30 Mayıs 2017 Salı
HADİMİ HAZRETLERİNİN HASSÂSİYETİ
Ravza-i Mutahhara (Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in mübârek kabr-i şerîfleri)’da vazife yapan Beşir Ağa, bir hâtırasını şöyle anlatır: “İstanbul'a gelmiştim. Sultan I. Mahmûd Han, Harem-i Şeriften mâ- lûmât almak için beni huzûruna çağırttı. Hâl hatır sorduktan sonra; “Haremeyn-i şerîfeynde nelere muttali oldun?” diye suâl ettiler.
Ben de; “Hayretle gördüğüm hâdiselerden biri şudur: Ravza-i Mu- tahhara’da gece temizlik yapıyordum. Gece yarısına doğru kapı birden açıldı. Bu saatte gelen kimdir? diye kapıya koştum. Sakallı, nûr yüzlü biri ile karşılaştım. Bana selâm verdi. Selâmı aldım ve; “Hoş geldiniz efendim.” dedim. Bana, gâyet sessiz bir şekilde cevap verdikten sonra, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) mübârek kabrinin ayak ucuna doğru gitti. Orada bir müddet bekledi. Kabr-i şerife karşı bâzı şeyler söyledi. Çok dikkat etmeme rağmen anlayamadım. İşi bitince arka arka giderek huzurdan ayrıldı. Yanıma geldiğinde büyük bir edeple; “Siz kimsiniz?” diye sordum. O da; “İsmim Muhammed, Diyâr-ı Rûm'danım. Hâdim’de ikâmet ediyorum.” dedi. Bu gece yarısı ziyâretinizin hikmeti nedir? diye suâl edince de; “İmâm-f Bir- givî'nin Tarîkat-ı Muhammediye isimli kitabını şerh ediyorum. Bir hadîs-i şerifin sahih olup olmadığında şüpheye düştüm. Hemen gelip, Resûiuliâh Efendimizin huzûr-ı şeriflerinde, bunu suâl eyledim. Sahih olduğu buyruldu.” dedi. Sonraki günlerde yin#%ynı saatlerde zaman zaman geldi. ^'
Beşir Ağa’nın konuşmasını merakla dinleyen Sultan, Muhammed Hâdimî hazretlerini İstanbul'a dâvet etti. Geldiği gün, pâdişâh onâ şimâ olarak çok benzeyen birkaç kimseyi daha saraya getirtti. Beşir Âğfr’yı da huzûruna çağırdı. Müsâfirlerin huzûra gelmesi bildirildi. Muhammed Hâdimî (k.s.) ve ona çok benzeyenler odaya girdiler. Beşir Ağa, girenlerin arasından Muhammed Hâdimî (k.s.)’yi göstererek; “Bahsettiğim zât işte budur.” dedi. Sultan I. Mahmûd Han, Hâdimî hazretlerine çok iltifât edip ihsânlarda bulundu.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder