hak'tan böyle aldılar
Aşık Paşazade ise; "Timur Han Bayezid'i tahtırevan gibi bir kafese yerleştirdi. Yolculukta kendi önünce yürütür, konaklarda yanında bulundururdu" demektedir (s. 78). Fuat Köprülü, Aşık Paşazade'nin ifadesinde hiç geçmediği halde kafesi demir kafes şeklinde alarak konu edinmiştir (Bk. "Yıldırım 210 Kayı I: Ertuğrul 'un Ocağı Bayezid'in esareti ve intihan': Belleten 2, 1937, s. 591-595). Neticede demir kafes hikayesi öyle senaryolara vardınlmıştır ki Bayezid'in kafasını demir çubuklara vura vura parçaladığı dahi yazılmıştır (Bk. J. Goodwin, Ufuklann Efendisi Osmanlılar, çev. A. Anar, İstanbul 1999, s. 34). Gerçekte dikkatle değerlendirmek gerekirse Yıldırım'ın Tatar askerlerinin bakışlarından rahatsızlık duyması kadar tabii bir şey olamaz. Bunun için o tahtırevaııla seyahati seçmiş olmalıdır. Ayrıca kaynaklar iki hakanın seviyeli sohbetlerinden öte bir şey yazmazlar. Yıldırım'ın halka teşhiri gibi bir ifade ise hiçbir kaynakta geçmediği gibi sadece Batılı bazı yazarlar ve romancıların konusu olarak kalmıştır. 141 Bayezid'in ölümü ile ilgili rivayetler için bk. Neşri Tarihi, I, s. 359-363; Aşık'Paşaziide Tarihi, s. 80; Tılcü't-Tevarih, ı, s. 324-326; N. Şami, Zafername, s. 322-323; Müneccimbaşı, Tarih, III, s. 313; Ham.mer, II, s. 85; Uzunçarşılı, Osmanh Tarihi, I, s. 320-321. Bayezid'in ölümü ile ilgili olarak kaynaklan karşılaştıran Fuat Köprülü daha çok psikolojik nedenlere dayanarak hükiirndarın intihar ettiğini iddia eder (Bk. "Yıldırım Bayezid'in esareti ve intiharı': s. 596-603). Buna karşılık M. Halil Yınanç kaynaklan tahlil suretiyle Bayezid Han'ın hastalanarak vefat ettiğini belirtirken kendisini zehirlemesi veya başını demir kafese çarpa çarpa hayatına son vermesi hakkında daha çok yabancı kaynaklarda aıılatılan hikayeleri hiçbir şekilde kaale değmediğini söylemektedir (Bk. "Bayezid r: İA, c. 2, s. 389). Bu ifadeler aynı zamanda Köprülü'ye cevap mahiyetindedir. Nitekim Fuad Köprülü, Mükremin Halil Bey'in bu ifadeleri üzerine aynı konuda yeni bir makale kaleme almış (Bk. "Yıldırım Bayezid'in intiharı meselesi': Belleten VII/27, 1943, s. 591-599) ise de bir evvelki iddialarını tekrardan öteye gidememiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder