Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

19 Ekim 2016 Çarşamba

EZAN








İslam sayfaları arasında gözyaşları ile saklanmış şöyle bir ezan hikayesi vardır : Hz. Peygamber (s.a.v.) tebliğ vazifesini tamamladıktan sonra ardında sevgisini bırakarak vefat etmişti . Ashâbı ona doyamamıştı ,. Bunlardan biriside sevgili Nebî (s.a.v.)'nin müezzinlerin efendisi diye ezanını ve müezzinliğini tebrik ettiği Habeşli Bilâl (r.a.) di . Vefatın ardından üzüntüsünden duramamıştı Bilâl Medine'de. Bastığı gördüğü her yer onu (s.a.v.) hatırlatıyor , dokunduğu her şey elemini özlemini arttırıyordu .
 "Resûlullah (s.a.v.)'tan sonra kimse için ezan okumayacağım/okuyamayacağım" demişti Bilâl(r.a.). Uzaklaşmak istedi Medine'den . Hiç kıramayacağı Hz. Ebu Bekir (r.a.)'i bile buna ikna etti , Şam'a gitti . Ancak ruhuna işleyen Peygamber 8s.a.v.) aşkını ve sevgisini geride bırakmak ne mümkündü . Gönlünden hiç çıkmayan Resûlulah (s.a.v.) bir gece rüyasında görünüverdi "Ya Bilâl bu cefa nedir , beni ziyaret edeceğin vakit gelmedi mi ?" diyordu . daha fazla dayanamadı Bilâl . Hemen yollara düştü , onun ellinin değdiği , ayağının dokunduğu terleri yine göreyim diyerek döndü Medine'ye . Geldiğinde sabah namazı vakti girmek üzereydi Medine'de . Doğrudan Ravzaya Resûlullah (s.a.v.)'ın Kabr-î Şerîfi'ne gitti . Mübarek kabrine yüzünü sürdü , ağladı ve yüreğindeki yangını göz yaşları ile söndürmeye çalıştı . Derken Peygamber Efendimizin (s.a.v.) torunları Hasan (r.a.) ve Hüseyin (r.a.) çıkageldiler . Bilâl (r.a.) onlara sarıldı kokladı . Onlarda dedelerinin günlerini hatırladılar , özlemişlerdi Bilâl (r.a.)'in sesinden ezan dinlemeyi . Hatırayı yâd etmek üzere ezan okumasını istediler Bilâl (r.a.)'den . Medinelilerde hasretti Bilâl(r.a.)'in sesine . Bu Peygamber (s.a.v.) müezzininin okuduğu ezanın gönüllerindeki ve kulaklarındaki hatırası ve hatırlattıkları bir başkaydı . Kabul etti Bilâl (r.a.) ve Peygamber (s.a.v.) zamanında olduğu gibi mescidin damına çıkıp "Allahu Ekber" dediğinde Medine dikkat kesildi . " Eşhedü en lâ ilâhe illâllâh "dediğinde Medine çalkalandı " Eşhedü enne MuhammedenResûlullah " deyince Bilâl (r.a.) , halk  sanki Peygamber (s.a.v.) sabah namazına iştirak ediyor yine hisleriyle coşarak sokaklara döküldü . Bir şehir halkı ağlıyordu , hıçkırıklara boğulan Medineliler , o gün Allah (c.c.) Resûlu (s.a.v.) 'nün vefatından sonra en hüzünlü günlerini yaşamıştı
 Bu olay ezanın içeriğini mesajını ve anlamını yaşnmış bir vakıa olarak bütün tazeliği ile bize anlatması bakımından önemlidir . Ezan her okunduğunda ve her okunduğu yerde ilk gün okunduğu gibi o gün Bilâl (r.a.)'in okuduğu gibi büyük manalar , coşkular ve hatıralar yaşatır gönülden dinleyenlere ve anlayanlara (Devam edecek )


 Teşebbüh , taklit etmek benzemek manalarına gelir . Bu benzeme inanç ve itikadi esaslarda olabileceği gibi fikir , söz ve fiilde de olabilir . Benzeme küfre olursa , küfür , mâsiyete olursa mâsiyet  , hatra ve güzelliğe olursa makbul ve muteberdir .
 Müsâmahayı esas alan İslâm dini başkasına benzeme ve bilhssa kafirleri ve fasıkları taklit etme hususunda çemberi iyice daraltmıştır . Adam öldürmek , zina etmek , içki içmek gibi fiiller çok büyük günah olmasına rağmen küfür sayılmazken küfür alameti sayılan sözler ve fiilerde ve gerekse âdet ve yaşayışta ehl-i küfrü taklit etmek küfür sayılmıştır . Dinin direği olan namaz dahi güneşe tapanlara benzememek için kerâhat vakitlerinde kılınmaz .
 Cenâb-ı Hak Kur'ân-ı Kerîmin'de şöyle buyurur meâlen , "Ey iman edenler Yahûd ve Nasârayı yâr tutmayın. Onlar ancak birbirlerinin yaranıdırlarve siz müminlerden her kim onları yar tanır , veli tutarsa şüphe yokki oda onlardandır " (onlara temessül etmiş onların huyunu kapmıştır . O artık Hak'ka değil onlara ve hevâsına hizmet eder . Netice itibariyle onlardan sayılır . Âhirette onlarla beraber haşrolunur...)" (Mâide , 51  Elmalılı 3/1712)
 Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de ehl-i küfre teşebbühten tahzîr için "Kim bir kavme benzemeye azmederse o ondandır " (Feyzül Kadir)
 Diğer bir Hadis-i Şeriflerinde "Bir kşi diğer bir kişinin ameline , yoluna ve âdetine razı olursa muhakkakki o onlardandır " buyurmuşlardır .(Kenzül Ummal 9/10)
 Naklolunduğuna göre Muâviye (r.a.) oğlu Hâris  Medineye Hz. Ömer(r.a.)'in yanına geldiğinde aralarında şöyle bir konuşma geçer
-Şam'da durum nasıl
-Allah (c.c.)'a hamdolsun iyi
-İhtimal ki müşriklerle de oturup kalkıyorsunuzdur
-Hayır ey müminlerin emiri
-Sizler müşriklerle hemhal olursanız , bunun neticesinde çok sürmez onlarla beraber yemkte yer , meşrubâtta içersiniz . Onlarla oturup kalkmadığınız müddetçe daima hayır içinde olursunuz (Hayatüs Sahâbe3/259)
 Babası gibi oğluda bu hususta çok dikkatlidir . İbn-i Ömer (r.a.) teşebbüh hakkında şöyle buyurur " Bir kimse müşriklerin arzına ev bina edip onların bayramlarına katılmak suretiyle onlara benzerse o kimse kıyamet günü onlarla beraber haşrolunur " (Feyzül Kadir 104 )
 İmâm-ı Rabbâni (r.h.) hazretleride "iki dini tasdik eden dahi şirk ehlinden sayılır . İslam hükümleri ile küfür bir araya getirmeye çalışan dahi müşriktir . Halbuki küfürden teberri etmek şirk şâiberinden sakınmak tevhiddir "buyurarak şöyle devam eder ,
  "Hindûların büyük bildikleri güne tâzim , yahûdilerce bilinen âdetlere uymak küfrü icab ettirir . Nitekim Ehl-i İslamın cahilleri bilhassa kadınlar küffarın belli günlerindeki küfür merasimini icra etmektedirler . Bunları kendileri içinde bayram kabul edip kızlarının ve kardeşlerinin evlerine onlara benzeyen hediyeler yollarlar...(Mektubât-ı Şerîfe 3/41)
 İmam-ı Rabbâni Müceddid-i Elf-i sânî Hazretleri bu tür merasimleri icrâ ile ehl-i küfre benzeyenlerin acıklı sonunu şu ifadelerle haber verirler ,
  "Bir defasında bir hastanın ziyaretine gittim . Ölümü yaklaşmıştı . Haline teveccüh ettiğim zaman gördüm ki kalbi şiddetli zulmet içinde Her ne kadar bu zulmetin kalkması için teveccüh ettiysemde kalkmadı . Çokça teveccühten sonra bilindi ki bu zulmetler , kendisinde saklı duran küfür sıfatından nâşidir . Bu sıkıntıların menşe-i dahi küfür ehli ile dost geçinip durmasıdır . Bundan sonra belli olduki zulmetlerin defi için teveccüh yerinde bir iş değildir . Zira onun bu zulmetleredn temizlenmesi cehennem azabına kalmıştır . Ki küfrün cezasıda odur . Ve bana malum oldu ki onda imandan bir zerre mevcuttur , ve bunun bereketiyle cehennemde ebdi kalmaktan kurtulacaktır . (Mektûbât-ı Şerif 1/266)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder