Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

24 Nisan 2017 Pazartesi

TEFEKKÜR



Tefekkürün faziletine nâil olabilmek için şu husûslara dikkat edilmelidir.

1- Cenâb-ı Hakk'ın varlığına ve birliğine delâlet eden delil ve alâmetler üzerinde düşünmesi îoâp eder. Bu da İki kısımdır:

a) Cenâb-ı Hakk'ın zâtı üzerinde düşünmek ki, bu câiz değildir. İbn-i Abbâs’dan (r.a.) rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte, Allâh’ın zâtı üzerinde tefekkür ettiklerini söyleyen bir cemâate Peygamber Efendimiz (s.a.v.): "Allâh'ın yarattıkları üzerinde düşünün, zâtı hakkında düşünmeyin. Zira siz onun kadrini takdir edemez, onu anlamaya güç yetlre-mezslnlz.” buyurdular.

b) Cenâb-ı Hakk’ın sıfat ve efâl-i İlahiyyesi üzerinde düşünmektir. Kâinâtta ne varsa hepsi Cenâb-ı Hakk'ın sıfat ve efâl-i ilâhiyyesinin eseridir. Göklerin ve yerin yaratılması, güneş, ay ve yıldızlar; dağları, ırmakları, denizleri ve vâdîleri ile yeıyüzü, canlı, cansız bütün varlıklar, husûsiyle bu varlıklann eşrefi, ekmeli bulunan insan, hepsi Allâh'ın vahdâniyetine, celâl ve kibriyâsına delâlet eden açık âyet ve alâmetlerdir.

Kur'ân-ı Kerim’de bu alâmetler üzerinde düşünmeyi emreden pek çok âyet vardır. Bunlardan bâzıları: "Göklerin ve yerfn yaradılışında ve gece İle gündüzün ard arda gelişinde şüphesiz akıl sâhlpterl için âyetler vardır." (Sûre-i ÂN Imran, 190) “Gök ve yerin onun emriyle durması onun âyetlerindendlr..." (Sûre-i Rûm, 25)

İmân ehil İçin arzda da âyetler var, nefislerinizde de. Hâlâ görmeyecek misiniz?“ (Sûre-i Zâriyât, 20-21)

2- Allâh'ın kullarına olan nimetleri üzerinde düşünmesi lâzımdır. Üzerimizde Allâh'ın nimetleri sayılamayacak kadar çoktur Nitekim Cenâb-ı Hakk meâlen; “...Eğer Allâh'ın nimetlerini saymak isterseniz, onu sayamazsınız." (Sûre-i İbrâhim, 34) buyurmaktadır. Bu muazzam nimetler üzerinde tefekkür ederek, bilhassa hayat, sıhhat, akıl gibi nimetlerin en büyüklerini; insan olarak yaratılma, îmân ve İslâm nimetiyle müşerref olma, Ehl-i Sünnet velcemâat îtikâdı üzere bulunma gibi nimetleri tefekkür etmek, bunlara şükretmek için Allâh'a kulluk ve ibâdete koşmak îcâp eder. (Devamı yarın)


3. Ebedî hayatı ve o ebedî hayâtta Cenâb-ı Hakk’ın rnü’min ve itâatkâr Kullarına hazırladığı mükâfâtları düşünmesi ve âhi-ret hayâtının dünyâda yapılan ameller ile kazanıldığını düşünerek, işlediği günahları hatırlaması, sonra üzerine borç olan farzlara bakması, onları noksansız olarak yerine getirip getirmediğine. ibâdetlerde meydana gelen noksanları tamamlayıp tamamlamadığına bakması lâzımdır.

4. Kalbine gelen tehlikeli hâlleri düşünmesi; şehvet, ga-dap, cimrilik, kibir, ucub, riyâ, hased, sûi zân, gaflet, gurur gibi hastalıkların kendisinde olup olmadığını, kalbini yoklayarak anlamaya çalışması icâp eder.

5. Kendini Allâh'a yaklaştıracak olan vasıflara sâhip olup olmadığına bakmalıdır. Tevbe, nedâmet, sabır, şükür, havf ve recâ, ihlâs ve sadâkat gibi.

6. Allâh'ın ihsânının büyüklüğünü, buna karşılık nefsin ke-pâzeliğini ve Allâh'a düşmanlık üzere dikildiğini, Cenâb-ı Hakk'ın emirlerine rtâat etmeyip, isyanları irtikâp etmeye son derece meyilli olduğunu, ona karşı son derece uyanık olunması icâp ettiğini düşünmesi lâzımdır. İşte bu tefekkür, insanı başıboş hareket etmekten, mâlâya’nî ile iştigâlden alıkoyarak, her an nefsini murâkabe ve kontrol etmeye sevk eder.

Kâinâtta hiçbir varlık başıboş ve gâyesiz değildir. Öyle iken nasıl olur da kâinâtın eşrefi olan insan başıboş ve gâyesiz olabilir? Bu hususta Cenâb-ı Hakk meâlen; “İnsan başıboş bırakılacağını mı zanneder?" (Söre-i Kıyâme, 36) buyurmaktadır. Yine bir âyet-i celîlede meâlen; “Sonra o gûn elbette nimetlerden suâl olunacaksınız." (Sûre-i Tekasür, 8) duyurulmaktadır.

İnsan dünyâda geçirdiği her ânından hesap verecektir. Allâ* hü Teâlâ kullarının her hâline muttali' ve onları dâimî surette kontrol etmektedir. Bir âyet-i celîlede meâlen; “...Allâh şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir." (Sûre-i Nisâ, 1) buyurulur.

Cebrâil (a.s.), Rasûl-i Ekrem'e (s.a.v.) ihsandan sorduğu zaman “İhsan, Allâh’ı görüyormuş gibi ona İbâdet etmektir. Her ne kadar sen onu görmüyorsan da o seni görüyor" buyurmuştur. Görülüyor kİ insan devamlı kontrol akındadır. Buna göre insan da devâmlı murâkabe üzere olmalıdır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder