Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

24 Aralık 2021 Cuma

OSMANLI PAŞALARI VE YABANCI ELÇİLİKLERLE ÇIKAR İLİŞKİLERİ

 


OSMANLI PAŞALARI VE YABANCI ELÇİLİKLERLE ÇIKAR İLİŞKİLERİ

Yabancı elçiliklerden dostluk (!) manzaraları


Yabancılardan medet umarak Fransız, İngiliz veya Rus elçilik­leriyle yakınlık kuranlar, verdikleri bu fırsatlarla kendile­rini de devletlerini de bir girda­ba sürüklediklerinin farkında mıydılar acaba?..

Si­yaset meydanında başı derde giren bazen soluğu dı­şarıda alır. Taa Osman­lInın son demlerinde de görülmüştür yabancılardan medet ummak. Mesela Sul­tan Abdülmecid ve Abdülaziz dönemlerinde paşalıkta, vezirlikte olan kişiler Fransız, İngiliz veya Rus elçiliklerini sokmuşlar devre­ye... “Sefir-i kebir” in eşiğinden ayrılmamışlar... Ve hangi elçilik baskın çıkmışsa onun destekle­diği paşa geçmiş sadarete...

Hüseyin Avni Paşa işi biraz daha ileri götürenlerdenmiş. Yapmak istediği ihtilal için İngiliz büyükelçisi Sir(eliyetin)  Elliot’un kapı­sının eşiğini öper ve gerekli des­teği alır. Sonu hem kendisi, hem de devlet-i aliye için felaketle bi­ten darbeyi gerçekleştirir.

Avni Paşa’nın çok yakını Mithat Paşa’nın yaptıkları da hayli il­ginçtir. Sultan II. Abdülhamid Han; "Tiz tevkif oluna" buyu­runca soluğu taa İzmir’deki Fransız konsolosluğunda almış. Yetmemiş, tam 15 devletin hi­mayesini temin etmiş. Saraydan  "kılına bile dokunmayacağız"  teminatı gelince çıkmış ortaya... İşte böyle birinin hürriyet kah­ramanı olarak tanıtılmasıda hayli ilginçtir. Gerçi za­man, bütün bu teminatların bir işe yaramadığını göstermiş.

Abdülazlz Han döneminde allı pullu devlet erkanının sığın­dığı kapılardan biri de Rus elçi­liğidir. Elçi de meşhur İgnatiyev’dir. Tam adı Nikolai Pavloiç İgnatiev olan elçi 1860’larda diplomatik terör estirmişti İs­tanbul’da...

O dönemde konsolid denen tahvillerin faizleri mi gecikti?.. Bankerler doğruca Büyükdere’deki Rus elçiliğinin kapısını tıklatırlarmış. Veya çocukları mı tutuklandı?.. Doğruca Fran­sız elçiliğine koşup Fransız ada­letinden medet umarlarmış.

Bu modayı başlatan da yuka­rıda örneğini verdiğimiz hürri­yet kahramanı Mithat Paşa’dır.


Küçük fesli’nin büyük iddiası

Ancak bu işi, kısa yoldan kö­şe dönmek için yapanlar da çık­mış. Bunlardan biri de Küçük fesli diye tanınan bir Ermeni gencinin ailesidir. İsmi gibi cis­mi de bilinmez biri olan fesli, Beşiktaş’tan Ihlamur’a giden ağaçlıklı yolda iki hırpani tarafın­dan öldürülür. Aile hemen solu­ğu Fransız ve İngiliz elçiliklerin­de alırlar. İddiaları şudur; güya Abdülmecid Hanın çok düşkün olduğu bir çerkez hizmetçiye bu fesli oğlan aşık olmuş. Hiz­metçi de fesliye meyletmiş. İşte bu sebeple çocuk Abdülmecid Han tarafından öldürtülmüş.

Hikaye ise değme senaristle­re taş tıkanacak kurgudadır. “Esas kız (hizmetçi) sarayın hare­minde kimseye dönüp bakmaz. İlle de esas oğlan (Fesli) diye ya­nar. Bu olay her tarafta bir dedi­ koduya sebep olur. Medreseler­de, kahvelerde, hamamlarda, Beyoğlu barlarında hatta elçilik­lerde bile konuşulur. Ağa (Ab­dülmecid Han) buna çok kıza­rak fesliyi tehdit eder. Fesli de kaçıp adalarda, modalarda sak­lanır. Birgün Beşiktaş’ta gezer­ken iki kötü adam (saray görev­lisi) tarafından bıçaklanır.”

Aile, o dönemde batılının bi­le adaletini takdir eylediği mah­kemeler dururken elçiliklere sı­ğınmış;

“Oğlumuza padişah kıymıştır ... Üstelik oğlumuz ba­şını çevirip bile bakmıyordu kıza... Bu sebeple sarayın taz­minat vermesi icab ediyor.. ”

Elçiler hikayedeki saçmalı­ğın farkındadırlar. Gelenleri yüzgeri etmek vardır. Ancak ge­lenler “herkes” değildir. Erme­nidir ve ileride işlerine yaraya­caktır. Diyecek bir şey bulama­dıklarından aylarca cevap ver­mezler. Böyle olunca aile de işin peşini bırakmak zorunda kalır.

Konuyu Rıza Tevfik Bölükbaşı Sultan Abdülhamid Han'in Ruhâniyetinden Istimdat başlıklı şiirinin bir bölümü ile bitirelim

Neredesin, şevketli Sultan Hamid Han, 

Feryâdım varır mı bârgâhına?

Ölüm uykusundan bir lahza uyan, 

Şu nankör milletin bak günahına!

Tarihler adını andığı zaman, 

Sana hak verecek, hey koca Sultan; 

Bizdik utanmadan İftira atan 

Asrın en siyasî pâdişâhına.

Divane sen değil, meğer blzmlşlz, 

Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz.

Sade deli değil edepsizmişiz, 

Tükürdük atalar kıblegâhına.

Sonra cinsi bozuk, ahlâkı fena, 

Bir sürü türedi, girdi meydana. 

Nerden çıktı bunca veled-i zina? 

Yuh olsun bunların ham ervâhına.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder