Şâir Nâbî merhûm, Şehit Ali Paşa diye bilinen ve sadrazamlık makamına kadar yükselmiş olan Silahtar Ali Ağa'ya padişahın nasıl bilinmesi ve hürmet edilmesi gerektiğini tavsiye ettiği mektûbunda diyor ki:
Baba şefkatinin gerektirdiği tavsiye budur ki; Allâh’ın yeryüzünde gölgesi, yeryüzünün halifesi Efendimizi (Sultan Üçüncü Ahmed Han), aslâ ve aslâ diğer insanlarla kıyas etmeyip, mutlak velî bilip, şerefli hizmetlerinde evliyaya gösterilen edeplere uyasınız.
Şeyh Muhyiddin-i Arabî (k.s.) Bulğatü’l-Gavvâs isimli eserinde şöyle der:
“Sultan salih olduğu zaman kutup derecesindedir. Salih değilse ebdâldendir”
Ebdâl, kutubdan bir derece aşağı olan evliyâ olUp kırk kişi olurlar.
Allâhü Teâlâ’ya hamd olsun, şevketli Efendimizin ku- tub derecesinde mutlak velî olduğunda asla şüphe etmeyiniz. Bu gözle, .nurlarla dolu yüzlerinden ve bereketlendiren nefeslerinden feyz almaya çalışınız. Halîfelere “zıllul- lâh: Allâh’ın gölgesi” denmesi bu sebepledir. Gaflet etmeyiniz!
Allah bilir ve Allah şâhittir, bir eski papuçları elime geçse, gece ve gündüz yüzüme ve gözüme sürüp, ruha- niyetlerinden feyz almaya vesile ederdim.
Benim saadetli oğlum!
Bu yazılanlar hakikattir, yalan ve açgözlülükten uzaktır. Allah bilir ve şahit olarak Allah yeter. Sultanlardan ihsan beklemek de ayıp değildir. Ama hâşâ ki yetmiş yaşından sonra dünyâya ait yalancı süsler için yalanın yüz karalığı işlenir mi? Ancak kasdolunan, şevketli Efendimizin kerametlerini anlatmakla, zatınızı ihlaslı davranmaya teşviktir. En doğrusunu Allah bilir.
BEYİT:
İlim ki bir lücce-i bîsâhildür.
Anda âlim geçinen cahildür. (Nâbî)
(İlim sahili olmayan bir deryadır. Kendini âlim sanan cahildir.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder