İSTANBUL’UN FETHİ

Fâtih Sultan Mehmed Han, İstanbul’un muhâsarası İle alâkalı Edirne’de yaptığı konuşmasında:
- Dünyâ devleti ebedî değildir, fâni cihanda hiç kimse de ölümsüz değildir, insanın dünyâda nefesleri sayılıdır ve ölümsüzlük kapışı ka­sandır. Yaratılıştan gâye, kişinin HakkTeâlâ’yı bir bilip imkân bulduğu lispette, ecelden mühlet buldukça onun dergâhına yaklaşmaya çalış- maktır. İnsanı Cenâb-ı Allâh’a yaklaştıran amellerin en faziletlisini bize ashâb-ı güzînden Ebu Saîd el-Hudrî (r.a.) Hazretlerı’nın nvâyet ettiği şu hadîs-i şerîf bildiriyor:
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e bir kişi gelip; “İnsanların pn faziletlisi kimdir?” deyince, Peygamber trendmız (s.a.vü; in­sanların en faziletlisi, canı ve malı ile Allâh yolunda gazfi eden mü’mlndlr.” buyurdular.
Şu fâni âlemde Ashâb-ı Kirâm, ömürlerinin sonuna kadar küfr ve dalalete sapıklığa) karşı cihad ve gazâyı fırsat bildiler ve bir dakika boşa geçirmediler. Ömürlerinde gazâsız geçen bir sene yoktu. Ak­sine küffâr ile aralarında gâzasız bir ay geçirmediler. Ben de dılenm ki, “Onlar, Allâh’ın hidâyetine eriştirdiği kimselerdir, sen de onların gittiği yoldan yürü” meâlindeki ayet-i ce.lılesıne bağlana­rak ruhum bedenden ayrılıncaya kadar gücümü "İlâyı Kelimetıllah ve ihyâ-i sünnet-i Resûlillâh’a (Allâh’ın yüce ismini yaymak ve Resuıün sünnetini ihya etmeye) sarf edeyim ki, dünyâda iyi hâtıra, âhirette de ecr-i cezîf meydana gelsin.
Sözün kısası Kostantîniyye’ye sefer açmaya niyet etmiş ve him­metimi bu noktaya çevirmiş bulunuyorum. Baharda oraya hareket etmeyi düşünüyorum. İcap eden tedbirin alınmasını, hazırlıklara girişilmesini münâsip görüyorum. Bu sefer (İstanbul’un fethi) bönım için şu anda birinci derecede halledilmesi îcâp eden bir ıştır. Bu tamamlanmadıkça ikinci mühim bir işe girişecek değilim. Bu mev- zûda sizin görüşünüz ne ise arz ediniz."
Mecliste bulunanların bir kısmı fetih fikrini kabul etti, bir kısmı ise bu işin zorluğundan bahsederek muhâlefet ettiler.