

Bunun için şu şartlar gereklidir .
1-Mestler abdstli iken giyilmiş olmalıdır
2-Mestler topuklarla birlikte ayakarı örtmeli ve en az onikibin adım yürünebilecek vasfta olmalıdır .
3-Mestlerin hiç birinde (ayak parmağının en küçüğü ile) üç parmak miktarı delik ve yırtık bulunmamalıdır .
4-İçine kolayca su almayacak şekilde ve bağlamaksızın ayakta durabilecek kadar kalın olmalıdır .
5-Mest giyilecek ayağın ön kısmından en az üç el parmağı genişliğinde bir yer bulunmalıdır . (Bir ayağı kesilmiş ve sadece topuğu kalmış bir kimse diğer ayağınada mesh edemez)
Meshin miktarı :
Meshin farzı , mestin ön kısmından üç serçe parmağı kadar bir yeri ıslatmaktır . Sünnet üzere yapılan mesh ise ıslatılan el parmaklarını açarak ayağın ucundan itibaren mestin koncuna doğru çekmektir .
Meshi bozan şeyler :
1-Mestin ayaktan çıkması
2-Mestler ayakta iken ayaklardan birinin ekserisinin ıslanması
3-Mesh müddetinin dolması . (Mest giyen kimse seferî değilse mestini giydiğiandaki abdestinin bozulmasından itibaren 24 saat seferî ise 72 saat mesh eder .)
Ayrıca , abdesti bozan herşey meshide bozar . Bu sebeple mestin üzerine meshin müddeti henüz bitmemiş ise yeniden alıncak abdestte mestlere yeniden mesh yapılır .
Sargı ve yara üzerine mesh :
Bir uzvun çıkması , kırılması veya yaralanması halinde üzerine sargı yahut alçı sarılsa , o uzvu yıkamak mahsurlu ise sargının çoğu üzerine mesh edilir . Eğer meshde zarar vercek olursa meshde yapılmaz .
Sargının mest gibi bir zamanı yoktur . Özür devam ettikçe mesh edilmeye devam edilir . Abdestli olarak sarılması şart değildir . Mesh edildikten sonra sargı açılsa veya düşse yahut mevcut sargı üzerine ikinçi bir sargı bağlansa meshi yenilemek icab etmez .

Zeyd bin Erkam(r.a.) bir gün huzuru saadete geldi .
-Yâ Rasûlallah (s.a.v.) uzun günlerdir hazırlığımı yaptım , nihayet Kudüs'e gidecek kervana bir deve yükü satılacak mal hazırladım . Şimdi ise hazırlığımız bitti , yolculuğumuz başlamak üzeredir . Allah (c.c.)'a ısmarladık demeye geldim .
-Erkam , böyle bir yolculuğa çımayya sebep nedir , ticaret midir ?
-Hayır
-Yoksa ihtiyaç mıdır ?
-Hayır ihtiyaç da değil
-Ya nedir ?
-Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'da iki rek'at namaz kılmak !Niyetim böyle bir hizmetten ibarettir . Başka bir hedefim yoktur . Gerisi bunun bahanesi
-Sana bir şey söyleyeyim mi , benim şu mescidimde iki rek'at namaz kılmak (Mescid-i Haram müstesna) diğer bütün mescidlerde kılına bin rek'at namazdan hayırlıdır .
Bunun üzerine Hz. Erkam doğruca Medine dışında bekleşen kervanarkadaşlarına gitti , hazırladığı yüklerin hepsinide onlara terk etti .
-Benim için mesele bitmiştir . Siz ister gidin ister kalın dedi .
İtiraz ettiler :
-Günlerce hazırlık yaptık etrafa ilanlarda bulunduk !...
-Vallahi hislerimi sorarsanız , onlarda sizinle aynı şeyi söylüyorlar . Ama hizmet anlayışım kalmamı icap ettiriyor . Resûlullah(s.a.v.)'ın izâhından sonra şu anda Kudüs'e gitmekte bir hizmetin olmadığı meydana çıktı . Bu sebeple ben hizmeti , hislerime tercih ediyorum . (Üsüdülgâbe)


Bir hadîs-i Kudsîde Allah (c.c.)Teâla buyurduki , " İhlâs , benim sırrımdan bir sırdır , onu kullarımdan sevdiklerimin kalbine emânet ederim . ona melek muttali olamaz ki yazsın . Şeytan muttali olamaz ki ifsâd etsin ."(Şeyh Mansur Ali Nasif , Tâcü'l-Usûl 1/51)
İhlâsı elde etmek için niyyetin düzeltilmesi lazımdır . Çünkü bütün işler niyyete göre değer kazanır .
Peygamber Efendimiz(s.a.v.)'in "Ameller (in sevab ve mükafatı) ancak niyyet iledir " hadîs-i Şerîfinden niyetsiz amellerin sevâbı olmayacağı anlaşılmaktadır .
Hikaye olunur kibie geyik Âdem (a.s.) adını (ve yer yüzüne indiğini) duyunca onu ziyarete gitti . Hz. Âdem (a.s.) bundan son derece memnun oldu ve sağ elini geyiğin sırtına koyarak iltifat etti . Bundan dolayı geyiğin kuyruk tarafında güzel bir koku , misk meydana geldi . Arkadaşlarının yanına geldi . Diğer geyikler bu kokuyu nereden buldun diye sordular . O da keyfiyeti diğerlerine anlattı . Bunun üzerine diğer geyiklerde Âdem (a.s.)'ın yanına vardılar . Fakat onların vücudunda herhangi bir koku hasıl olmadı . Çünkü birinci geyiğin niyyetinde ihlâs vardı . O halis bir ziyaret için gitmişti . Diğer geyikler ise koku için gitmişlerdi .

İbn-i Abbas (r.a.) şöyle buyururlar :ey günahkar!
1-Günahın kötü âkıbetinden bağışlanırım diye emin olma , işlediğin bir günahı , ondan daha büyüğü takip edecektir .
2-Sağında ve solunda bulunanlardan utanmaman , işlediğin günahtan daha büyüktür .
3-Allah (c.c.)'ın sana nasıl muamele edeceğini bilmemene rağmen gülmen daha büyük bir günahtır .
4-Neşeli neşeli günah işlemen , işlediğin günahtan daha büyük bir günahtır .
5-Fırsatı kaçırıpta işleyemediğin bir günahtan ötürü üzüntü duyman onu yapmandan daha büyük bir günahtır .
6-Günah işlerken Allah (c.c.)'ın seni gördüğünü bildiğin halde kalbinin ürpermemesi ve başkaları muttali olacak diye tirtir titrememen işlediğin günahtan daha büyüktür .

Hatem bin Yûsuf (k.s.) , Belh'te doğmuş ve miladi 852 yılında vefat etmiştir . Hatemi Esam (k.s.) diye anılmaktadır . Esam sağır demektir . Bu lakapla anılmasına şu hâdise sebep olmuştur .
Kendisi kundura tamirciliği yapmaktaydı . Bir gün dükkanına ayakkabısını tamir ettirmek için gelen bir kadın kazayla yellendi . utancından yerin dibine girecek şekle geldi . hatem ayakkabısını tamir edince kadın fiyatını sordu . Hatem kadının hatasını anlamamış gibi davranarak
-Kadın yüksek sesle konuş duyamıyorum! diyerek sağır gibi davrandı .
Kadın o kadar rahat bir nefes aldıki , yeniden doğmuş gibi oldu . Ve ondan sonra o kadının ölümüne kadar tam kırk yıl Hatem (k.s.) herkese sağır gibi davrandı . Bu yüzden kendisine "Esam" sağır dendi .
Bir kimsenin ayıbını görüp , kılma zinhar aşîkar
Günde yüzbin aybın örter iken ol Cenâb-ı Perverdigâr . (Preverdigâr : Bütün mahlukâtı besleyen ve yetiştiren)
"Hani kerem , hani ayıb örtücülük , hani haya ?
Binlerce ayıb örterdi Enbiya vu Evliyâ
Lokman Hekim'in yüzük taşında şöyle yazılı idi ,
"Gördüğünü gizlemek , şüphe ettiğini açıklamaktan daha güzeldir ."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder