22 Mayıs 2017 Pazartesi
BAĞDAT HÜZNÜ
Sene, Hicrî 666 (Mîlâdî 1258). Aylardan Muharrem, günlerden cumartesi, Moğol orduları Bağdat’ı, doğudan ve batıdan istilâya başlamış. şehri ateşe vermişlerdi. Her yerden duman ve alev yükselmiş. Bağdat simsiyah bulutların altında karalara bürünmüş. Ve ardından Moğol orduları şehre girmişler, yaşlı genç, erkek kadın, çoluk çöcuk demeden kimi bulurlarsa kılıçtan geçirmişlerdi. İnsanlar korkularıraJan kuyulara, ahırlara saklanmış ve günlerce buralardan çıkamamışlardı.
Baba evlâdını, kardeş kardeşi tanımaz olmuştu. Sekiz yüz bin civarında insan ölmüştü. Innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn."
Yıl, Hicret’in 1424’ü, aylardan Muharrem, günlerden cumartesi (29 Mart 2003). Yânî Moğollar’ın Bağdat’ı yakıp yıkmalarından sonra akşamın alaca karanlığında Bağdat semalarında kan ve İngiliz uçakları dolaşıyor, ezan ve tekbir sesleri alev alev yanıyordu. Simsiyah bulutlar karabasan gibi sarıyor şehrin etrafını. Manzara hemen hemen aynı: Patlama, gürültü, duman, gözyaşı, feryat, figan. Değişen tek bir şey var: Silahlar ve ölüm makineleri. Böylece, ibret alınmadığından tekerrür ediyor,
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder