Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

12 Kasım 2016 Cumartesi

İMÂMET


 İmâmet ; riyâset , öne geçmek ve imam olmak manalarına gelir . Bu takdirde imam olamak , insanlara takaddüm etmek , yani önlerine geçmek manasını ifade eder . İmam dda kendisine uyulan zât demek olur .
 Türkçemizde ise imam , namazda kendisine uyulan kimse , bir mezhebte kendisine tâbi olunan , içtihad ve rey sahibi ( İmam A'zam (rah.) , imam Mâturîdî (rah) gibi) şahıslar için kullanılır . Ayrıca imam kelimesi bir ilimde çok ilerlemiş , sözü senet kabul edilecek dereceye yükselmiş âlimler hakkında da kullanılır . İmam Gazzâlî (rah.) ve İmam Buhârî (rah.) gibi . Halife-i müslimîn ve Emîru'l Mü'minîn içinde imam denir . Namaz imamını bu imamdan ayırmak için ise namazdaki imamlığına "imâmet-i suğra" halifeliğe ise "imâmet-i kübrâ" denir .
 İbn Haldun , namazda kendisine uyulan kimseye imam denildiği gibi halifeye de imam denilmesinin sebebini , müslümanların namazdaki imama uymaları ve onu takip etmelerinin vacib olması gibi halifeninde din ve dünya işlerinde emirlerine uymanın ve itaat etmenin lüzumundan olduğunu söylerler . Kur'an-ı Kerim'de bir çok âyette "imam" kelimesi geçer  . Mahlukâtın kendilerine tabi olmaları ve onların önderleri olmaları itibarıyle peygamberlere imam da denir .
 Bazı âyet-i Kerîmelerde "imam"sadece hak ve hidayette önder manasını ifade ettiği halde bazan mutlak olarak kullanılmış yani hem hak hemde batılda önder manasını ifade etmiştir . Mesela:"O günde her insanı imamı (önderi) ile çağırırız" meâlindeki âyeti kerîmede imamdan murad cemiyetin hidâyet ve dalâlette kendisine uyduğu kimse demektir . O halde kıyamet gününde her insan topluluğu ilâhî veya şeyt^nî önderlerine yani dünyada iken peşinden gittiği insanlara nisbet edilerek çağırılacaktır . Mesela "Ey Ümmet-i Muhhammed(s.a.v.)!, Ey Ümmet-i Musa(a.s.) , veya Ey Firavun halkı ...
 
 Bir köylü , fukahadan birine
-Abdest almak için soyunup göle girdiğim zaman yüzümü ne tarafa döndüreyim ?
 Diye sorar . Fakih şu cevabı verir :
-Ne tarafa soyundun ise o tarafa döndür ki esvabını çalmasınlar

 Azıcık ameline karşın insanın istediği çok ve büyüktür . Ama kendisine bir şehvet kapısı açılacak olsa hemen günahı yapar tövbeyi bırakır . Bir mihnet ve felakete giriftar olursa dinin icablarına göre hareket etmeyip yoldan çıkar . İbret alınacak şeyleri başkalarına tavsiye ederde kendisi bunlardan ibret almaz . Öğüt vermekte aşırıya gider de bu öğütten en az nasibi kendisi alır .
 Sözü çok ameli yoktur . Fâni olan nesnelerre sarılırda ebedî olanı göz ardı eder . Zenginlerle birlikte bulunup boş işler yapmak , ona göre fakirlerle Allah(c.c.)'ı zikretmekten daha hoş gelir Hz. Ali (r.a.)
 
 Bilgisiz ibadet etmek , kulluk yapmak büyük tehlikelerle doludur . Çünkü şeytan her an pusudadır . O sadece günah işlemeyi telkin etmekle insanı yoldan çıkarmaz . Hayırlı işlere karışarakta riya , kibir , ameline güvenmek gibi tuzaklarla yolumuzu kesmeye çalışmaktadır . Din hakkında yerli ve doğru bilgi sahibi olmadan bu tehlikeyle baş etmek çok zordur .
 Cehalet öyle bir karanlıktırki Hz. Ali (r.a.) "Bana bir harf öğretenin kölesi olurum " diyor . yani köleliği cehalete tercih ediyor . cahilce yaşamayı kölelikten daha alçaltıcı bir hayat olarak görüyor .
 Kurtuluş için bilgi edinmek ve öğendiğimizi hayatımıza uygulamak zorundayız . Bilgisizlikten kurtulmasına rağmen bildiklerini yaşamayanlarda Cumâ Sûresi 5. Âyette kitap yüklü eşşeğe benzetiliyor .
 Anlaşılıyor ki ilim öğrenmeyi hayatımızın en öncelikli meseleleri arasına koymak , cehaletten sakınmak ve edindiğimiz ilmi yaşamak gerekiyor . Ancak bu şekilde hem kendimizi hemde etrafımızı helâke düşmekten korumuş oluruz .

 İbrahim (a.s.) aklı erdiği günden beri putların ve nemrud'un ilahlığına karşı çıkıyor , putperest kavmini Hakk'a davet ediyordu . İleri sürdüğü ikna edici deliller karşısında ilahlığı iflas eden ve halkın içinde rezil olan nemrud , ibret-i âlem için onu en ağır bir şekilde cezalandırmaya karar verdi .
 Büyük bir ateş yaktırdı . Sonrada Hz. İbrahim (a.s.)'i mancınıkla ateşin içine attırdı . İbrahim (a.s.) ateşe atılırken "Bana Allah (c.c.)'ın yardımı yeter O ne güzel vekildir" diye dua ediyordu . Allah (c.c.)Teâla emretti "Ey ateş! İbrahim için soğuk ve selâmetli ol"(Enbiyâ 21/69)
 Ateş İbrahim (a.s.) hiç zarar vermedi . Bu mucize karşısında halkın bir kısmı imana gelirken , diğerleri bu sihirdir diyerek kendilerini avutmaya devam ettiler .
 
 eski devirlerde , bir köyde yoldan geçen birisi , bahçesinde çok acayip hareketler yapan birinin yanına gidip , merakla sorar .
-Hemşerim! Niye öyle tepinip duruyorsun ?
-Görmüyor musun ? Ben keçe tepiyorum . Yünleri sıkıştırp pazarda satacağım . Ne yapalım fani dünya işte üç beş kuruş kazanıyoruz
-Başındaki o ses çıkaran çıngırak nedir ?
-Çevredeki bahçelerin ekin ve meyvelerine kuşlar gelmemesi için , çıngırakla sesler çıkarıyorum . tarla sahipleride bunun için bana biraz ücret ödüyorlar .Ne yapalım fani dünya işte üç beş kuruş kazanıyoruz .
-Peki sırtında da bir yük var o nedir ?
-Bu bir çeşit yayıktır . Yoğurdumu çalkalayarak ayran ile yağımı ayırıyorum . sonra da bunları pazara götürüp orada satacağım . Ne yapalım fani dünya işte üç beş kuruş kazanıyoruz .
-O elinde döndürdüğünde nedir ?
-Bu elimdeki kirmendir . Komşuların yünlerini eğiriyorum . Onlarda bana bunun ücretini ödüyorlar . ne yapalım fani dünya işte üç beş kuruş kazanıyoruz .
-Ağzınla ne mırıldanıyorsun öyle ?
- Bu işlerimi yaparken Kur'ân-ı Kerîm okuyorum . Sevabını komşuların ölmüşlerine hediye ediyorum . Onlarda bana bunun için çeşitli hediyeler veriyorlar . Ne yapalım fani dünya işte üç beş kuruş kazanıyoruz
-Gözlerini niçin çevirip duruyorsun devamlı ?
-Komşu çocuklarını takip ediyorum . Onları tehlikelerden korumak için bir çeşit bakıcılık yapıyorum . Komşularda bana ufak tefek hediyeler veriyorlar . Ne yapalım fani dünya işte üç beş kuruş kazanıyoruz .
-Peki bu dünya fani olmasaydı acaba daha neler yapardın ki ?
-!...

 Abdullah b. Ömer (r.a.) diyor ki ." Kim sünnet üzere bir hayat sürmek isterse Allah (c.c.) Resûlü(s.a.v.)'nün ashabı gibi yaşasın . Onlar bu ümmetin en hayılılarıdır .
 Onlar kalpleri en güzel , ilimleri en derin ve geçimleri en kolay kimselerdir . Onları yüce Allah (c.c.) şerefli Peygamberinin sohbeti ve dininin gelecek nesillere nakli için seçmiştir .
 ey insanlar sizde onların ahlakına yapışın , onlar gibi olmaya çalışın . Hiç şüphesiz onlar dosdoğru hidayet yolu üzerindedirler
 
 İsa (a.s.) çölden dönüyordu . Ömrünü ibadetle geçiren ihtiyar bir âbidin evine uğradı . Âbid İsa(a.s.)'ı avluda karşılayıp hürmet etti  .Günlerini günahla geçirmiş , kötü bir adam da uzaktan onlara bakıyordu .O nurlu insanları gördükçe içine bir pişmanlık oku saplanıyor , hüzünleniyordu . Utanç içinde başını yere eğip "eyvah" diyordu . "Aldandım dünyayı sonsuz zannettim  iyilik adına en küçük bir kârım yok . Ey yerlerin ve göklerin yaratıcısı ! Beni bağışla bana merhamet et"
Âbid adamı gördü ve yüreği  kibirle doldu . Kaşlarını çatarak "Bu uğursuz neden gözlüyor bizi" dedi . "yoksa yanımıza mı gelmek istiyor ? Kendini bizimle bir mi görüyor ? Yıkılıp cehenneme gitse . Yâ Rabbi diriliş gününde beni bu adamla haşretme !"
 Tam bu sırada İsa (a.s.) vahiy geldi :"Kullarımın ikisinin de duasını kabul ettim . Günahkar kulumu affedip cennetime koyacağım . Âbid de söyle duasını kabul ediyoruz , o kötü kulumla aynı yere koymayacak , kendisini cehenneme göndereceğiz"
 
 Meşhur hadis alimlerimizden Ebû Davud (rah.) 202'de (817-18) Sicistan'da doğdu . Basra'da yaşadı ve 275 (889) yılında vefat etti . Dedesi sıffîn savaşında Hz. Ali saflarında şehit olmuş bir zattır .
 İmam Ebû Davud (rah.) ırak , Hicaz , Mısır gibi birçok ilim merkezine seyahatler yaptı . Hadis aldığı hacalarının sayısı 300'ü bulur . Hadisleri metinleri , senetleriyle birlikte çok iyi bilirdi . Onun bu ilimdeki yüksek derecesini ifade için Muhammed b. İshak (rah.) "Hz. Davud(a.s.)'a demir yumuşatıldığı gibi Ebû Davud'a da hadis yumuşatılmıştır" der .
 İmam Ebû davud (rah.) eseri Sünen'i 500.000 rivayeti inceleyerek yazmıştır .
 Yardımsever Çocuk
 -Anne bana iki lira verir misin ?
-Yine dondurma alacaksın değil mi ?
-Hayır anne şurada yaşlı bir amca varda ona vercektim
- Aferim canım oğlum bende yine dondurma alacaksın zannettim
annesi iki lirayı oğluna verir ve sorar :
-Peki nerede o yaşlı adam *
-Köşede dondurma satıyor !







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder