Osmanlı İmparatorluğu 1913’te İngiltere’ye iki savaş gemisi siparişi verir. Gemiler dönemin en modem teknolojisi ile donatılacaktır.
Sadece Sultan Osman zırhlısı için 3 milyon 387 bin 475 altın lira peşin olarak tıkır tıkır ödenir. Bir o kadar da Reşadiye için... Bu para İngiliz gemi yapım şirketi Vikers-Armstrong'a ödenmiştir. Bir sözleşme imzalanır ve gecikme tazminatı olarak gün başına 100 altın lira ceza şartı konulur.
Hesap Ortada
Fakat ne Osmanlı, ne de Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri bu gemileri teslim alamaz. Üstelik ödenilen anapara da alınamaz, dahası gecikme tazminatları da... Bu sözleşme hükümlerine göre savaş gemileri için ödediğimiz para bugünkü para ile 74.524.450 USD. Bugüne kadar olan gecikme tazminatı ki faizi hariç 37.262.000 USD tutuyor.
Bir altın lirayı 10 gram altın, bir altım da 11 dolar üzerinden hesaplayıp liraya çevirdiğimizde karşımıza bu rakam çıkıyor. Üstelik bu para 90 yıldır ödenmemiş, kendileri çalıştırmışlar.
II. Abdüllıamid Han indirildikten kısa bir süre sonra ortalık toz duman olur. Sultan Reşad padişahtır ama ipler İttihatçıların elindedir. Akdeniz küffar gölü olmuştur. Balkanlarda perişan olmuşuz. İttihatçılar neye uğradıklarını şaşırırlar. Sık sık Abdülhamid Han’ı ziyaret ederek akıl fikir danışırlar. Ancak ok yaydan çıkmış, Abdülhamid Han da vefat etmiştir.
Mahmut Şevket Paşa, paçayı kurtarmanın yolu iyi bir ordudan geçer diye düşünür. Ancak sağlam bir kafadan geçer diye düşünen yoktur. Olsa bile kendi kafalarını sağlam gördüklerinden işe orduyla başlarlar. En zayıf gördükleri deniz kuvvetlerine el atarlar. Ancak işin bir de mali yönü vardır. Donanma ve donanmama gibi bir mesele vardır ortada. Hazine desen yayla... İçine fare düşse açlıktan gidecek. Ama olsun, milletin fedakarlığı ne güne duruyor?.. Hem onların adına darbe yapıp padişahı tahttan indirmemişler miydi?..
Milletin Fedakârlığı
Hemen bir ilanla halkı göreve çağırırlar. Aziz millet bir çırpıda toplayıverir parayı. Sonra doğruca İngiltere'ye gönderilir. Mahmut Şevket Paşa hatıralarında şöyle der; “İngilizler bu iki gemi için 12 ay mühlet istiyorlar. Bu çok fazla. Tersane işçilerinin grev yaptığını ileri sürüyorlar. Bir grev için bu kadar mühlet çok fazla. Gemilerin inşasına nezaret eden Bahriye Binbaşısı mühendis Vasıf Bey’e, firmayı sıkıştırması için emir verdim. Anlaşmaya göre firma her gecikme günü için 100 altın tazminat ödeyecekti. Fakat bu meblağın hiçbir önemi yoktu...” Paşa önemi yok diyordu. Ama gemilerin parası milletin cebinden çıkmıştı ve ingilizler çatır çatır bu parayı kullanıyorlardı. Şöyle devam ediyor Mahmut Şevket Paşa; “Bu Reşadiye zırhlısı ki; dünyanın en büyük savaş gemilerinden biri olacaktı, hiçbir zaman Türkiye’ye teslim edilmedi. İngiliz hükümeti, geminin teslim edilmemesi için firmaya baskı yapıyor. Gemileri alıp önce Yunanistan ’ı Ege ’den sürecek sonra Almanya ile birleşeceğimizden korkuyor. "
Aynı durum Sultan Osman zırhlısı için de geçerlidir. Paşa bununla ilgili olarak da şöyle diyor; “Sultan Osman zırhlısı da Reşadiye’nin akibetine uğradı. Her ikisi de inşa edildiği halde İngiliz donanmasına katıldı. ”
Mahmut Şevket Paşa bu trafik sırasında 11 Haziran 1913’te su- ikastle öldürülür. Bu suikastin gemilerin teslim edilmemiş olmasıyla ilgisi var mı bilinmez
Yerine ünlü Cemal Paşa geçer. Bu da hatıralarında yazdığı şekliyle o sırada Denizcilik Bakanlığı adına Londra'da bulunan Vasıf ve Rauf (Orbay) beylere talimat verir. Veriş o veriş, arkası kiraz bahçesi çıkar. Zırhlılar, Yahya Kemal’in Sessiz Gemi şiirinde olduğu gibi karanlıklara karışır.
Şimdi ne Mahmut Şevket Paşa, ne Osmanlı yaşıyor Ama İngiltere krallığı ile sözleşmelere imza koyan Vikers-Armstrong şirketi dimdik ayakta. İsmini 1987'de “Vikers-Armstrong Defence Systems Limited” olarak değiştirdi. Şirket statüsünün faaliyet alanı maddesinde “savaş araçlan" yazıyor. Uluslar arası ilişkilerde doğabilecek çelişkilerin çözümlenmesinde bir yasal mekanizma var ki adına “Devletler Hukuku” deniyor.
Tazminat Hakkı
Lozan anlaşmasına göre böyle bir talebimiz imkansızmış. Ancak ilgili maddenin ne olduğuna kimse bir cevap vermiyor. Amma velakin bakanlığın 1984’te yayınladığı kitapta sözü edilen 140. madde, resmen İngiltere’den bu tazminatı, ana parayı kuruşuna kadar isteyebileceğimizi gösteriyor.
Ayrıca gemileri tersaneden alıp kendi donanmasına katan ve bize karşı kullanan İngiltere'yi, Avrupa mahkemelerine verebiliriz.
Osmanlı Devleti’nin yaptığı anlaşmalardan doğan hak ve mükellefiyetlerimizin intikalini kabul ettik O halde bu parayı talep edip hakkımız olanı alabilliriz .
KAYNAK : Tarih ve Düşünce 2003 Sayı/4
FACE : https://www.facebook.com/SESL%C4%B0-TAR%C4%B0H-104683004490362/?modal=admin_todo_tour
TWİTTER : https://twitter.com/bilge_yolu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder