Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

8 Nisan 2019 Pazartesi

ALİMLERİN ZAAFLARI


ALİMLERİN ZAAFLARI 

Mâlumdur ki nefs-T emmâre Allah’a kulluk yolunda çok sinsî ve âdî bir düşmandır. Allah'ın merhamet ve muhâfaza ettiği has kulları müstesnâ, herkesi kandırabilecek yaratılıştadır. Onun her yasta ve vasıfta olan insanlara göre çeşit çeşit hile ve desiseleri vardır. Alimler de nefsin tuzaklarına düşmekten emin değildir.


Huccetü’l-İslâm İmâm Gazali hazretleri “El-Keşfü ve’t-Tebyîn fi Gururi’l-Halkı Ecmaîn” isimli risalesinde, insanların nefislerine nasıl aldandıklarını anlatırken ilim ehline de bir bölüm ayırmış ve âlimlerin aldanışlarından misaller vermiştir. Hulâsa ederek arzedelim. Âlimlerin Aldanışlarından misaller vermiştir : Hulasa ederek arz edelim


a) Bazı âlimler şer! (dîni) ve aklî ilimleri güzelce öğrenip inceler ve hayatlarını o ilimlerle geçirirler. Ancak âzâlarını günahlardan muhâfaza edip, ibâdet ve tâata yönelmeyi ihmal ederler, ilimleri ile mağrur olup, bu ilimleri sebebiyle Allah katında çok yüce makamlara sahip olduklarını, kendilerini kurtardıkları gibi başkalarına da şefâatçi olacaklarını düşünürler.


halbuki Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’inde meâlen: éNefsini tezkiye eden kurtuldu  (Sûre-i Şems 9-10), buyurmuştur. Yoksa "tezkiye etmeyi bilen ve bunu İnsanlara öğreten” buyurmamıştır.


b) Bazı âlimler, zâhirî ilim ve ameli güzelce tahsil ve ifâ ederler. Zâhi-î masiyetleri de terk ederler. Ancak kalplerinden gâfil olurlar. Kibir, riyâ, lased, makam ve yücelik sevgisi, ortaklarına ve arkadaşlarına kötülük tapma ve meşhur olma arzusu gibi sıfatları kalbierinden söküp atmazlar. Mevlâmız Kur’ân-ı Kerîminde mfiâlenJ'O gün ki, ne mal fayda verir, ne oğullar! Ancak Allah’a selim bir kalp ile varan başka"

(Sûre-i Şuarâ, 89)


Peygamberimiz (s.a.v.)’de hadîs-i serîflerinde: 


" Hased ateşin  odunu yaktığı gibi İyilikleri yakıp yok eder"

, " Mal ve şeref sevgisi suyun bitkileri yeşerttiği gibi kalple nifak vesertir " 

"Sizin üzerinize gelmesinden  korktuğum şevlerin en korkunç olanı küçük şirktir."

Ashab: “Ya Rasûlallahl Küçük şirk nedir?", dediler. Rasûlullah (s.a.v.): “Rivâkârlıktır." buyurdu. 


Bu kimseler kalplerine dikkat etmeyip sadece dışlarını düzeltmeye ve bu kötü huyların tezâhürlerini izâle (görünür kısımlarını düzeltmeye) etmeye çalışırlar. Halbuki bu kötülükler kalpten sökülüp atılmadıkça ne kadar gizlense de mutlaka açığa çıkarlar. 


  c) Bazı âlimler ise bu Kötü huyların kötülüğünüve bunlardan temiz-tenmenın lüzumunu kabul eder. Ancak kendisindeki halin bu kötü huyların eseri olduğunu kabul etmez. Kendini o kadar beğenmiştir ki, kendisinde kibir gibi görünen şey aüyâ dînin ve ilmin izzet ve şerefini 


korumak için gösterdiği gayret-ı dınıyyedir. Sözlerini kabul etmeyen veya kendim tenkid eden birini duyduğu zaman ona düşman kesilir de bunu hakkı savunmak ve bâtıla karşı koymak olarak düşünür. Halbuki, akranından başkaları kendi yanında Kötülenince hiç kızmaz, ses çıkarmaz. Dışından kızmış görünse bile için için sevinir. Icâbetmediği halde şöhret için ilmini izhar eder, fakat bunu insanların faydalanması için yaptığını söyler. Halbuki yanında başka bir akranı övulse bundan rahatsız olur. Bu tür âlimler nüfûz sahibi kimselere yağcılık yaparlar da bunu müslümanların faydalanması ve zarar görmemesi için yaptık arını söylerler. Halbuki o kimselerin yanında başka bir âlimi görseler rahatsız olurlar. Makam ve mal sâhibi kimselerin verdiği malları almakta mahzur görmezler. Kendilerinin dinde imam olduklarını, aslında bundan daha fazlasına lâyık olduklarını, çünkü her şeylerinin dinin kıyamı (ayakta durması) için olduğunu düşünürler.


d) Bazı âlimler, ilimlerini güzelce tahsîl ederler, âzâlarını günahlardan temizleyip itaatla süslerler. Görünen günahlardan sakındıkları gra nefsin, rezil sıfatlarından kurtulmak için mücâdele ve mücâhede ederler. Kalplerinden kötü huyları büyük ölçüde söküp atarlar. Ancak kalanlara ehemmiyet vermeyip kendilerinin selâmete ulaştığını düşünürler de nefislerinden emin olarak gaflete düşerler. Bu gafleti fırsat bilen kötü ahlâkın kalan kısmı derinde kalan ayrık kökleri gibi müddet sonra otaya çıkar. Kötü huylar başgösterir. 

Bu..kimseîerin hatâlarını görmeleri ve düzeltilmeleri çok zordur Çunku bunlar kendilerini iyi ve üstün görmeye alışmışlardır İnsanları beğenmezler ve onların arasına karışmazlar . İkaz edilecek olsalar çok zorlarına gider ve kabul etmezler 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder