Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

3 Ocak 2025 Cuma

Mültezem Nedir?

 Mültezem Nedir?

Hacerülesved ile Kâbe kapısı arasında kalan 2 metrelik kısma "mültezem” (sıkı sıkıya yapışılan yer) adı verilir. Bazı hadislerde mültezemin duaların kabul edildiği mübarek bir yer olduğu belirtilmiş (Beyhakî, es-Sünen, V, 164; Muhibbüddin et-Taberî, s. 315), Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile sahâbe ve tâbiînden birçok kimsenin burada dua ettiği nakledilmiştir (Ebû Dâvûd, "Menâsik”, 54; Fâkihî, I, 162).


Abdullah b. Amr b. Âs -radıyallâhu anh-, Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in mültezeme gelerek göğsünü, yüzünü ve ellerini açarak oraya yapıştırdığını ve o şekilde dua ettiğini rivayet etmektedir (Ebû Dâvûd, "Menâsik", 55). Ancak izdihamdan dolayı günümüzde başkalarına eziyet etmeden bunun yapılmasına imkân yoktur. Bu sebeple mültezemin karşısında durularak dua edilmesi daha uygundur.

Mültezemin simetriği olarak Rüknülyemânî ile batı duvarı üzerinde Abdullah b. Zübeyr’in açtığı ve daha sonra Haccâc b. Yusûf’un kapattığı kapı arasında kalan kısma da "müstecâr" (günahların bağışlanması için sığınılan yer) adı verilir. Buraya duaların kabul edildiği yer anlamında "müstecâb" denildiği de bazı kaynaklarda zikredilir. Bir rivayete göre Cenâbı Hak, Hz. Âdem -aleyhisselâm-’ın tövbesini Rüknülyemânî ile Kabe'nin arka kapısı arasındaki bu yerde (Fâkihî, V, 235), diğer bir rivayete göre ise mültezemde (Ezrakî, I, 248; Muhibbüddin et-Taberî, s. 316) kabul etmiş-tir.


Ebû Hüreyre'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Rüknülyemânî’de yetmiş bin (bir rivayete göre yetmiş) melek görevlendirildiğini ve orada, "Allahım! Senden dünyada da âhirette de af ve esenlik dilerim; rabbimiz, bize dünyada da âhirette de güzellik ihsan et ve bizi cehennem azabından koru" diye dua edilince bu meleklerin "âmin!" dediğini haber vermiştir (İbn Mâce, "Menâsik”, 32; Fâkihî, I, 138; İbn Kudâme, V, 229; İbnü'l-Hümâm, II, 456).


Sözlükte “sarılmak, bir yere yapışıp kalmak, ayrılmamak” anlamındaki iltizâm masdarından mekân ismi olan mültezem “sıkı sıkıya yapışılan yer” demektir. Hacıların tavaftan sonra burada ısrarla dua etmelerinden dolayı bu adla anılmıştır. Abdullah b. Abbas’tan nakledilen (el-Muvaṭṭaʾ, “Ḥac”, 251) ve genel kabul gören rivayete göre Mültezem, Hacerülesved rüknü ile Kâbe kapısı arasında bulunan mekânın adıdır. İbn Abbas, Mültezem’in Kâbe’nin arkasında bulunduğunu ileri süren Abdullah b. Zübeyr’e burasının yaşlı Kureyş kadınlarının mültezemi olduğunu söyleyerek karşı çıkmıştır (Ezrakī, s. 247). Mültezem, “Allah’tan günahların affedilmesini dilemek amacıyla içten gelen bir duygu ile yapılan duaların kabul edildiği yer” anlamında Med‘â (bazı kaynaklarda Müddeâ), “bütün kötülüklerin şerrinden sığınılan yer” mânasında Müteavvez diye de anılır. Hacerülesved ile Kâbe kapısının arasındaki mesafe yaklaşık 2 metredir. Gerek sahâbe gerekse tâbiîn ileri gelenlerinden birçoğu ayrıca Kâbe’nin etrafındaki çeşitli yerlerde, Hicr’deki altın oluk altında ve Kâbe’nin arkasında batı tarafında Rüknülyemânî’ye yakın bir yerde de dua ederdi.


Bazı hadislerde Mültezem’in duaların kabul edildiği mübarek bir yer olduğu belirtilmiş (Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, V, 164; Muhibbüddin et-Taberî, s. 315; Kalyûbî, II, 108), Hz. Peygamber ile sahâbe ve tâbiînden birçok kimsenin burada dua ettiği nakledilmiştir (Ebû Dâvûd, “Menâsik”, 54; Fâkihî, I, 162). Nevevî bu rivayetlerin zayıf olduğunu, ancak amellerin faziletine dair zayıf hadisler hakkında ulemânın müsamaha gösterdiğini kaydeder (el-Mecmûʿ, VIII, 260-261). Resûl-i Ekrem ve ashabın bazı uygulamalarından hareketle (İbn Mâce, “Menâsik”, 35; Ebû Dâvûd, “Menâsik”, 55; Nesâî, “Menâsik”, 132; Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, V, 164), Hacerülesved istilâm edildikten sonra göğsü ve sağ yanağı Kâbe duvarına yaslayıp sağ el Kâbe kapısı, sol el Hacerülesved hizasına gelecek şekilde elleri dik ve açık biçimde baş üzerinde duvara uzatarak Kâbe örtüsüne sıkıca tutunup dua ve niyazda bulunmak tavsiye edilmişse de izdihamdan dolayı günümüzde bunun yapılmasına imkân yoktur. Bu sebeple Mültezem’in karşısında durularak dua edilir.


İltizam özellikle vedâ tavafından sonra yapılır. Mâlikîler ve Hanbelîler’le Hanefî mezhebinde en sahih ve meşhur kabul edilen görüşe göre Makām-ı İbrâhîm’in arkasında iki rek‘at tavaf namazı kılıp zemzem içtikten sonra Safâ’ya çıkmadan önce Mültezem’de durup dua etmek müstehaptır. Şâfiî kaynaklarından anlaşıldığına göre kudûm tavafının arkasından Mültezem’de dua edip iki rek‘at tavaf namazı kılmak, vedâ tavafından sonra ise iki rek‘at tavaf namazını kılıp zemzem içtikten sonra Mültezem’de dua etmek menduptur (Gazzâlî, I, 258, 265; Kalyûbî, II, 108, 125; krş. Nevevî, VIII, 259).


Hac görevini ifa eden kimse vedâ tavafını yaptıktan sonra, dilediği bir duayı veya bazı Selef âlimlerinin tavsiye ettikleri ve fıkıh kitaplarında Mültezem duası diye zikredilen şu duayı okuyabilir: “Allahım! Ev senin evin, kul senin kulun ve senin kullarının çocuğudur. Emrime verdiğin vasıtalarla beni ülkelerinde dolaştırıp gezdirdin ve nimetine eriştirdin, hac ibadetini yerine getirmemde bana yardım ettin. Eğer benden razı olduysan rızanı arttır, onu eksik etme, esirgeme. Eğer razı olmadıysan nerede ise evim haline gelen ve ruhumda yer eden evinden uzaklaşmadan bana ihsanda bulun. Eğer izin verirsen artık ayrılma zamanım geldi. Senden ve evinden asla vazgeçmiyor, yüz çevirmiyorum. Allahım! Bedenime sağlık ve âfiyet ihsan et, dinim konusunda beni kötülüklerden koru. Dönüşümü hayırlı kıl, ölünceye kadar beni tâat ve ibadetinden ayırma, dünya ve âhiretin iyiliklerini nasip eyle. Sen her şeye kadirsin” (Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, V, 164; İbn Kudâme, III, 462-463). Bazı Hanefî kaynaklarında bundan farklı bir dua metni de kaydedilmektedir (Ebû Mansûr Muhammed b. Mükerrem el-Kirmânî, I, 627-628; Osman b. Ali ez-Zeylaî, II, 37).




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder