27 Nisan 2017 Perşembe
KABİR
Âhiretin ilk menzili kabirdir. Dünyâ ile âhiret arasında vâkî bir berzahtır. Müminlerden âsî olanlar ve îmân etmeyenlerin kabir azâbı, ehl-i îmân ve tâatın kabirde nimet ile mükâfâtlandırılması, Munker ve Nekîr’in suâli, kitap ve sünnetle sâbittir.
Râfizîler ve bâzı mu’tezilenin “Ölü, cemâddır; cansızdır. Kendisinde hayât ve idrâk yoktur" söyleri reddolunmuştur. Çünkü Allâhü Teâlâ’nın ölünün vücûdunun bütün cüzlerinde veyâ bâzı cüzlerinde azâbın acısını veyâ nimetin lezzetini tadabilecek ve idrâk edebilecek kadar bir nevi hayat yaratması mümkündür. Azâbın acısını veyâ nimetin lezzetini idrâk etmek, rûhun bedene iâdesini, ölünün bedeninin hareket etmesini ve azâbın eserinin vücûdunda görülmesini îcâp etmez. Hattâ suda boğulan insanı, vahşî bir hayvan ölüyü yese veyâ ateşte yanıp kül olsa yine azâbı veyâ nimeti tadacaktır. Rüyâ buna güzel bir misâldir. İnsan uykuda birçok yerler görür ve gezer. Birçok kimselerle arkadaş olur. Bâzan kalbi mesrûr olur sevinir, bâzan de acı veren birçok şey görür. Korkar, yırtıcı hayvandan kaçar, bağırır, yanında olanların uyuyan kişinin gördüğü rüyâdan haberleri bile olmaz. Ayrıca o rüyâ görende bir hareket dahi görülmez. İşte ölü de kabirde azap görür, bizim haberimiz bile olmaz.
Vefât eden her şahsa Rabblnden, dîninden, nebisinin kim olduğundan suâl olunup mü’minin doğru cevap vereceğini, îmân etmeyenlerin cevâp veremeyeceğini ifâde eden birçok kat’î delil vardır.
Binâenaleyh kabirde ehl-i îmânın nimet ile mükâfatlanacağına, îmân etmeyenlerin ve bâzı âsî mü’minlerin azap olunacağına, Münker ve Nekîr meleklerinin suâline inanmak vâciptir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder