Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
•(Kâmil) Âlimler, peygamberlerin vârisleridirler.
•İnsanların en üstünü mü’min âlimlerdir ki kendisine ihtiyaç duyulsa fayda verir, kimse muhtaç olmasa bile ilmi kendisine faydalı olur.
•îmân üryan (çıplak)dır. Elbisesi takvâ, ziyneti ve süsü hayâ, meyvesi ise ilimdir.
•İnsafların peygamberlik derecesine en yakın olanı ilim ehli ve cihâd ehli olan kimseler (İslam dininin yayılmasına hizmet edenlerdir.
•Kıyâmet gününde üç zümre şefâat eder: Önce peygamberler, sonra âlimler, sonra şehitler.
•Muhakkak melekler -yaptıklarından hoşlandıkları için- kanatlarını ilim talebesinin ayakları altına sererler.
•İlimden bir bâb (bir mesele) öğrenerek sabahlaman yüz rek’at namaz kılmandan hayırlıdır.
•İlim talebesi olarak vefât eden kişi, Kurân-ı Kerîm’i ezberlememişse hafaza meleklerine kabrinde ona Kurân öğretip ezberletmeleri emredilir. Kıyâmet gününde de Cenâb-ı Hak onu Kurân ehliyle beraber diriltir.
•Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz Hazret-i Muâz’ı Yemen'e gönderirken şöyle buyurdular:
“Allâhü Teâlâ’nın senin (vesilen)le bir adamı hidâyete erdirmesi senin için dünya ve içindeki her şeyden hayırlıdır.”
• İbn-i Abbâs hazretleri buyurdu: Âlimlerin diğer mü’minler üzerine altı yüz kat derecesi vardır. İki derece arası beş yüz senelik mesâfedir.
İmâm-ı Gazâlî rahimehullâh buyurdu:
Yiyecek, su ve ilaç verilmediği zaman hasta öldüğü gibi üç gün ilim ve hikmet verilmediği zaman da kalpler ölür. Çünkü cesedin gıdası yemek içmek olduğu gibi kalbin gıdası da ilim ve hikmettir, kalbin hayatı bunlar ile devam eder. Kim ilmi kaybederse kalbi hastadır, ölümü muhakkaktır. Bunun farkında da olmaz. Zira dünya meşguliyetleri hislerini kapatır. Ölüm, meşgûliyetleri ve perdeyi kaldırdığı vakit büyük elem duyar, nihâyetsiz pişmanlıklara düşer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder