
Hal böyle iken oyun oynayan kişiler artık daha gerçekçi bir oyun deneyimi yaşıyor, yani kendisini oyunun içine girmiş gibi sanki gerçekmiş gibi hissediyor.
Bundan dolayı şiddet içerikli oyunların özellikle de çocukların psikolojisini bozduğu iddia ediliyordu. Fakat bugün yayınlanan bir haberde bunun doğru olmadığı, hatta biraz da tersinin doğru olduğu ortaya çıkmış…
Uzun süreli bir araştırmanın sonucunda çıkan sonuç senelerdir bildiğimiz bir bilgiyi altüst ediyor diyebiliriz. Stetson Üniversitesi’nden Klinik psikolog Christopher Ferguson ‘un tamamladığı çalışma medyadaki şiddetin ve oyunlardaki şiddetin topluma yansımadığını söylüyor.
1920’lerden beri medyanın güçlenmesi, televizyon izlenme oranlarının artması ve bu mecralarda şiddet barındıran içeriklerin sayısının artması, toplumsal şiddet oranın artmasıyla doğrudan ilişkili olarak gösterilmekteydi. Özellikle video oyunların artması ve en çok tercih edilen video oyunlarının genelde şiddet içerikli olması, video oyunlarında barınan şiddetinde toplumsal şiddet ile doğrudan ilişkili olduğu kanısını doğuruyordu. Ancak Christopher Ferguson uzun zamandır yürüttüğü araştırmasının sonuçlarının bu bilgilerin yanlış olduğunu kanıtladığını iddia etti. Psikolojiuzmanları ve bilim dünyası tarafından şok etkisiyle karşılanan bu araştırmanın sonuçları sayısal analizlere de dayanıyor ve rakamlara göre Christopher Ferguson oldukça haklı.

Araştırmasına burdan sonra video oyunlarıyla devam etmeye karar veren Ferguson, benzer bir işlemi 1996 ve 2011 yılları arasında çıkarılan şiddet içerikli video oyunları ve toplumsal şiddet olayları ile de gerçekleştirmiş. Aslında Ferguson burada bir bağlantı bulamamış demek yanlış olur çünkü Ferguson şiddet içerikli oyunların sayısın artması ile genç nesil de yaşanan şiddet olaylarının azaldığını görmüş.

Araştırma sonucu toplumsal ve kişisel şiddetin video oyunları ve medya içerikleriyle değil, ekonomik refah düzeyi, mesleki eşitsizlikler, eğitim ve ruh sağlığı ile doğrudan bir ilişkisi olduğunu söylüyor. Ferguson ve araştırması kısaca herkesin susması ve önem verilmesi gereken gerçek şeyler hakkında üzülmesi gerektiğini söylüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder