Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

22 Mayıs 2017 Pazartesi

GIYBET


“Ey îmân edenler! Zandan çok sakının. Çünkü zannın bir kısmı ağır günahtır. Birbirinizin gizliliklerini araştırmayın ve kiminiz kiminizi gıybet de etmesin. Sizden biri ölü kar­deşinin etini yemeyi sever mi? Demek ondan tiksindiniz. Öyleyse Allâh’tan korkun. Muhakkak ki Allâh tövbeleri kabul edici, çok merhamet edicidir.” (Sûre-i Hucürât, 12)
Gıybet eden insanın durumu, iyiliklerini sağa, sola, doğuya ve batıya savuran kişinin hâline benzer. Abdullah Bin Mübârek Hz.’nin yanında gıybetten söz açılınca; “Eğer gıy­bet edecek olsaydım, annemin gıybetini yapardım; çünkü benim iyiliklerimi almaya herkesten çok o lâyık ve hak sâhibidir” der. Yine bir gün Hâtem-i Esam (r.h.) gece tehec- cüd namazını kılamaz. Kılamadığı için hanımı kendisini ayıp­lar. Hanımına şöyle der; “Merak etme. Bazı kimseler gece teheccüd namazı kılarlar, sabah olunca da beni çekiştirir­ler, gıybetimi yaparlar. Yaptıkları gıybet sebebiyle, onların kıldıkları teheccüd namazı kıyâmet gününde benim mizâ- mmda olacaktır.”
Ebû Kılâbe (r.a.), “Gıybet, kalbin hidâyeti bulma ve doğruyu düşünme melekesini tahrip eder. İnsanın için­den geçen nice söz vardır ki, sâhibine ‘Beni terk et. Sakın söyleme, sana zararım dokunur.’ der.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder