Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

11 Ağustos 2016 Perşembe

GÜNLÜK YAZILAR




اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ

(Ezelden ebede kadar) bütün olmuş ve olacak hamd ve sena (övgü) tam ve kemaliyle âlemlerin (yegâne) yaratıcısı, besleyip kemale erdiricisi olan Allah'adır.(Fatiha -1)

Maişeti temin edilmesi gereken (evlad-u iyâlini ) ihmal etmek insana günah olarak yeter.(Ebu Davud)

"Bizi nimetleriyle yediren ve içiren ve bizi İslam üzere bulunduran Allah'a hamd olsun."  (Ebu Davud, At'ime:15)


Aba vakti aba , yaba vakti yaba alan yanılmaz


Ne kadar çoktur dostlar sayıldığında . Halbuki ne kadar azdırlar musibet anlarında .



HZ.ÖMER VE AİLE ANLAYIŞI

 Bir adam hanımının huysuzluğunu Hz.Ömer(r.a.)'e şikayete karar verir . Halifenin kapısına geldiğinde içerden sert sinirli bir kadın sesi işitir . Mütereddit bir halde öylece beklemeye başlar . Hep kadının konuştuğunu halifenin sustuğunu anlayan adam kapıyı çalmaktan vazgeçip geri dönmeye karar verir ve ayrılacağı zaman kapı açılır . Kapıyı açan Hz.Ömer(r.a.)'dir .
- Ne var niye geldin bir şey söylemeden dönüyorsun , diye sorar . Adam :
- Ya Ömer (r.a.) ben karımdan şikayet etmeye gelmiştim . Baktım ki nice insanları dize getiren Ömer (r.a.) bile hanımının karşısında konuşmuyor . Onun bütün sözlerini büyük bir sabırla dinliyor . Ben niye şikayet edeyim dedim ve geri dönmeye karar verdim , dedi
 Adamı dinleyen Hz.Ömer (r.a.) :
- O benim evimin hanımıdır . Beni haramdan korur . Çocuklarımın annesidir onlara bakar . Evimin ahçısıdır yemeklerimizi pişirir . Evimin çamaşırcısıdır temizliğimizi yapar . Biraz fazla yorulmuş da bana çatmışsa ne olur . Elbette karşısında susmam gerekir , dedi.

EDEB VE HÜRMET İFADESİ

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile amcası Hz.Abbas(r.a.) iki veya üç yaş fark vardı . Birgün Hz.Abbas(r.a.)'a :
-Sen mi yoksa HzPeygamber (s.a.v.) mi daha büyük ?  diye sordular .
Hz.Abbas(r.a.) üstün bir edeb ve hürmet ifadesi olarak kabul edilen şu cevabı verdi :
-O bendan daha büyük , ben ise ondan daha yaşlıyım


TARİHTE İLGİNÇ OLAYLAR

MUMYALAR :
Öldükten sonra dirilmeye inanan eski Mısır halkı ölülerini mumyalardı . Onları koruma gereği duyarlardı .
 Firavunların cestleri en iyi şekilde mumyalanırdı . Onların mezarına değerli eşyalar ve günlük hayatta kullandığı araç gereçlerde konulurdu . Bu mezarların hırsızlardan korunması için mezarın yerinin gizlenmesine özen gösterilir , ilgili mimar ve işçiler öldürülürdü . Öldürülenlerin tanrıya kurban verildiği söylenerek yapılan cinayete de iyi bir kılıf bulunmuş olurdu .
  20. yy. başlarında mumyaları müzelere götürme furyası başladı . Araştırmacı kisvesine bürünenler cesetleri çalarak müzelere götürmeye başladılar . Kaçırılan mumyaların geneli çok yüksek paralara satıldılar . Fakat meraklılarına satılan mumyaların hepsi eski Mısır dönemine ait değildi tabi ki . Kızgın çöllerin kumu cesetleri birkaç senede mumyalaştırıyordu . Eski Mısır devri ile hiçbir ilgisi olmayan cesetler kızgın kumlarda kurutulduktan sonra bantlara sarılarak satıldı.
 Mısırda değişik devirlerde öbür dünyada mezara konulan cesetle yaşanmayacağını söyleyenler çıktıysa da doğruyu dile getiren bu insanlar çıkar çevreleri tarafından engellenmiştir . Çünkü mumyacılık Mısırda çok büyük bir sektör haline gelmişti . Eski Mısır din adamları halkın dini inançlarını suistimal ederek zenginleşiyordu .
 Bu zenginlik ve güç o hale geliyordu ki firavunlar bile bazı dönemlerde din adamlarıyla başa çıkmakta zorlanıyordu .
 Mısır halkının tamamının aynı inancı paylaşmadığı muhakkak . Bazı dönemlerde firavunların mezarları soyulmuş , mumyalar yerlerinden alınarak paramparça edilmiştir . Öldükten sonra tanrıların arasına karışacağına inanan firavunlar , kendi cesetlerini bile koruyamamışlardır .
   Dilencinin Şükrü
Dilenci vapurda acıklı öyküsünü anlatıp şapkasını oğluna vererek yolcular arasında dolaştırdı. Şapka kendisine geldiğinde, içinde tek kuruş olmadığını gördü. Hal böyle olunca ellerini yukarı doğru kaldırıp Allah'a şükretmeye başladı hemen:
"Şükürler olsun sana ki, şapkamı sağlam kurtarabildim."










2 yorum: