Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

27 Şubat 2024 Salı

İMAN BAHSİ

BÎSMİLLAHİRRAHMANÎRRAHİM
1- îbni Abbas (R.A.)'dan rivayet edilen Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Selleme
ait mektubun tercemesi söyledin
«BİSMİLLAHÎRRAHMANİRRAHİM. Allah Tealâ'nin kulu ve peygamberi
MUHAMMED tarafından, Rum'ların büyüğü Hirakl'e...
Hidayete uyanlara selâm olsun. İmdi seni İslâm'a davet ederim. İslâm ol, selâmet
bulursun ve Allah Tealâ sana iki kat mükafat verir Eğer yüz çevirirsen, sana bağlı olanların hepsinin vebali kuşkusuz boynundadır. Ey Ehl-i Kitab (olan
Hıristiyanlar)! Allah Tealâ'-dan başkasına ibadet etmemek ve Ona hiç bir şeyi
ortak koşmamak ve Allah'ı bırakıp da birbirimizi Tanrı ittihaz etmemek üzere
geliniz, aramızda sözbirliği edelim! Eğer onlar yüz çevirirlerse, siz (ey iman
edenler!» «Şahit olunuz, biz müslümanız Allah Tealâ'nın emirlerine boyun
eğmişiz ve teslim olmuşuz.)» deyiniz...»
Mütercimin ilavesit
Hirakl, her nekadar iman etmeğe gayret göstermişse de, kavminden çekinip
imanını açıklayamadı. Gerçi Hirakl, Mekke ticaret kafilesi başkanı sıfatıyla o
vakit Şam'da bulunan Ebû Sûfyan'ı Kudüs'e getirtip uzun uzadıya soru sorarak
derin bir tahkikat neticesinde kendisine tam bir vicdan kanaati gelmiş ve bütün
halinde iman etmek üzere Rum büyüklerine teklifte bulunmuş ise de, onlar kabul
etmediklerinden kendisi de imamını açıklayamamıştın
2-İbni Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"İslâm dini beş esas üzerine kurulmuştur: Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın resulü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve ramazan orucunu tutmak."
3- Ebû Hüreyre (Radıyallahu AnhJ'den rivayet edilmiştir: «İman, altmış küsur şubedir. Haya da imanın bir şübesidir.»
4- Abdullah ibni Amr (Radiyallahu Anh) dan rivayet edilmiştir:
«Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanların emin oldukları kişidir. Muhacir,
Allah Tealâ'nın yasakladığı şeyden göç eden kişidir.»

5- Ebû Musa (R.A.)'dan rivayet edilmiştir:
«Hangi müslüman daha faziletlidir, diye sorulunca Peygamber Sallallahu Aleyhi
ve Sellem, dilinden ve elinden müslümanların emin oldukları kişi buyurdu»

6- Abdullah İbni Amr fR.A.) 'dan rivayet edilmiştir: «Resûlüllah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem Hazretlerine: Ey Allah'ın Resulü: Müslümanlığın hangi ameli
daha hayırlıdır? diye sorulunca, Peygamber efendimiz;: Açları dourmak,
tanıdığına ve tanımadığına selâm vermek, buyurdular

7- Enes (R.A.)'den rivayet edilmiştin
«Hiç biriniz, kendisi için istediği şeyi din kardeşi için de istemedikçe iman etmiş
olamaz (bunu yapmadıkça kâmil bir iman ile mümin olamaz)

9- Enes (R.A.l'den rivayet edilmiştir;
«Üç şey vardır ki, onlar kimde bulunursa, o şahıs imanın tadını bulmuştur; Allah
Tealâ ve peygamberi, diğer bütün varlıklardan o kimseye daha sevgili olmak. Bir
kimseyi sevdiği zaman, (karşılık beklemeksizin) yalnız Allah rızası için sevmek.
Ateşe atılmaktan tiksindiği gibi, îslâm ile şereflendikten sonra tekrar küfre
dönüp dinden çıkmaktan tiksinmek. (Bu üç şey, her kimde bulunursa imannın
zevkini iyi tatmış olur, demektir.»).

10- Enes (R.A.)'Öen rivayet edilmiştir:
«îmanın alâmeti, Ensar'ı (Medîne'li ashabı) sevmektir. Nifakın alâmeti de,
Ensar'a kin beslemektir.»

11- Ubâde bin Samit (R.A.)'den rivayet edilmiştir:
Resûlüllah Sallâllahu Aleyhi ve Sellem, ashabı kiramdan bir topluluğu hitaben
şöyle., buyurdular:
«Allah Tealâ'ya hiç bir şeyi ortak koşmayacağınıza, hırsızlık yapmayacağınıza,
zina etmiyeceğinize, çocuklarınızı öldürmeyeceğinize, kendinizce iftira uydurup
ortaya atmayacağınıza, şeriatın uygun gördüğü hususlarda isyan etmeyeceğinize
dair bana biat'ediniz!..
Sîzden her kim bu biati yerine getirirse mükâfatı, Allah Tealâ tarafından behemehal verilecektir. Her kim bu yasaklardan birini işler de
dünyada cezasını çekerse bu ceza onun keffareti olur. Kimde bu yasaklardan
birine düşer de, sonra Allah onu örterse (suçu gizli kalırsa), onun durumu
Allah'a kalmıştır. Dilerse bağışlar, dilerse (ahirette ona azab eder. (Bu hüküm,
Allah'a ortak koşmak suçundan başka günahlar içindir. Şirkden tevbe etmedikçe
Allah hiç bir kulunun günahını bağışlamaz.
Bu hadisi- şerifin ravisi Hazreti Ubâde der ki: «Biz de toplu olarak bu esaslar
üzerine biat ettik.»

12- Ebû Saîd Hudrî (R.AJ 'den rivayet edilmiştir:
«Müslumanın en hayırlı malı hemen hemen davardır. Çünkü dağbaşlannda ve
dere boylarında davarın ardından gider ve dinini (cemiyet içinde hüküm süren)
fitnelerden kaçırır (korur).»
13- Aişe Sıddika (R.AJ'dan rivayet edilmiştir.
«Resûlüllah Sallâllahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri ashabı kirama bir şey
emrettikleri zaman, onların güç yetebilecekleri bir işi emrederlerdi. Hatta onlar:
Bizim durumumuz sizin gibi değildir; çünkü Cenabı Hak geçmiş ve gelecek
günahların hepsini size bağışlamıştır. Biz ise bu durumda değiliz (daha çok
çalışmak ve ibadet etmek zorundayız), dediklerinde efendimiz bu söze kızardı.
Öyle ki, mübarek yüzlerinde kızgınlık eseri belli olurdu. Sonra şöyle buyururdu:
Allah Teâlâ'dan en çok korkanınız ye (çünkü) O'nu en iyi bileniniz benim.»
14- Ebû Saîd'den rivayet edilmiştir:
«Cennetlikler Cennet'e ve cehennemlikler Cehennem'e girerler. Sonra Cenabı
Allah (Azze ve Celle) Hazretleri meleklere hitaben şöyle buyurur: Her kimin
imandan bir hardal tanesi ağırlığı kadar iman kalbinde varsa, onu Cehennem'den
çıkarın, Bunun üzerine onlar simsiyah oldukları halde oradan çıkarılırlar. Sonra
haya veya hayat nehrine (ebedî hayata sebep olan nehre) atılırlar. Sonra, ark
kenarlarında biten taneler gibi biterler. Bunların sapsarı ve kıvrım kıvrım
çıktıklarını mutlaka görmüşsünüzdür.»
15- Ebû Saîd (R.A.) 'den rivayet edilmiştir:
«Rüyamda bazı insanları gördüm. Gömlekli olarak bana göste-rildiler.
Gömleklerin bir kısmı memelere, bir kısmı da daha aşağıya kadar inmişti. Ömer
bin Hattab ise eteklerini yerden çektiği bir gömlekle bana gösterildi. (Ashab)
dediler ki: Ey Allah'ın Resulü bunu neye yordunuz? Buyurdular ki: Dindarlığa
(yordum).»
16- İbni Ömer (R.A.)'den rivayet edilmiştin
«Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri, Ensar'dan (Medîne'Ii
ashabdan) birisi, din kardeşine öğüt verirken yanlarına vardıklarında: Ey kişi,
uzun lafı, bırak; haya imandan gelir, buyurdular.»
17- İbni Ömer (R,A.) 'den rivayet edilmiştin
«Allah'dan başka ibadet edilecek bir ilâh olmadığına, Muham-med'in de Allah
Tealâmn peygamberi olduğuna şehadet edinceye, namazlarını kılıp zekâtlarını
verinceye kadar Arap müşriklere karşı savaşmam bana emredildi. Eğer bunları
yaparlarsa, benden mallarını ve kanlarını korumuş olurlar; ancak kul hakları ile
şer'i cezalar kalır. (Kul hakları olursa kendilerinden alınır, suç işlerlerse
cezalandırılırlar) . Allah Tealâ tarafından hesaba çekilirler.» Yani: Bir kimse
görünüşte dini emirleri yerine getirmekle kurtulur; içi ve aslı itibariyle onun hali
Allah'a kalır, .Ahirette ona göre muamele görür.
18- Ebû Hüreyre Radıyallahü Anh'dan rivayet edilmiştir:
«Resûlüilah Sallallahu Aleyhi ve Selleme: — Hangi amel daha faziletlidir? diye
sorulunca, Allah Teaîâ'ya ve O'nun Peygamberine iman etmek, buyurdular.
Sonra hangisi? diye sorulunca : — Allah yolunda (tevhid kelimesini yüceltip
hakim kılmak için) cihad etmek, buyurdular. Sonra hangisi? diye sorulunca: —
Makbul bir hac, buyurdular.»
19- Sa'd (R.A.)'dan rivayet edilmiştir.
Resûlüilah Sallellahu Aleyhi ve Sellem Hazretlerinin meclisinde iken, yardım
olarak bir kaç kişiye mal verip benim en hoşlandığım adama vermedi. CKalbleri
islâma ısındırılmak için kendilerine mal verildiği hikmetini, anlayamadığımdan)
ben: Ey Allah'ın Resulü! Falan adanı hakkında görüşün nedir? Vallahi ben onu
gerçekten mümin bilirim, deyince, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle
buyurdu:
Veya müslüman bilirsin. (Sen onun iç halini gerçek olarak bilemeyeceğin için,
gerçek mümin bilirim deme, dış hali itibariyle onu müslüman bilirim de,» diye
beni ikaz etti ise de bunu anlayamadım). Bir müddet sustum ve sonra o adam
hakkındaki kanaatim ağır basarak yine sözümü tekrarlayıp: Ey Allah'ın Resulü!
O adam hakkında görüşün redir? Vallahi ben onu gerçekten mümin bilirim
dedim. Peygamber yine:
«Veya müslüman bilirsin,» buyurdu.
Bir miktar sükût ettikten sonra, o adam hakkındaki kanaatim yine galebe çalarak
sözümü tekrarladım. Resûlüilah da sözünü iade etti; sonra şöyle buyurdu: «Ey
Sa'd! Başkasını daha çok sevdiğim halde, bir adama veriyorum. Çünkü
(vermezsem) Allah Tealâ'nm onu yüzükoyun cehenneme bırakacağından
korkarım.» (Yani, ona vermezsem, belki dinden çıkar da cehennemlik olur. Onun
kalbini îslâma ısındırmak ve imanını ^pekleştirmek için veririm.)
6
[6]
20- îbni Abbas (R.A.) 'dan rivayet edilmiştir.
«Bana Cehennem gösterildi. Bir de baktım ki, cehennemliklerin çoğu
kadınlardan ibaret; çünkü onlar nankörlük ederler. Soruldu ki: Ya Resûlallah,
Cenabı Allah'amı nankörlük ederler? Peygamber Sal-tellahu .Aleyhi ve Sellem
şöyle buyurdular: En yakın adamına nankörlük ederler ve kendilerine yapılan
iyiliğe de mankörlük ederler. Meselâ: Bir kadına yıllar boyunca iyilik etsen de,
sonra o kadın senden bir şey (hoşlanmayacağı bir iş) görmüş olsa, senden hiç bir
hayır görmedim, diye nankörlük eder.»
21- Ebû Zer (R.A.J'den rivayet edilmiştin
«Bir esir alıp onu hizmetimde kullanırken anasından dolayı kendisini aşağıladım.
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri şöyle buyurdular: Ey Ebû
Zer! Neden onu anasından dolayı aşağıladın? Muhakkak sen, kendisinde
cahiliyet eseri bulunan bir kişisin! Hademe ve köleleriniz sizin kardeşlerinizdir.
Cenabı Allah onlan sizin elinize bırakmıştır. Her kimin elinde böyle bir kardeşi
olursa, kendi yediği yemekten ona yedirsin, kendi giydiği elbiseden ona
giydirsin ve böylelerine güç yetîremiyecekleri bir iş yüklemeyüıis. Eğer
yüklerseniz onlara yardım ediniz.
22- Ebû Bekre fR.AJ'den rivayet edilmiştir:
«İki kişi kavga ederken bunlardan birine yardım etmek için yürüdüm. Ebû Bekir
Hazretleri karşıma çıktı ve nereye? diye sordu Ben des İşte şu adama yardım
edeceğini, dedim. Sonra bana, gitme geri dön; çünkü Resûlüllah Sallellahu
Aleyhi ve Sellem Hazretle rinden şöyle buyurduğunu işittim.
«İki Müslüman, kılıçlanyle birbirine karşı çıktıklarında öldü renle öldürülenin
ikisi de cehennemdedir.» Ya Resûlallah, dedim b öldüren (katildir, yeri
cehennem), fakat öldürülenin günahı ne (m den cehennemlik olsun)? Şöyle
buyurdular:
«O da arkadaşını öldürme hırsı için de idi. (Böyle düelloya ç] kanlar, cehennemi
boylarlar.)
23- Ebû Hüreyre (R.A.)'den rivayet edilmiştir:
«Mttnafıkın alâmeti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, sös verdiği zaman
cayar, kendisine emniyet olduğu veya emanet b; rakıldıgı zaman hıyanet eder.»
24- Abdullah bin Amr (R.A.) 'dan rivayet edilmiştir!
«Dört şey kimde bulunursa halis münafık olur* o dört şeyden yalnız birisi
bulunursa, onu bırakmcaya kadar nifaktan bir haslete sahip bulunur: Kendisine
güvenildiği zaman bu güvene hiyanet eder. Konuştuğu zaman yalan söyler.
Anlaşma yaptığı zaman arkadan vurur. Bir kimse ile davalaştığı zaman hır
çıkarır.»
25- Ebû Hüreyre (R.A.)'den rivayet edilmiştir:
Her kim Kadir gecesini, bu gecesinin faziletine inanarak Allah rızası için
ibadetle geçirse, o kimsenin geçmiş günahları ] agışlanır.»
26- Ebû Hüreyre (R.A.)'den rivayet edilmiştir:
«Allah Tealâ Hazretleri, kendi yolunda mücahit , olarak çıkan, yalnız bana olan
imanı ve peygamberlerime olan tasdiki yüzünden f çıkmış bulunan kişiye,
kazandığı ecir veya ganimetle geri çevirmeyi veya cennete sokmayı tekeffül
etmiştir. Ümmetime ağır gelmeseydi gazaya giden hiç bir müfrezeden geri
kalmaz ve Allah yolunda ölüp sonra dirilmeyi, tekrar ölüp tekrar dirilmeyi ve
sonra ölmeyi arzulardım.» (Yani: Ümmetimin diğer dinî ve idarî işlerinin
aksamaması ve güçlükle karşılaşmamaları için" Medine-i Münevvere'de
kalıyorum. Yoksa düşman karşısında ve, savaş yerinde bulunmak arzusundayım.
Mümkün olsaydı, bu uğurda bir kaç kez hayatımı feda ederim.)
27- Ebû Hüreyre (R.A.)'den rivayet edilmiştin
«Gerçekten îslâm dini çok kolaydır; hiç kimse asla bu dini zorlamaya
kalkışmasın, yoksa din ona galip gelir. (Yani, kulluğun en a'lasmi yapmağa
kimsenin gücü yetmez.) O halde doğruluktan ayrılmayınız, mutedil davranınız,
iyimser olunuz, sabah, akşam ve gecenin bir kısmında (ibadet ve niyaz ederek)
yardım isteyiniz. (Ya ni, ibadetten hiç kimseyi soğutmayınız, birlik ve beraberlik
halinde olunuz, gece-gündüz din ve millet için mümkün olduğu kadar çalışınız.)
28- Ebû Saîd (R.A.) 'den rivayet edilmiştir:
«Bir kul İslâm'a girer ve müslümanlıgı düzgün olursa, Allah Tealâ onun eskiden
işlediği her günahını bağışlar; Bundan sonra ;ona, bir iyiliğe karşı, on mislinden
yediyüz katma kadar mükâfat ve bir günaha karşılık, Allah eğer bağışlamazsa,
bir misli ceza verilerek mukabele edilir.»
29- Hazreti Aişe'den (Radiyallahu Anha) rivayet edilmiştir:
«(Peygamber Sallallahu Aleyhi ve sellem sordu): Bu kadın kimdir? Ben cevap
olarak: Bu kadın, çok namaz kıldığından bahsediyor, deyince Peygamber
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
Vazgeçiniz ve gücünüz yettiği kadar kılınız. Vallahi Hak Tealâ Hazretleri, siz
(ibadet etmekten) bikmadıkça O da (kendisine ibadet edilmekten) bıkmaz. Ona
en sevimli ibadet, sahibi tarafından devamlı yapılan ibadettir.»
30- Hazreti Enes (R.A.) 'den rivayet edilmiştir!
«Herkim, LÂ İLÂ'HE İLLALLAH der ve kalbinde bir arpa tanesi ağırlığında
hayır bulunursa, Cehennem'den çıkarılır. Her kim, kalbinde bir buğday tanesi
ağırlığında hayır olur da LÂ İLAHE İLLALLAH derse, Cehennem'den çıkarılır.
Kalbinde zerre miktarı hayır olduğu halde LÂ İLAHE İLLALLAH diyen de,
Cehennem'den çıkarılır.» (Yani, zerre kadar kalbinde iman olan mümin ebedî
olarak cehennemde kalmaz. Bir rivayette de, hayır kelimesi yerine iman sözü
kullanılmıştır).
31- Hazreti Talha (R.A.)'dan rivayet edilmiştir.
«Nafile namazlar hariç gece ve gündüz de (24 saatte) beş vakit namaz, nafile
oruçlar hariç Ramazan orucu, ve gönüllü olarak verilen sadakalar hariç Zekât
farzdır.» Peygamber Efendimiz, bunu, İslam'dan sual eden bir a'rabiye cevap
olarak buyurmuştu ve
7
[7] Hadisi şerifi rivayet eden râvi der ki: İslâmiyetten
sonra A'rabi yemin edip, vallahi bundan ne fazla ve ne de eksik yaparım, diyerek
dönüp gitti. Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de: «Eğer bu adam sözünde
sadık ise muhakkak kurtulur,» buyurdular. (Yani, yalnız farzları yerine
getirmekle ahirette cehennemden kurtulup cennete girer.)
32- Ebû Hureyre (R.A.Î 'den rivayet edilmiştir:
«Her kim mümin olarak ve sevabına inanarak Allah nzasi için müslüman bir
cenazeyi teşyi eder de, namazı kılınıp gömülmesini tamamlanıncaya kadar
yanında bulunursa, o kimse iki kırat sevab ile geri döner ki, her kıratın ağırlığı
Uhud dağı kadardır. Kim de o cenazenin yalnız namazım kılar da gömülmeden
Önce geri dönerse, bir kırat sevab ile dönmüş olur.»
33- Abdullah (R.A.)'dan rivayet edilmiştir:
«Müslümana sövüp saymak sapkınlık ve onunla vuruşmak kâ34- Ubade bin Sâmit (R.A.)'den rivayet edilmiştir.
«Ben size Kadir gecesini bildirmek için çıkmış idim. Fakat falan ve falanın
(Mescid'deî çekişmeleri yüzünden kaldırıldı. Belki sizin için hayırlı olabilir. Siz
onu Ramazan ayının yirmi yedinci, yirmi dokuzuncu ve yirmi beşinci
gecelerinde arayınız.
35- Ebû Hürevre (R.A.) 'den rivayet edilmiştir:
«Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri, bir gün dışarıda bazı
kişilerle otururken yanına bir adam gelip imanı sordu. Peygamberimiz: îman,-
Allah Teaîâ Hazretlerine, meleklerine, Allah ile mülakatın hak olduğuna,
Allah'ın peygamberlerine, öldükten sonra dirilmeye inanmândır, buyurdu. Oadam,'islâm nedir? diye sordu. Peygamber: islâm; Allah Tealâ'ya ibadet edip asla
O'na ortak koşmaman, namaz kılman, farz olan zekâtı vermen ve Ramazan
ayında oruç tutmandir, buyurdular. Yine o adam, ya Resûlallah ihsan nedir? diye
sordu. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu-, lar:
— îhsan, Allah'a görürcesine ibadet etmendir; sen O'nu göremi-yorsan.da O seni
görüyor. Sonra, ya Resûlallah! Kıyamet ne zaman (kopacak? diye sordu.
Peygamber Efendimiz buyurdular ki:
— Sorulan kişi, sorandan daha bilgili değildir; (bu hususta ikimiz de müsaviyiz,
kıyamet gününün zamanını ancak Allah Tealâ Hazretleri bilir). Fakat sana
kıyametin bazı alâmetlerini bildireyim:
— Cariye, efendisini doğurunca ve bir takını belirsiz deve çobanları yüksek
binalar kurunca (kıyamet yakındır), Beş şey var ki, onları ancak, Allah bilir.»
Sonra Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri, bilinemiyen beş şeyi
içine toplayan âyet-i kerimeyi okudu: Kıyametin ne zaman kopacağını, nereye
ne miktar yağmur yağdıracağını, rahimlerde olan ceninleri (tam - noksan, erkek
dişi) ancak Allah bilir. Hiç kimse yarın (iyi veya kötü) ne kazanacağını ve hangi
yerde Öleceğini bilmez. Bunları ancak Allah bilir. Sonra o adam kalkıp gitti.
Peygamber Efendimiz: O kişiyi geri döndürünüz, buyurdu. Ashab baktılar ki
ortalıkta kimse yok!... Sonra Efendimiz, «Bu zat Hazreti Cibril'dir; insanlara
dinlerini öğretmek için geldi.» buyurdu.
36- Nüman bin Beşir (R.AJ'den rivayet edilmiştir:
«Helâl meydanda ve haram da meydandadır (bilinen şeylerdir) Fakat bu ikisinin
arasında birtakım şüpheli şeyler vardır ki, insan ların çoğu bunları bilmezler. Her
kim şüpheli şeylerden sakınırsE dinini ve şerefini kurtarır. Şüpheli şeylere düşen
kimse de, yasal koru çevresinde koyunlarını yayan çobana benzer ki, sürüyü
yasal koruya düşürmesi beklenir. Biliniz ki, her padişahın bir yasak koru su
vardır. Biliniz ki, Allah Tealâ'mn yasak korusu haram kıldığı şey lerdir. Biliniz
ki, insanın bedeninde bir et parçası vardın o et parça sı iyi olursa, bütün vücut da
iyi olur. O bozuk olursa, bütün vücuı bozuk olur. Biliniz ki, o et parçası kalbdir.»
37- îbni Abbas (E.A.Î 'dan rivayet edilmiştir:
(Dinlerini öğrenmeye gelen bir cemaat için Peygamber Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) «Bu kavim kimdir?» veya «bu heyet kimdir?» diye sordular ve sonra
buyurdular ki: «Merhaba ey kavim!'» veya «merhaba ey heyet! Allah size
pişmanlık vermesin ve sizi adamsız komasın. Size dört şeyi emreder ve sizi dört
şeyden men ederim. Size yalnız Allah'a iman etmeyi, ki yalnız Allah'a iman ne
demektir, bilir misiniz? Allah'dan başka hiç bir ilâh olmadığına, birliğine ve
ortağı bulunmadığına, Muhammed'in de Allah'ın peygamberi olduğuna şehadet
etmektir, namaz kılmayı, zekât vermeyi, Ramazan aynıda oruç tutmayı ve
ganimetlerin beşte birini vermenizi emrediyor ve sizi dübbâ', hantenı, mukayyer
ve nakir (gibi içki çeşitlerinden) mene-diyorum. Bunları kavrayıp gözetiniz ve
ardmızdakilere de tebliğ ediniz.»
38- Hazreti Ömer (R.AJ'den rivayet edilmiştir: «Ameller niyetlere göredir (bir
işten maksat ne ise, hüküm ona göredir) ve her insan ancak niyetinin karşılığım
bulur: Kimin hicreti Allah ve peygamberi için (dininin selâmeti için) ise, onun
hicreti Allah ve peygamberi içindir, (Allah rızasını kazanır, sevab elde eder.)
Kimin de hicreti, elde edeceği dünya menfaati veya evlenmeyi tasarladığı kadın
için ise onun hicreti, hangi şey uğrunda hicret etmişse onadır.» O halde kişinin
hicreti (bu hicret edişten kazanacağı şey), niyetine göre yapacağı işe bağlıdır.
Din için hicret ederse se vab îtazanir, dünya için hicret ederse, sevab kazanmaz.»
39- Ebû Mesud (R.A.) 'dan rivayet edilmiştir.
«Bir kimse aile efradına, Allah rızasını gözeterek geçim sağlarsa, bu yoldaki
harcamalarından sadaka sevabı kazanır.»
40- Ebû Hüreyre (R.A.) 'den rivayet edilmiştir:
«(Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bir topluluğa hitaben ^en bır bedevî
S*™ ve Peygamber'e: Kıyamet ne z^an koHazretİ Pe^amber (konuşmasını
tamamladıktan vâ p -f7ametten SOran ad™ nerede? buyurdu. (Bedevi, işte
benim ya Kesulallahl dedi ve sonra Peygamber Efendimiz şöyle buyurdular)
7reî!eI aŞler VG vazifeler) z^yi edildiği zaman kıyameti bekle 11 t 5GVI>
emanetler nası1 2İyan edilir? diye sorunca, Peygamber Efendimiz buyurdular
ki): İdarî işler ve vazifeler ehil olmayanlara verildiği zaman kıyameti bekle.»
41- Abdullah bin Amr (R.ÂJ'dan rivayet edilmiştir:
«Abdest suyu değmeyen Ökçelerin cehennemden çekeceği var.
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunu en yüksek sesle iki veya üç defa
tekrarladı.»
Mütercim :
Savaş için sefer halinde iken ashabdan bazıları ikindi namazının son vaktine
yetişmek için çok acele abdest alıp ayaklarını yarım yıkamaları üzerine bu hadîsi
şerif varid olmuştur.
42- îbni Ömer (R.A.) 'den rivayet edilmiştir:
«Ağaçlar içinde yaprağı düşmeyen bir ağaç vardır ki, müslü-manın örneğidir;
hangi ağaçtır o, bana söyleyiniz? O, hurma, ağacıdır.»
43- Enes (R.A.)'den rivayet edilmiştir:
«Sana İcabet ediyorum, ne istersen sorl AÜahım (hakkı için) evet! Allahım
(hakkı için) evet! AUahım (hakkı için) evet! Peygamber Efendimiz, bir
bedevinin peygamberlik, namaz, oruç, zekât hakkındaki sorularına bu -şekilde
mukabele, etmişlerdi.»
Mütercim :
Hazreti Peygamber'e bir'kimse gelip: Ey Abdülmuttalib zade! Seni bütün
insanlara peygamber olarak Allah, mı gönderdi? Gece gündüz beş vakit namaz
kılmayı. Allah ini emretti? Her. sene Ramazan .ayında oruç tutmayı Allah mı
emretti? Nisaba sahib olanın her yıl zekât vermesini Allah.mı emretti?-diye
sorunca, bunlara cevaben «Allahım, (hakkı.için) evet» buyurmuşlardır.
44- Ebû Vâkıd (R.A.) 'dan rivayet edilmiştir:
«ResûiüHah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri Mescid-i şerifte cemaatiyle
oturmakta iken, üç kişi girdi. Bunlardan ikisi Resû-lüllah Sailallahu Aleyhi ve
Sellem efendimize yöneldiler. Biri durmayıp gitti. Bu iki kişiden biri, halkanın
arasında bir kişilik boş yer bulup oturdu. Öteki de halkanın arkasında oturdu.
Üçüncü ise dönüp gitti. Sonra Resûlüllah va'z ve nasihati bitirince şöyle
buyurdular: Şimdi size "üç kişinin halinden bahsedeyim! Onlardan biri Cenabı
Hak'a sığındı ve Cenab-ı Hak da, ona sığınak verdi. Biri de haya ederek safların
gerisinde oturdu ve Alîah Teâlâ da on (u mükâfatlandırmamak) dan haya etti.
Öteki ise, Cenab-ı Hak'd an yüz çevirdi ve Cenab-ı Hak da ondan yüz çevirdi (bu
ilahî meclisin faydalarından mahrum oldu).
45- Ebû Bekre (R.A.) 'den rivayet edilmiştir: «Resulü Ekrem Sailallahu Aleyhi
ve Sellem Hazretleri Kurban bayramında «MÎNA» da deve üzerinde idi ve
devenin dizginlerini biri tutmuştu. Bu hangi gündür? diye sordular. Biz sustuk,
hatta bu günü başka bir isimle adlandıracak sandık. . Buyurdular, ki: Nahir
(kurbanın birinci) günü değil, midir? Biz de, evet dedik! Sonra, bu ay hangi
aydır? buyurdular. Biz, sustuk ve yine b.aşka.bir isimle adlandıracak sandık.
Buyurdular ki: Zilhicce değil midir? Biz de, evet dedik! Sonra; şöyle buyurdular:
Aranızda canlarınız, mallarınız ve ırzlarınız, bu ay'mizda ve bu beldenizdeki şu
günümüzün kutsiyeti kadar mukaddestir. Burada olanlar olmayanlara tebliğ
etsinler Belki de kendisinden daha kavrayışlı olan birisine tebliğ, edecektir,?
46- Enes (R.A.) 'den- rivayet edilmiştir.
«Kolaylık gösteriniz, güçlük çıkarmayınız. Sevindirici olunuz, nefret
ettirmeyiniz.» (Yani: Her şeyde kolaylık gösterip güzel müjdeler le hak yola
teşvik ediniz. Bir takım güçlükler çıkarıp insanları nefret ettirmeyiniz.)
47- Muaviye (R.A.) 'den rivayet edilmiştir:
«Allah kime hayır murad ederse, onu din işlerinde anlayışlı kılar. Ben bir
dağıtıcıyım ancak. Veren Cenab-ı Hak'tır. (Yani, ben ancak Allah'ın vermiş
olduğu hidayet ve nimeti ashabıma tebliğ ederim ve dağıtırım). Bu ümmet, Allah
Tealâ'nm (Kıyamet) emri gelinceye kadar O'nun şeriatı üzere kaim olacak ye
muhalifleri onlara zarar veremiyeceklerdir.» (Allah'ın lütfuna mazhar olmuş
İslâm ümmeti, kıyamete kadar varlıklarını sürdürecek ve muhalifleri onların
dinlerine zarar veremiyecektir.)
48- Abdullah (R.A.) 'dan rivayet edilmiştin
Ancak tki kişiye gıbta edilir: Allah Tealâ'nm servet verdiği ve bu serveti hak
yolda harcamaya itilen kişi ile, Hak Tealâ'nm hikmet verdiği ye onunla adaleti
icra edip öğreten kişi.»
49- İbni Abbas (R.AJ 'dan rivayet edilmiştir:
«ResûlüIIah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri beni kucaklayıp bağrına
bastı ve «Allahım!- Ona (ibni Abbas'a) Kitab-i celüini öğret» diye dua etti.»
50- Ebû Musa (R.AJ 'dan rivayet edilmiştir:
«Allah katından getirdiğim hidayet ye ilmin örneği toprağa düşen bol yağmura
benzer. Bu toprağın verimli parçası yağmuru kabul ederek pek çok bitki ve otlar
bitirir. Kıraç toprak da suyu biriktirip tutar ve Cenabı Hak ondan da insanları
faydalandırır: İçerler, hayvanlarını sularlar ve ziraat ederler. Bu yağmur, bir sınıf
toprağa da düşer ki, kumluk ovadır; ne suyu tutar ve ne de bitki yetiştirir. İşte,
bu, Allah'ın dininde kavrayışlı olup benim Allah katından getirdiğimden
yararlanarak öğrenen ve öğreten kişiler ile buna başını kaldırıp bakmayan ve
benim Allah katından getirdiğim hidayeti kabul etmeyen kişilerin misalidir.»
51- Enes (R.A.)'den rivayet edilmiştir:
«timin kalkması, cehaletin yerleşmesi, şarabın (içkilerin) içilmesi ve zinanın
aşikâre olması kıyamet aiâmetlerindendir.»
52- Enes (RAJ'den rivayet edilmiştir:
«timin düşmesi, cehaletin baş göstermesi, zinanın aşikâr olması ve elli kadına bir
kayyım düşecek şekilde kadınların çoğalıp erkeklerin azalması kıyamet
aiâmetlerindendir.»
53- İbni Ömer (R.A.) 'den rivayet edilmiştin
«Rüyamda bana bir bardak süt verildi. Bu sütten içtim. Öyle ki, doygunluğum
hâlâ tırnaklarımdan taşıyor sanıyorum. Sonra artığımı Hattab'm oğlu Ömefe
verdim. (Âshab sordular: Ya Resûlullah! Onu yorumladınız mı? Cevaben Bunu
İLME yordum, buyurdular.»
54-.Abdullah bin Ömer '(RAi)*den rivayet edilmiştir:
«Hac mevsiminde MÎNA'da biri gelip, ya Reşûlallah bilmeyerek, kurbanımı
kesmeden traş^oldum; şimdi nasıl edeyim, diye.sordu) . «Zararı yok, kes,»
buyurdular. (Başka biri gelip, ya Reşûlallah) Bilemedim, şeytânı taşlamadan
.kurbanımı kestim, dedi). Zararı yok, taşla," buyurdu.-(Bû şekilde sorulan
suallere cevaben Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Zararı yok, yap,
buyurdular.»
(Haccm bazı işlerinden önce yapılacak olanı, sonraya bırakmak veya sonrakini
öne almak suretiyle hareket etmekte beis, yoktur.")
55- Ebû Hüreyre (R.AJMeri rivayet edilmiştiı-j
«ilim kaldırılacak, cehalet ve fitne doğacak, kargaşalık da çoğalacaktır.»
56- Esijıâ (R.A.)'dan rivayet edilmiştir!
«Daha. Önce bana gösterilmemiş olan her şeyi şu durduğum yerde gördüm.
Hatta Cennet ve Cehennemi de gördüm. Bana vahyolundu du ki, siz kabrinizde,
Mesih, Deccal fitnesi (imtihanı) gibi veya ona yakın bir fitneye maruz
kalacaksınız. Bu adam hakkında ne biliyorsun? diye sorulacak. Mümin ve
sağlam inançlı ise, diyecek ki: O Muhammed'dir. Allah'ın Peygamberidir. Bize
hidayet ve apaçık delillerle geldi. O'nun çağrışma uyduk. -O'ng tabi olduk. O
Muham med'Öir. Bu sözü üç def a tekrarlar. Sonra melekler tarafından ona şöyle
denir: Sen salih kişi. olarak uyu. Senin o Peygamber'e sağlam inançlı olduğunu
zaten biliyorduk.
Eğer münafık, yahut şüphe içinde ise şöyle diyecek: Bilemiyorum. Halkın
birşeyler söylediğini duydum ve ben de onu söyledim. (Böylece bu münafık
azaba müstahakphır.)»
57- Haris oğlu Ukbe (R.A.) 'den rivayet edilmiştir.
(Ukbe, Ebû îhab'ın kızı ile evlenmişti, Sonra bir kadın Ukbe'ye gelerek: Ben seni
ve hanımını emzirmiştim, siz süt kardeşsiniz, dedi.
Bunun üzerine Ukbe Peygamber SallaUahu Aleyhi ve .Sellem'e giderek hadiseyi
anlattı. Buna cevaben.de Hazreti Peygamber şöyle bu> yurdu: Süt bacın olduğu
söylenen bir zevceyi nikâhında nasıl tutarsın? Sonra Ukbe bu hanımdan ayrıldı
v© bu hanım başka biri ile evlendi.»
Not: Mer ne kadar tsir kadının sözü ile süt kardeşlik sabit olmaz ve bu kardeşliğe
hüküm verilmezse de, zevçiyete şüphe karıştığından takva ve ihtiyat yönünden
ayrılması uygun görülmüştü. (Sa-deleştiren).
58- Hazreti Omerden rivayet edilmiştir:
«Hazreti Ömer, Peygamber SallaUahu Aleyhi ve Sellem'in hanımlarından bir ay
ayrılması üzerine, Ya Resûlallah! Muhterem zevcelerinizi boşadınız mı? Diye
sordu ve Peygamber SallaUahu Aleyhi ve Selîem: HAYIR, buyurdular
Mütercim :
Bu olay Tahrîm sûresinde açıklandığı gibi, bir hadiseden dolayı Peygamber
SallaUahu, Aleyhi ve SeUem efendimizin zevcelerinden bazısına olan kırgınlığı
sebebiyle bir ay geçinceye kadar hiçbir zevcesini^, yanına.varmayacağına yemin
(İlâ) etmişti. Böylece, kendine has bir çardakta yalnız başına bulunuyorken
Hazreti Ömer ğe-lip yukardaki soruyu sormuştu. Cevaben de, peygamberimiz,
zevcelerini boşamadığım ifade, buyurmuştu
59 - îbni Mes'ud (R.A.l*dan rivayet edilmîştir.
«Ey insanlar! Sîz halkı İbadetten soğutuyorsunuz. Her kim cemaata namaz
kıldırırsa, hafif kıldırsın; çünkü cemaat arasında hasta, güçsüz, acele işi olan
mutlaka bulunur.»
60- Zeyd bin Halid El-Çühenî (R.AJ'den rivayet edilmiştir:
«(Bir adam, Peygamber.Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e yolda bu lunan (yitik) malı
sordu! Bulunan ve sahibi bihnemeyen bu mal rn yapılmalıdır? Peygamber"
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: Önce bağını veya kabını ve tapasını
tanı. Sonra bir seneye kadar (muhtelif zamanlarda ilânlar yaparak yitiği) tanıt.
Sonra ondan yararlan ve sahibi gelirse ona ver. Ayn\ adam , müteakiben yitik
deveyi sordu. Peygamber Efendimiz buyurdular ki: «Deveden sana ne? Onun
kırbası yanında (ihtiyacı olan suyu depolar) ve papucu ayağında. Suya gider ve
otlayarak karnını doyurur. Sen bırak, sahibi bulur-onu. Müteakiben yitik davarı
sordu. Resûl-i Ekrem buyurdular kis «Ya senin, ya bir kardeşinin, ya da bir
kurdun olacaktır.»
61- Ebû Musa (R.A.)'dan rivayet edilmiştin
«Bana istediğiniz soruyu sorabilirsiniz. Senin baban Hüzafe'dir. Senin baban da
Şeybe'nin müttefiki Salim'dir. (Bazı lüzumsuz sorular üzerine Peygamber
Sallallahu Aleyhi ve Sellem sinirlenmiş ve «bana istediğinizi sorabilirsiniz»
buyurmuşlardı. Bunun üzerine as habdan iki kişi ayrı ayrı kalkıp, babamız
kimdir? sorusunu sordular. Bunlara cevaben de yukardaki hadîs-i şerif varid
olmuştur.)»
62- Ebû Burde tR.A.) tarikiyle babasından rivayet edilmiştir:
«Üç kimse vardır ki, onlar çift mükâfat alacaklardır. Kendi peygamberine inanan
ve Muhammed'e de iman eden Yahudi veya Hıristiyan. Allah Tealâ'nın hakkı ile
efendilerinin hakkını yerine getiren köle. Bir cariyesi bulunan ve onu terbiye
eden, iyi yetiştiren öğreten, iyi öğreten ve sonra azat edip onunla evlenen adam.
Buda çift mükâfat alır.»
63- Ebû Hüreyre (R.A.) 'den rivayet edilmiştir:
«Ya Ebâ Hüreyre! Hadislere karşı titizliğini bildiğimden dolayı bu hadisi senden
önce kimsenin bana sormayacağını kuvvetle tahmin etmiştim. Kıyamet gününde
şefaatimla en ziyade mutlu olacak kimse, kalbinden veya ruhundan kopan ihlâs
ile LÂ İLAHE İLLALLAH diyen kimsedir.»
64- Abdullah bin Amr (R.A.)'dan rivayet edilmiştir:
«Allah Tealâ Hazretleri kullarından ilmi, çekip koparma şeklinde almaz; fakat
alimleri almak suretiyle ilmi de alır. Hiç bir alim-bırakmayınca da, insanlar
birtakım cahilleri baş edinirler. Bunlara mesele sorulur ve bunlar bilgisiz fetvalar
vererek hem kendileri sapar, hem de insanları saptırırlar.»
65- Ebû Saîd (R.A.)'den rivayet edilmiştir:
«içinizde üç çocuğunu ahirete yolcu eden kadın varsa o üç çocuk behemehal onu
cehennemden koruyan perde olacaktır. İki çocuğu ölen kadın da.» Diğer-bir
rivayette, «henüz bulûğa ermemiş Üç çocuğu,» diye rîakledümiştir.
66- Hazreti Aîşe (R.A.)'den rivayet edilmiştir.-
«Hesaba çekilen azaba uğrar. (Hazreti Aişe der ki: Ben Resûlül-lah'a, «kıyamette
müminin hesabı kolay olacaktır.» ayeti kerimesini sordum, şöyle buyurdular)
«Bu ayeti kerimede adı geçen hesab, amellerin Allah Tealâ'ya arz edilmesine
dairdir. Lâkin her kimin hesabı incelenirse helak olur. (Müminlerin kurtuluşu
ancak Allah'ın büyük lütfü iledir.)»
67- Ebû Şüreyh (R.AJ 'den rivayet edilmiştin
«Mekke-i Mükerrem'e insanların mukaddes kıldığı bîr belde degil, Allah'ın
mukaddes kıldığı Haremidir. Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiç bir
kimsenin burada cana kıyması ve buranın bir ağacını kesmesi caiz değildir. Eğer
bir kimse, Resulüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellemin oradaki savaşını ruhsat
sayacak olursa, Allah, yalnız Peygamberine izin verdi, size izin vermedi,
deyiniz. Bana dahi orada ancak gündüzün bir kaç saat için (Fetih, gününde) izin
verilmişti. Artık bugün, dünkü, kudsiyet aynen avdet etmiştir. Burada bulunanlar,
bulunmayanlara (bu gerçeği) tebliğ etsinler!*
68- Hazreti Ali (R.AJ'den rivayet edilmiştir
«Bana atfederek yalan söylemeyiniz. Her kim bana atfederek yalan söylerse,
cehennemi boylasın!»
69- Seleme bin Ekva (R.A.) 'dan rivayet edilmiştin «Her kim söylemediğim bir
şeyi bana atfederek söylerse Cehen-nem'de oturacağı yeri hemen hazırlasın,»
70- Ebû Hüreyre {B..A.l'den rivayet edilmiştir!
«Adımı takınınız ve fakat benim künyemle (Ebu'l-Kasim diye) künyelenmeyiniz.
Beni rüyada gören kişi beni görmüştür? çünkü şeytan benim kılığıma giremez.
Kim, bana atfederek kasden yalan söylerse, Cehennem'de oturacağı yeri
hazırlasın.»
71- Ebû Hüreyre (R.A.)fden rivayet edilmiştir:
«Cenabı Allah Mekke-i Mükerreme'ye savaşı veya (Ebrehe kumandasındaki) Fil
ordusunu sokmamış ve yalnız, Peygamberi ile müminleri Mekkeliler üzerine
yürütmüştür. Mekke, benden önce hiç kimseye mubah kılınmadı ve benden sonra
da hiç kimseye mubah olmayacaktır. Bana da gündüzün bir kaç saatinde mubah
olmuştu. Şu saatte ise bana da haramdır. Oranın dikeni biçilmez, ağacı kesilmez,
düşüğünü de ancak sahibini arayacak kişi alabilir. Orada her kimin bir yakını
öldürülürse, iki görüşten en iyisine hak kazanır: Ya diyet alınır veya maktulün
ailesince kısas uygulanır. Sonra bir Yemenli gelip: Ya Resûlallah! irad
buyurduğun hutbeyi bana yazdır, dedi. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem
de, «falan için yazı nız,» buyurdu. Bir Kureyşli de: Ya Resûlallah! Biz boya otu
toplayıp evlerimize ve kabirlerimize koyarız, dedi. Bunun üzerine Peygamber
Efendimiz, «boyaotu hariç!» buyurdular. (Mekke Haremüıdeki (bundan başka
otlar yaş olarak kopanlamaz.)
72- İbni Abbas (R.A.)'dan' rivayet edilmiştir:
«Bana yazı yazılacak bir şey getiriniz; size bir ferman yazdıra yım. Benden
sonra yanlış yola sapmayasmiz. (Bulunanlar arasında bir tartışma başladı ve
bunun üzerine Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu: «Beni yalnız bırakın. Benim
huzurumda çekişmek yakışmaz.»
Mütercim : Fahr-i alem Sallalîahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri, hastalığı
ağırlaşınca böyle buyurmuştu. Hazreti Ömer, elimizde Al-îah'm kitabı varken
başka şeye ihtiyacımız olmaz, dedi. Sonra orada bulunanlar birbirleriyle ihtilâfa
düşerek birtakım tartışmalar başlayınca, Hfendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem
Hazretleri, orJara hitaben: «Kalkınız» diye buyurdu ve hepsi huzurdan çıkarıldı.
Oysa
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin maksadı, ashabı imtihan
idi.
73- Ümmü Seleme (R.AJ'den rivayet edilmiştir:
«Sübhanellah! Bu gece ne fitneler indirildi ve ne hazineler açıldı. Hücre-i
saadetlerde yatanları uyandırınız (kalkıp ibadet etsinler). dünyada giyimli
kuşamlı niceleri ahirette çıplaktır.»
74- İbn-i Ömer (R.A.) 'den rivayet edilmiştir:
«Şu gecenizi hatırlayınız! Bunun üzerinden yüz sene geçince şimdi bu toprağın
sırtında bulunanlardan hiç biri hayatta kalmayacaktır.»
75- îbni Abbas (R.A.)'dan rivayet edilmiştir:
«Küçük delikanlı (İbni Abbas) uyudu mu?» (İbni Abbas hazretleri, teyzesi olan
müminlerin annesi Meymune Radıyallallahu Anha'-nın bir gece misafiri iken,
Peygamber. Sallallahu Aleyhi ve Sellem böyle buyurmuştu.)
76- Ebû Hüreyre (R.A.)'den rivayet edilmiştir:
«Ey Ebû Hüreyre! Hırkanı yay!» (Ebû Hüreyre hırkasını yaydı. Efendimiz de o
hırkayı mübarek elleri ile sıvazladı. Sonra «Topla!» buyurdu. Ebû Hüreyre der
ki, o hırkayı toplayıp giydim ve ondan sonra hiç bir şeyi unutmadım.)
«77- Cerir (R.AJ'den rivayet edilmiştir:
«Ya Cerir! Herkesten susmasını iste! Benden sonra birbirlerini-zin boyunlarını
vuran kâfirlere dönmeyiniz.» (Peygamber SallaJlahu Aleyhi ve Sellem bu sözleri
Veda Haccmda buyurmuştu).
78- Ubey ibni Kâ'b (R.A.) 'dan rivayet edilmiştir!
«Hazreti Mûsâ Aleyhisselâm İsrail Oğullarına konuşurken insanların en alimi
kimdir? diye kendisine soruldu ve alim benim, buyurdu. İlmi Allah'a izafe
etmediği için de Allah tarafından kınandı. Sonra Allah Tealâ, ona «iki deniz
kavşağında kullarımdan bir kul (Hızır) vardır: o senden daha bilgilidir diye
bildirdi. Mûsâ: Rabbim ona nasıl ulaşabilirim, deyip yalvardı. (Vahy yolu ile
kendisine) dendi ki: Zenbil içinde bir balık taşı. O, balığı .kaybedeceğin
yerdedir. Bu emir üzerine Hazreti Musa, zenbilde bir balık taşıyarak genç
arkadaşı Yuşa bin Nûn ile yola koyuldular. Deniz kenarındaki kayanın yanına
vardıklarında başlarını dayayıp uykuya daldılar. Bu arada balık zenbilden
süzüldü ve denizde açık bir gedik bırakarak yol aldı. Bu iki hadise (zenbildeki
balığın canlanması ve suda açık gedik bırakması) Musa Aleyhisselâm ile
hizmetçisini hayret içinde bırakacaktır.
Musa ile Yuşa, o günün gecesinin geri kalan kısmını yürüdüler. Sabah olunca,
Musa Aleyhisselâm hizmetçisi Yuşa'ya, dedi ki: Kahvaltımızı getir de yiyelim;
bu yolculuk bizi hayli yordu.
Oysa Hazreti Musa, emredilen yeri geçinceye kadar yorgunluk duymamıştı.
Hizmetçisi, Musa'ya: Kayanın altında konakladığımızı hatırlıyor musun? Ben
balığı unuttum. Şüphesiz şeytan unuturdu bana. Balık acaip bir şekilde denize
dalmıştı, dedi Musa Aleyhisselâm da:
— Bizim de aradığımız bu idi, diyerek her ikisi geldikleri yoldan geri döndüler.
Kayanın yanma vardıklarında orada elbisesine bürünmüş birisiyle karşılaştılar.
Musa Aleyhisselâm ona selâm verdi. Hızır dedi ki: Senin ülkende selâm var
mıdır? Musa Aleyhisse-
— Ben Musa'yım, dedi Hızır:
— Beni İsrail'in (İsrail oğullarınınJ Musa'sı mı? diye sordu. O da, evet dedi.
Sonra Musa: Sana öğretilen ilahi ilimden bana da öğretmekliğin mukabilinde
sana uyabilir miyimi? dedi. Hızır cevap verdi:
— Benimle olursan asla tahammül edemezsin! Ya Musa! Ben, Allah'ın kendi
ilminden bana öğrettiği bir ilme sahibim ki, sen o ilmi bilmezsin. Sen de Allah'ın
sana öğrettiği bir ilme sahipsin ki, ben de o ilmi bilmem. Musa Aleyhisselâm
dedi ki:
— İnşallah beni sabırlı bulacaksın ve senin hiçbir işine karşı gelmeyeceğim.
Sonra beraberce yola çıktılar ve binecek gemileri olmadığından sahil boyunca
yürüdüler. Derken onlara bir gemi yanaştı. Kendilerini de bindirmeleri için gemi
sahipleri ile konuştular. Hazreti Hızın tanıdıklarından onları naylunsuz olarak
gemiye bindirdiler. Bu arada bir serçe kuşu gelip geminin kenarına kondu ve
denizden bir veya iki damla su gagaladı. Hızır dedi ki: Ya Musa! Senin ilminle
benim ilmimin. Allah'ın ilminden kopardıkları pay şu serçenin koca denizi bir
kere gagalaması kadardır ancak! (İlmimiz Allah'ın ilmine nisbetle bir damladır).
Sonra hazreti Hızır, geminin kalaslarından birini kasden kopardı. Hazreti Musa:
— Bu adamlar navlunsuz olarak bizi gemiye bindirdiler. Sen ise, içindekileri
batırmak için gemiyi kasıtlı olarak d eldin! dedi. Hızır
dedi ki:
— Benimle olursan asla tahammül edemezsin dememiş miydin?
Hazreti Musa,
— Unutarak yaptığımdan ötürü bana darılma, dedi. Nitekim Hazreti Musa'nın bu
ilk hareketi, unutmaktan ileri gelmişti. Sonra yolculuklarına (karadan) devam
ettiler. Derken akranlanyle oynayan bir erkek çocuk gördüler. Hızır, çocuğun
başını eliyle tepesinden kavrayarak kopardı: Mûsâ dedi ki:
— Masum bir çocuğu mu öldürdün? Hiç doğru olmayan bir iş
yaptın! Hızır dedi ki:
— Beraberimde olursan asla tahammül edemezsin dememiş miydim? Sonra yine
beraberce yürüdüler. Bir beldeye varınca halkından yemek istediler ve onlar,
kendilerini misafir etmekten çekindiler. Bu beldede (dolaşırken) çökmek üzere
olan bir duvar gördüler. Hazreti Hızır, eliyle vurarak duvarı doğrulttu. Hazreti
Musa dedi ki:
— Düeseydin bu iş karşılığında ücret alırdın! Hazreti Hızın
— İşte bu, birbirimizden ayrılışımızdır, dedi.
(Peygamber efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular ki.) Musa
Aleyhisselâm'a Allah rahmet etsin! Keşke sabırlı olsaydı da Hızır ile aralarında
geçen hadiselerden (daha çok şey) bize anlatâsaydı, dilerdik.»
Bu hadîs-i şerifi bölyece' uzun metniyle Süfyan bin Uveyne rivayet etti.
79- Ebû Musa (R.A.)'dan rivayet edilmiştir:
«Bir kimse Peygamber Sallallahu AJeyhi ve Sellem efendimizin huzuruna
gelerek: Ya Resûlallah, Allah yolunda savaşmak ne de mektir ve nasıl olur?
Kimimiz, sırf garaz yüzünden düşmandar İntikam'almak için savaşıyor. Kimimiz
de şöhret duygusu ile nam ka zanmak için savaşıyor, diye sorunca Peygamber
SaHallahu Aleyh ve Sellem şöyle buyurdu; «Her kim sırf Allah kelimesini
(tevhid di nini) yüceltmek için savaşırsa, işte o, Allah Azze ve Celle'nin yo
lundadir.»
80- Hazreti Enes (R.A.) 'den rivayet edilmiştir!
«Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri ile Muaz-bin Cebel bir deve
üzerinde, önde Resûlüllah ve arkasında Muaz-ibni Cebel giderlerken Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri buyurdu ki: «Ya Muaz bin Cebel, ya
Muaz! (Muaz, emrindeyim ya Resûlallah, buyur, dedikten sonra Peygamber
şöyle buyurdu) : Ya Muaz, her kim, kalbinden tam bir bağlılıkla, Allah'dan başka
ibadet edilecek bir varlık olmadığına ve Muh anını e d'in de Allah'ın peygamberi
olduğuna şehadet ederse Cenab-ı Allah muhakkak surette (bu imanı korudukça)
ona Cehennemi haram kılar. Sonra Muaz: .
— Ey Allah'ın Resulü! Bu haberi Müslümanlara ileteyim de sevinsinler, dedi.
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:.
— O zaman buna güvenerek gevşek davranırlar. Mûaz ölürken, bu hadîsi- şerifi
gizli kalmaması için açıkladı.»
81- Ümmü Seleme (R.A.) "den rivayet edilmiştin
Ümmü Seleme Peygamber, Sallallahu Aleyhi ve Seİlem'e gelip dedi ki: Ey
Allah'ın Resulü, din işlerinde utanmak yoktur. Bir kadın üıtilâm olunca, ona
gusletmek icab eder mi? Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri:
— Yaşlık görürse, yıkanması gerekir. (Sonra Peygamber Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in zevcesi olan Ümmü Seleme Hazretleri utanıp yüzünü, örterek, kadın
yaşlık görür mü? diye sorunca, Hazreti
Peygamber:
— Evet, eli yeşeresice elbette kadınlar meni görürler. Çocuğun annesine
benzemesi ne ile oluyor?» (Kadınlardaki inzal sebebi ile çocuk annesine benzer),
buyurdu.
82- Hazreti Ali (R.A.) 'den rivayet edilmiştir-.
«Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Selleme efendimize Mezî'den. sorulunca: Evet,
bunun akması ile abdest almak gerekir, buyurdular. (Şehvet isteği arkasından
gelen ince bir sudur ki, bunun gelmesi' ile abdest bozulur; fakat gusül gerekmez.)
»
83- ibni Ömer (R.A.)'den rivayet edilmiştir*.
«Bir kişi Mescid-i ResûFde ayağa kalkıp: Ya Resûlallah, biz nereden hac ve
ömre için itırama girmeliyiz, Mikat neresidir? Diye sorunca Peygamber
Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
— Medîneliler, Zülhuleyfe'den, Şam'hlar Cuhfe'den Necid halkı da Karn'dan
ihrama girerler, buyurdular. Sonra Adam-. Ya Resul allan, ihrama giren kimse
neler giyebilir? diye sordu. Hazreti Peygamber şu cevabı verdiler: .
— Gömlek, sarık, don1, külah (gibi dikilmiş hiç bir elbise) giyemez, Vers (sarı
ot) ve safran ile boyanmış elbise de giyemez. Eğer sandal bulamazsa, fotinlerini
giysin ve fakat onlan, topukların. aİ-tında olacak şekilde kessin. (İhrama giren
hacı, belden yukarısı ve belden aşağısı için kullanılan dikilmemiş iki beyaz örtü
il© örtünür ve sandal gibi ayak igiysileri giyer.)».
8
[8]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder