Ğururu’l-Müteşeyyihin’de şöyle bir hadise anlatılmaktadır. Bir gün Siyalkûti’nin meclisinde, İmam Rabbani’ye intisap eden müritlerin, kalplerini “Allah Allah ya da Lailahe illellah” diye zikrettiklerini işittikleri anlatılır. Bu durumu inkâr eden Siyalkûti, kalbin bir et parçası olduğunu dolayısıyla dervişin onun zikrini işitmenin imkânsız olduğunu söyler. İmam Rabbani’ye isnat edilen bu işkalin halledilmesi için O’na bir mektup yazar, mühürler ve bir talebesi ile gönderir. İmam Rabbani uzaktan postacı öğrencinin geldiğini görünce oğlu İmam Masum’u yanına çağırtıp, şöyle der: “Kapıya in, gönderilen mektubun cevabını yaz ve Siyalkûti’ye geri gönder.” İmam Masum babasının emrettiği gibi kapıya iner, postacıyı karşılar, selamlaştıktan sonra nereden geldiğini sorar. Öğrenci, Siyalkuti’den İmam Rabbani’ye bir mektup getirdiğini söyler. Bunun üzerine İmam Masum mektubu alır, hiç açmadan arkasına şunları yazar: “Ey Siyalkûti! Bir et parçası olan dile çeşitli şekilde konuşma ve el-Meliku’l-Allam’ı zikretme kudreti veren, bu kudreti yine bir et parçası olan kalbe de vermeye kadirdir.” Mektubun açılmamasına rağmen arkasına içeriği ile alakalı cevabın yazılması Siyalkûti’yi derinden etkiler, mektup kendisine ulaşır ulaşmaz yola koyulup, İmam Rabbani’nin huzuruna varır ve ona intisap eder.
KAYNAK : https://ihsansenocak.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder