Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

3 Ocak 2025 Cuma

HİCR İSMAİL

 SORULARLA İSLAMİYET


https://sorularlaislamiyet.com/kabenin-hicr-kisminda-hz-ismail-ve-hz-hacerin-kabirleri-oldugu-yaziyor-bu-dogruysa-orada-nasil-nam-0


Kabenin hicr kısmında Hz. İsmail ve Hz. Hacer'in kabirleri olduğu yazıyor. Bu doğruysa orada nasıl namaz kılınıyor?

Hz. Hacer'le, oğlu Hz. İsmail (as)'in "Hicr" mevkiine defnedildiği rivayet edilir. (bk. Ahbaru Mekke, 1/313)


Hicr: Hatim denilen yerin içidir. Altınoluk tarafından yarım duvarla çevrilmiş yerdir. Burada namaz kılmanın bir sakıncası yoktur, ancak tavaf bunun dışından yapılır.


Hicr-i İsmail, Kâbe-i Muazzama'nın kuzey cephesinde bulunan bir sahanın ismidir. İbrahim (a.s.)'in oğlu İsmail (a.s.) burada yetiştirilip himaye edildiği için de bu isim verilmiştir. Hicr-i İsmail, 131 cm. yüksekliğinde ve yarım daire biçiminde bir duvarla çevrilidir. Bu duvarla Kâbe-i Muazzama arasında kalan sahaya Hicr-i İsmail denilir.


Hicr-i İsmail'in en az üç metresinin Kâbe'den olduğu kesinlik kazandığına ve bu kısım Kâbe duvarının bitişiği olduğuna göre, bu kısımda namaz kılan kimse Kâbe'nin içinde namaz kılmış gibi olur. Nitekim Ebû Davud, Tirmizi ve Nesâi'nin rivayet ettikleri bir hadiste Aişe (r.anha):


"Ben Kâbe'nin içine girip orada namaz kılmayı çok arzuluyordum. Bunun üzerine Rasulüllah (s.a.s.) elimden tutup beni Hicr-i İsmail'e koydu ve:"


"Kabe'ye girmek istediğin zaman Hicr-i İsmail'de namaz kıl. Çünkü Hicr-i İsmail, Kabe'den bir parçadır. Senin kavmin Kabe'yi (tekrar) bina ettikleri zaman daraltıp Hicr'i ondan çıkardılar." buyurdu." (Tirmizî, Ḥac, 48; Nesâî, Ḥac, 128) demiştir.


Bu hadis rivayetini dikkate alan bazı alimler ise hicrin tamamının Kabe’den olduğunu ileri sürmüşlerdir.


Buna göre Hz. İsmail ile annesinin mezarlarının hicrde olduğuna dair rivayet eğer sahihse, mezarların bugünkü hicrin Kabe’ye dahil olmayan kısmında bulunması gerektiği açıktır.


Peygamber kabirlerinin mescid edinilmemesini isteyen Resûl-i Ekrem’in (Buhari, Cenaiz, 62, 96), hicrde namaz kılması ve Hz. Aişe’ye de tavsiye etmesi (İbn Mace, Menasik, 31) bunu teyit etmektedir.


İSLAM ANSİKLOPEDİSİ


https://islamansiklopedisi.org.tr/hicr--kabe


Sözlükte “engellemek, yasaklamak; bir şeyden bir parça ayırmak” mânalarına gelen hicr, Kâbe’den ayrılmış olmakla birlikte onun bir parçası kabul edilen yere verilen isimdir. Burası, Hz. İbrâhim’in oğlu Hz. İsmâil’le birlikte inşa ettiği Kâbe’ye dahil bulunuyordu. Ancak yangın ve sel baskınları sonucunda yıkılan Kâbe’nin Hz. Muhammed’in de katıldığı 605 yılındaki yeniden inşası sırasında Mekkeliler, kendi aralarında topladıkları paranın Hz. İbrâhim’in temelleri üzerine yapılan inşaatı tamamlamaya yetmeyeceğini anlayınca binanın daha küçük tutulmasına karar verdiler. Bu inşaat sırasında yarım daire şeklindeki bir yeri Kâbe dışında bıraktılar ve burasını göğüs hizasına gelen bir duvarla (hatîm) çevirip Kâbe’den olduğu anlaşılsın diye taşla döşediler; Kâbe’den sayıldığı halde ondan ayrı bırakıldığı için de “hicr” veya “hicru İsmâil” adını verdiler.


Hicrin tamamının mı yoksa bir kısmının mı Kâbe’ye dahil olduğu konusu tartışmalıdır. Ezrakī, “Hz. İbrâhim hicri, Kâbe’nin yanı başında Hz. İsmâil’in koyunları için bir ağıl olarak inşa etmişti” diyerek onu Kâbe’nin tamamen dışında göstermiştir (Aḫbâru Mekke, I, 64-65). Ezrakī ayrıca İbn İshak’tan naklen Hz. İsmâil ile annesi Hâcer’in kabirlerinin burada olduğunu söyler (a.g.e., I, 313). Resûl-i Ekrem’in Hz. Âişe’ye söylediği, “Eğer kavmin küfür dönemine yakın bulunmamış olsaydı Kâbe’yi yıktırıp İbrâhim’in temelleri üzerine yeniden inşa ederdim” (bir başka rivayette: “dışarıda bırakılan kısmını içeri aldırırdım”) (Buhârî, “Ḥac”, 42; Nesâî, “Ḥac”, 125) anlamındaki sözleriyle bu kısmın kaç arşın olduğuna dair rivayetleri (Şevkânî, V, 51) değerlendiren âlimlerin çoğunluğu, hicrin 6 zirâlık (arşın) kısmının Kâbe’ye dahil olduğunu kabul etmiştir. Hz. Peygamber’in Kâbe’de namaz kılmak isteyen Hz. Âişe’ye Kâbe’ye dahil olduğunu belirterek hicrde namaz kılmasını söylediğine dair rivayeti (Tirmizî, “Ḥac”, 48; Nesâî, “Ḥac”, 128) dikkate alan bazı âlimler ise hicrin tamamının Kâbe’den olduğunu ileri sürmüşlerdir. Buna göre Hz. İsmâil ile annesinin mezarlarının hicrde olduğuna dair rivayet eğer sahihse mezarların bugünkü hicrin Kâbe’ye dahil olmayan kısmında bulunması gerektiği açıktır. Peygamber kabirlerinin mescid edinilmemesini isteyen Resûl-i Ekrem’in (Buhârî, “Cenâʾiz”, 62, 96), hicrde namaz kılması ve Hz. Âişe’ye de tavsiye etmesi (İbn Mâce, “Menâsik”, 31) bunu teyit etmektedir.


Hicrin sınırını gösteren hatîm (terkedilmiş, bırakılmış), iki ucu da Kâbe duvarına bitişmeyen yarım daire şeklinde bir duvardır. İçi, dışı ve üstü mermerle kaplı olup üzerinde biri ortada, diğerleri uçlarda yer alan, şamdan biçimi kaideli ve silindirik fanuslu üç adet lamba bulunmaktadır.


Kâbe, Husayn b. Nümeyr kumandasındaki Emevî ordusunun Abdullah b. Zübeyr’i kuşattığı sırada ciddi bir tahribata uğradı; ancak Emevî kuvvetleri çekilince Abdullah b. Zübeyr Kâbe’yi eskisinden daha güzel bir biçimde yeniden yaptırdı. İnşa tarzı üzerinde ashap kendisine itiraz edince Resûl-i Ekrem’in Hz. Âişe’ye söylediği sözleri (yk.bk.) delil getirip Kâbe’yi yıktırarak Hz. İbrâhim’in temellerini buldu ve ileri gelenlere gösterdi; sonra da duvarları bu temeller üzerinde yükseltti. Böylece Resûl-i Ekrem’in hadisine göre hicr Kâbe içine alındı. Emevî halifelerinden Abdülmelik b. Mervân zamanında Haccâc b. Yûsuf es-Sekafî, Mescid-i Harâm’a sığınan Abdullah b. Zübeyr’i kuşatınca Kâbe’yi mancınıkla taşa tuttu. Şehri ele geçirdikten sonra da onun Kâbe’yi inşa ediş biçimi ve yaptığı ilâveler konusunda Abdülmelik ile istişarede bulundu. Halifeden aldığı emir üzerine binanın hicr mevkiini meydana getiren bölümünün duvarlarını 4,50 m. kadar yıktırdı ve Kâbe’nin o tarafını kapatıp burasını Kureyş’in yaptığı tarzda alçak bir duvarla çevirdi; diğer kısımları ise olduğu gibi bıraktı (74/693).


Hatîm önceleri sadece taştan örülmüş bir duvar şeklindeydi; yine hicr de taş döşemeliydi. Abbâsî Halifesi Ebû Ca‘fer el-Mansûr 140 (758) yılında hac için Mekke’ye gittiğinde hatîm ve hicrin mermerle kaplanmasını emretti. Abbâsîler’den Osmanlılar’a kadar pek çok devlet adamı buranın imarı için gayret sarfetti. Bugün hicr, çevreleri saç örgüsü ve çeşitli geometrik motiflerle süslenmiş çok kıymetli, gül kırmızısı, siyah, yeşil, mavi mermerlerle kaplıdır. Hatîmin iç tarafının ortasında mermer üzerine Kudüs yönünü göstermek üzere Mescid-i Aksâ’nın kubbesine benzeyen bir şekil işlenmiştir; çevresinde de ince geometrik nakışlarla süslü mermerler bulunmaktadır. Sultan Abdülmecid ve Abdülaziz zamanında Osmanlılar tarafından yapılan bu süslemeler, kıblenin Mescid-i Harâm’a çevrilmesinden önce Hz. Peygamber’in Mescid-i Aksâ’ya doğru namaz kılmasına işaret etmektedir. Resûl-i Ekrem o dönemde namazını Hacerülesved’le Rüknülyemânî arasında kılar ve böylece Kâbe’yi kendisiyle Mescid-i Aksâ arasına almış olurdu; kıble yönü de hicrin ortasından geçerdi.


Memlük Hükümdarı el-Melikü’z-Zâhir Çakmak, hatîmin dış yüzü için Kâbe örtüsü gibi siyah renkli bir örtü gönderdiyse de bu örtü o yıl kullanılmadı. Ertesi yıl iç yüzü için de bir örtü gönderilince hatîm hem içeriden hem dışarıdan örtüldü; ancak daha sonra böyle bir uygulama yapılmadığı için bu ilk ve son örtü oldu.


Hasan-ı Basrî, Risâle fî fażli Mekke adlı eserinde hicri duaların makbul olduğu yerler arasında sayar (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3634/18, vr. 85, 87; ayrıca bk. ALTIN OLUK). Bu eserin Mustafa Hâmî tarafından yapılan Fazîletü’l-mücâvere adlı Türkçe tercümesinde hicrin faziletine dair bazı hadislere yer verilmiştir (s. 20, 38). Kâbe’nin bir bölümü olması sebebiyle Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre hicrde nâfile namaz kılınmakla birlikte farzlar ve müekked sünnetler kılınmaz. Hanefî ve Şâfiîler’e göre ise Kâbe’de olduğu gibi burada da her türlü namaz kılınabilir. Bütün mezheplere göre tavaf sırasında hicrin dışından dolaşmak şarttır.


Câhiliye döneminde Araplar’ın fâili tesbit edilemeyen cinayetlerle ilgili yeminleri (kasâme) hicrde verdirdikleri ve aynı yeri daha önceleri Kâbe’ye hediye edilen kıymetli eşyanın saklandığı bir mahzen ve kurban kesme mahalli olarak kullandıkları rivayet edilmektedir (bk. KÂBE).






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder