30 Mayıs 2017 Salı
GÜL
İbret nazarıyla bakan, basiret sâhibi gözler için mahlûkâtta, Hâlık’a götüren, Rabbınin kudret ve azametine işâret eden nice âyetler vardır. Tasavvuf çevrelerinde, kırlara çıkmak, tabiata ibret nazarıyla bakmak için dolaşmak vardır. Nebâtâttan, husûsiyle çiçeklerden manâlar, temsiller çıkarılır, sembollerle anlatılır. Belli bir makâma gelenler, onların teşbihlerini, zikirlerini duyarlar. Şemseddîn Sivasî şöyle der:
Her baharda açılır, teşbih okur çiçekler
Birbirinden seçilir, teşbih okur çiçekler.
Tasavvufta gül, İlâhî güzelliği ifâde ettiği gibi, Allâh’ın Habîbi, Peygamberimiz Hz. Muhammed’i (s.a.v.) de temsil eder. Yunus Emre, Sarı Çiçek İlâhîsi’nde;
"Yine sordum çiçeğe, gül sizin nenüz olur?
Çiçek eydür iy derviş, gül Muhammed teridir." der.
Mevlid sâhibi Süleyman Çelebi de bir temsili şöyle dile getirir:
Terlese, güller olurdu her teri
Hoş dererlerdi, terinden gülleri.
Bundan dolayıdır ki Rasûlullâh Efendimizin (s.a.v.) vasıflarının anlatıldığı Hilye-i Şerîfelerin bazıları Gül-i Muhammedi ismiyle gül şeklinde tanzim edilmiştir. Gülün bu mânâsı dolayısı ile, İslâm sanatlarının her birinde jçini, tezhip, minyatür, kumaş boyama, kitap tezyini, taş oymacılığı ve ağaç işlemelerinde) ğül nakşedilmiştir.
Mevlid-i Şerîf okunurken gül suyu ikrâm edilir. Gülsuyu konulması için husûsî olarak, ağzı dar, gövdesi geniş, kıymetli madenlerden gülâbdânlar yapılmıştır. Tasavvufî şiirlerde, gonca halinde gül, birliği; güfşen, gönül açıklığını gonca, halvet hâlini temsil eder. Gül, ömrünün kısalığı dolayısı ile hayatın geçici olduğunu da temsil eder. Yok olmaya mahkum dünyâ için *Gülzâr-ı fenâ”, ebedî olan âhiret âlemi için de “Gülzâr-ı beka” tabiri kullanılır. Vâizlerimiz va’z öncesi Fahr-i Kâınât Efendimizi (s.a.v.) “...ol andejîbi gülzâr-ı fesâhat..” diye vasıflamışlardır. Anadolu’da, Balkanlarda, Islâm’ı yayan, öğreten dervişler, tekkelerinin etrâfını çiçeklerle, husûsiyle de güllerle bezemişler, hırkalarında, kavuklarında güller taşımışlar, "Gül Baba" olarak bu topraklara damgalarını vurmuşlar. Şâirlerimiz, kitaplarını, Güldeste, Gülşen, Gülzâr, Gülistan ile başlayan isimlerle yâd etmişler, halkımız husûsiyle kız çocuklarına Gül ile bitişen isimler vermişler. Ramazan tatlısı, güllaç olmuş, hâsılı hayâtımızın her yerine gül sevgimizi götürmüşüz.
Sultan Ahmet, başında ayak izini taşıdığı Peygamber Efendimizi (s.a.v.)
“Gül-i gülzâr-ı nübüvvet ol kadem sâhibidir,
Ahmedâ, durma yüzün sür kademine ol gülün.” diye tavsif etmiştir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder