KİŞİYİ HER TÜRLÜ KÖTÜLÜKTEN KORUYAN DUALAR
1) Osman ibni Affân (Radıyal/âhu Anhjdan rivayet edildiğine göre Rasûlüllâh (Sallâl- lâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Her kim, akşamleyin üç kere:
‘O Allâh’ın ismiyle (akşamladım) ki, O’nun ismiyle birlikte ne yerde, ne de gökte hiçbir şey zarar veremez. O hakkıyla işiten, çok iyi bilendir’ derse, sabaha kadar ona ani bir bela gelmez. Sabahladığında da bu duayı üç kere okuyana akşama kadar ani bir bela isabet etmez.”
Bu duayı Osman ibni Affân (Radıyal/âhu Anhjdan rivayet eden Ebân ibni Osman (Radıyal/âhu Anhja felç vurmuştu. Ondan bu hadîs-i şerifi duyan kişi ona taaccüple bakmaya başlayınca o:
“Bana neden öyle bakıyorsun? Vallahi ne ben Hazreti Osman’a, ne de Hazreti Osman Nebî (Sallâilâhu Aleyhi ve Sellemje iftira etmiş değiliz. Lâkin başıma bu felç geldiği gün (bir şeye) kızgınlığımdan bu duayı okumayı unutmuştum (onun için bu bela başıma geldi)" dedi. (Ebû Dâvûd, Edeb:l 10, no:5090, 4/484; Tîrmizî, De'avât:13, no:3388, 5/465)
Nakledildiğine göre Haccac-ı Zâlim bir kere Abdullah es-Sekafî'yi Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh) a göndererek, emîru’l-müminine icabet etsin diye çağırttığında, Enes (Radıyallâhu Anh): “Allâh onu alçak etsin. Zira Azîz kişi Allâh'ın taatıyla izzet bulan, zelil kişi ise Allâh’a isyan ederek alçak olandır" dedi ve sonra, gelen kişiyle beraber kalkıp gitti.
Haccac’ın huzuruna vardığında o: "Bizim aleyhimizde konuşan ve beddua eden sen misin?" deyince, Enes (Radıyallâhu Anh): “Evet” buyurdu. O: “Peki neden böyle yapıyorsun?” deyince, Enes (Radıyallâhu Anh): “Çünkü sen Rabbine isyan ediyor, peygamberinin sünnetine karşı geliyor, Allâh’ın düşmanlarını aziz, dostlarını ise zelil ediyorsun" diye cevap verdi. O zaman Haccac: “Seni çok kötü şekilde öldürürüm" diyerek Enes (Radıyallâhu Anh)ı tehdit edince o zaman Enes (Radıyallâhu Anh): “Bunun senin elinde olduğunu bilsem elbette sana ibadet ederim" dedi.
Enes (Radıyallâhu Anhjın bu cesaretini gören Haccac: “Peki sen neyine güveniyorsun?!" deyince Enes (Radıyallâhu Anh): “Çünkü Rasûlüllâh (Sallâilâhu Aleyhi ve Sellem) bana bir dua öğretti ve ‘Her kim her sabah bu duayı okursa, kimsenin ona yolu yoktur. Yani ne zehir, ne sihir, ne de zalim bir sultan asla ona zarar veremez’ buyurdu. Ben de bu sabah o duayı yapmıştım” diye cevap verdi.
Bunu duyan Haccac: “Bu duayı bana öğret" deyince Enes (Radıyallâhu Anh): “Ben yaşadığım müddetçe, sen de hayatta iken, onu herhangi kimseye öğretmekten Allâh-u Te'âlâ’ya sığınırım" dedi. O zaman Haccac: “Salın bunu gitsin" deyince, etrafındakiler ona “Sen pire için yorgan yakan adamsın. Nasıl oldu da bunu saldın?” diye sorduklarında Haccac: “Ben onun iki omzunda ağızlarını açmış bana doğru saldıracak iki büyük aslan gördüm" diye cevap verdi. Sonra Enes (Radıyallâhu Anh) öleceği vakit hizmetçisine: “Senin, benim üzerimde hizmet hakkın var” dedi ve bu duayı ona öğretti. (İsmâ'îl Hakkı, Rûhu’l-Beyân, 3/630)
2) Talk ibni Habîb (Radıyallâhu Anh) şöyle anlatmıştır: “Ebu'd-Derdâ (Radıyallâhu Anh) a bir adam gelerek: ‘Ey Ebu'd-Derdâ! Evin yandı' dedi. O da: ‘Hayır yanmadı. Ben Rasûlullah (Sallâilâhu Aleyhi ve Sellem)den bir takım kelimeler işittim ki, onları gündüzün evvelinde söyleyene akşama kadar hiç bir musibet vurmaz, günün sonunda okuyana ise sabahlayıncaya kadar hiçbir felaket gelmez. Ben de bugün bu kelimeleri okuduğum için Allâh-u Te'âlâ bana bunu yapmaz’ buyurdu.
Sonra gidip baktıklarında evin etrafındakileryandığı halde eve hiçbir şey olmadığı görüldü. O kelimeler de şunlardır:
‘Ey Allâh! Sen, benim Rabbimsin. Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Ancak Sana güvendim ve Sen büyük olan Arş’ın Rabbisin. Allâh-u Te'âlâ ne dilerse o olur, ne dilemezse o olmaz. Günahlardan dönüş ve ibadetlere kuvvet ancak Yüce ve Büyük olan Allâh-u Te'âlâ’nın yardımıyladır. Şüphesiz Allâh-u Te'âlâ’nın her şeye gücünün yettiğini ve her şeyi ilmen kuşattığını biliyorum. Ey Allâh! Nefsimin şerrinden ve alın saçından yakalayıcı (dilediğini uygulayıcı) olduğun her canlının şerrinden Sana sığınırım. Şüphesiz ki Rabbim dosdoğru bir yol üzeredir.’” (ibni Sünnî, Amelü’l-Yevmi ve'l- leyle, no:57, 1/107; Nevevî, el-Ezkâr, no:239, 1/85)
3) İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ) şöyle anlatmıştır:
“Bir adam Rasûlüllâh (Saiiâilâhu Aleyhi ve Sellemje gelerek, başına çok felaketler geldiğinden şikayet edince, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ona: ‘Sabahladığında:
‘Kendimin, ehlimin ve malımın üzerine Allâh’ın ismini okurum’ de. O zaman bir şeyin kaybolmaz' buyurdu. O adam bunu okuduğunda bütün belalardan kurtuldu.” (İbni Sünni Amelü’l-yevmi ve'l-leyle, no:51, 1/95; Nevevî, el-Ezkâr, no:231, 1/83)
4)Her kim bir kağıda misk, zâferan (safran) ve gül suyu karışımından yapılan bir mürekkeple altı yüz (600) kere, diğer bir rivayete göre altı yüz yirmi beş (625) kere:
“Rahman ve Rahîm olan Allâh’ın adıyla” yazıp bunu nuska yaparak üzerinde taşırsa, Allâh-u Te’âlâ’nın izniyle o kişiye mânen bir heybet verilir ve mahlukattan hiçbir canlı ona kötülük yapmaya güç yetiremez.
5)Her kim bir kağıda misk, zâferan (safran) ve gül suyu karışımından yapılan
6) Ulemânın beyanı veçhile; aşağıda zikredilecek olan âyet-i kerîmeleri günün evvelinde (sabahleyin) okuyan akşama kadar akşam okuyanda sabaha kadar, bütün şeytanların, büyücülerin, sihirbazların, zâlim idarecilerin ve hırsızların şerrinden Allâh-u Te'âlâ'nın izniyle korunmuş olur. Okunacak âyet-i kerîmeler; üç kere Âyete’l-Kürsî, ardından Araf Sûresi'nin 54-56. âyet-i kerîmeleri, Sâffât Sûresi nin 1-11. âyet-i kerîmeleri, bir de Rahmân Sûresi’nin 31-35. âyet-i kerîmeleridir.
Âyet٠i Kerîmelerin Okunuşu
Üç kere Âyete'l-Kürsî’den sonra:
7) Rivayet olunduğuna gore her kim akşam namazının sünnetini Kâfirun ve jhlas Sûresi ile kıldıktan sonra:“Ey kuvvetleri şiddetli ve kudreti güçlü olan Zat! Kudretinle bütün yaratıklarım zelil kıldın. Düşmanlarımın şerrine karşı dilediğin sûretle bana kafi gel" derse, her türlü sıkıntıdan ve şerden kifayet olunur. (AbdülhâdîMuhammedHarse, el-Edviyetü'l-ilâhiyye ve'1- ed'ıyetü'n-nebeviyye, sh:33-34; Ahmed ed-Demenhûn, Şifâü’z-zam’ân bisirrikalbi’l-Kur’ân, sh:47}
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder