Sultan Murad-ı Hüdavendigar zafer sevinci dolayısıyla şükrane
olarak harp sahasını gezerken Müslüman olduğunu söyleyen ve
"Gizli sözüm vardır" diyerek yanına yaklaşan Miloş Obiliç adındaki
yaralı bir Sırp asilzadesi tarafından zehirli hançer ile yaralandı.
Şaha yandan vurup açtı bir yara
Kanıyla döndü her yer lalezara
Osmanlı askerleri hünkarı yaralayan bu Sırp asilzadesini yakalayarak parça parça ettiler. Ağır yaralanan Sultan Murad, öleceğini
anlayınca kaçan askerleri takip etmekte olan Bayezid'i geri çağırttı.
Şehzade Bayezid, yanında şanlı beyleri olduğu halde düşmanın ardından tez uçan ecel oku gibi süratle at koparmıştı. Acı haberi alır
almaz gözlerinden kanlı yaşlar dökerek babasının otağına koştu.
Keremi bol padişahın ölüm yatağında al kanlar içinde baygın yatmakta olduğunu görünce, sevgiden titreyen yüreği kanla boğulup
gönülden yanarak ağlamaya başladı.
Sultan Murad ise:
Açtı gözünü.gördü şehzadesini
Serviye benzer ol beyzadesini
Üzüntüyle bükülmüştü boynu onun
Ağlamaktan kalmamıştı sabrı onun
Dedi benimçün neden eylersin firak
Kimseye kalmaz burası yakın ırak
Dünya saltanatına umut bağlayan
Sonunda hüsrana uğrar inan
Çünkü fena buldu cihanın her işi
Gel üzül, mağrur olursa buna kişi
Ağlar isen ağla sen Müslümanlara
Zulm ile berbat olan perişanlara
Ey kederli gönlümün neşe kaynağı
Sensin Cenab-ı Hakk'ın yerime atadığı
Bana hayır dualar dermeye çalış
Cömertlik, adalet töresine alış
Adalet temelidir padişahlığın
Sunduğu güzel armağanıdır Hüda'nın
Çok çalış ki bu armağana eresin
Saltanatın hakkını tamam veresin
Sanma saltanatı sen ki rahattır
Gerçekte bil ki hep sıkıntıdır
Ey umut bağının meyvesi gayret et
Alemde bulursun böylece şöhret
Çünkü cihan kimseye baki değil
İyi ad bırakmak gerekir bunu bil. 96
Murad Han, bu şekilde oğluna nasihatler edip saltanatı kendisine
bıraktıktan az sonra vefat etti. Böylece çok arzuladığı ve kavuşmak
için dualar ettiği şehadet rütbesine nail oldu.
Onun şehadetinden sonra düşmanın peşini bırakmayan Osmanlı kuvvetleri, Sırp despotu Lazar ile oğlunu yakalayarak derhal
öldürdüler.97
Sultan Murad'ın cesedi, Türk usulünce tahnit edilerek Bursa'da
Çekirge'de yaptırmış olduğu türbesine gönderilip defnedildi. İç
organları ise vefat ettiği yere gömüldü ve sonra üzerine bir türbe
yapılarak Meşhed-i Hüdavendigar adıyla Balkan Müslümanlarının
ziyaretgahı oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder