İman; Allah'ın varlığını, birliğini, O’nun ortağı ve benzeri olmadığını, bütün varlıkları yaratan ve yaşatan, öldüren ve dirilten, kemal sıfatların sahibi, noksan sıfatlardan uzak, ibadete layık tek ilâh olduğunu kabul ve şahitlik etmektir. Bununla birlikte yüce Allah’ın meleklerine, peygamberlerine, peygamberlerine indirdiği kitaplara, hayrın ve şenin Allah’tan olduğuna, kıyamet gününe, öldükten sonra dirilmeye, hesaba, cennetin ve cehennemin mevcut olduğuna, her ikisine de girecek insanların ve cinlerin bulunduğuna inanmaktır.
Ehl-i sünnet âlimlerimiz iman için, “Kalbin tasdiki, onayı ve dilin ikrarıdır” demişlerdir. İmanın dil ile ifade edilmesi insanın mümin olarak kabul edilebilmesi için bir şart olarak kabul edilmiştir. Fakat imanda asıl olan kalbin kabulüdür. Her mümin müslümandır. Zira iman esaslarını tasdik eden ve onu kalbinin derinliklerine yerleştiren kişi, İslâm’ın emrettiği amelleri de yerine getirir. Eğer kişinin imanı onu İslâm’ın emrettiği amelleri yapmaya sevketmiyorsa, gerçek manada kalbe yerleşmiş ve kemale ermiş sayılmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder