Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

27 Nisan 2017 Perşembe

MUHAMMES (MÜSTAKİM OL)



Sen usandırma eli, el de usandırmaz seni Hilekârlık eyleme, kimse dolandırmaz seni Dest-i a’dâdan soğuk su içme, kandırmaz seni Korkma düşmandan ki, ateş olsa yandırmaz seni Müstakim ol, Hazret-i Allâh utandırmaz seni, ister İsen hıfz ede ırzın Hudâ-yı Lemyezel Irzına a’dâ-yı bed-hâhın bile verme halel Tâ ezelden söylenir halkın dilinde bu mesel “Celb eder elbette insana mükâfâtın amel”

Müstakim ol, Hazret-i Allâh utandırmaz seni.

Halkı tahrîb eyleyip de kendin âbâd eyleme Bu cihanda ev yapıp ukbâyı berbâd eyleme Nef’in için zâlim-i bî-rahme imdâd eyleme Âlemi tenfîr eden ahvâli mu’tâd eyleme Müstakim ol, Hazret-i Allâh utandırmaz seni.

Düşmânı tezlil İçin hileyle etme iştigâl Hüsn-i efkâra olur hâil cihanda sû-i hâl Yüz suyu dökme, teessüf çekme, etme ki) u kâl Sen sakim olma, verir maksûdun elbet Zülcelâl Müstakim ol, Hazret-i Allâh utandırmaz seni.

At riyâyı elden, ıslaha çalış ahvâlini Boşboğazlık etme ta’dîl eyle kü u kâfini Sen ne dürtü saklayım dersen de sû-i hâlini Hak Teâlâ senden aiemdir senin ahvâlini Müstakim ol, Hazret-i Allâh utandırmaz seni.

Hâline şeytan güler, gördükde sende gafleti Üstüne güldürme öyle düşmen-i bed sireti Hâin olma, ver emânetle cihâna şöhreti Herkesin destindedir âlemde züll ü rifati Müstakim ol, Hazıet-i Allâh utandırmaz seni.

Zâmin olan ey Said erzâka Hâliktır sana Mâsivâya serfürû etmek ne lâyıktır sana Iztırâbı celb eden meyl-i alâikdır sana Gayr için düşme lisân-ı nâsa, yazıkdır sana Müstakim ol, Hazret-i Allâh utandırmaz seni. (Diyarbakııiı Satd Paşa)
Lügatçe:

Dest-I a'dâ: Düşman eli. Müstakim: Dosdoğru, tâvizsiz. Hûdâ-yı Lemyezel: Bâki Allâh. A'dâ-yı bed-hâh: Kötü niyetli düşmanlar. Halel: Bozukluk, eksiklik. Celb eder: Çeker, getirir. Ukbâ: Âhiret. Nef’ln İçin: Menfaatin, çıkarın için. Zâllrn-i bî-rahm: Merhametsiz zâlim. Tenfîr: Nefret ettirme. Mu’tâdeyiemek: Alışkanlık hâline getirmek. Tezlil: Hor, hakir etme. Hüsn-i efkâr: Güzel düşünce, iyi niyet.

Hâil: Perde, engel.

Sû-i hâl: Kötü hâl.

Kil ü kâl: Dedikodu. Sakîm: Hasta, yanlış, kusurlu. Ta’dil eyle: Değiştir, düzelt. A’lem: Daha iyi bilen.

Düşmen-i bed-sîret: Kötü yollu düşman. Destindedir: Elindedir. Züll ü rifat: Düşüklük ve yükseklik. Zâmin olan: Kefil, ödeyecek olan. Mâsivâ: Allâh'ın zatından başka her şey. Serfürû etmek: Baş eğmek. Meyl-I alâlk: Mâsivâ ile alâkalanmak, gönlünü kaptırmak.

Gayr İçin: Allâh tan
Llsân-ı nâs: İnsanların dili.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder