OSMANLI TARİHİ 207 II. BAYEZİD (Bayezid Han'a Suikast)
BAYEZİD HAN 'A SUİKAST
II. Bayezid Han Osmanlı tahtına çıktığı sırada Avrupa'da en ciddi rakiplerinden birisi Macar Kralı Matyas Corvin idi. Matyas, Cem Rodos Şövalyeleri elinde bulunduğu müddetçe ele geçirebilmek ve onu Osmanlılara karşı kullanabilmek uğrunda çok çalışmış ve bu konuda papanın da desteğini temin etmesine rağmen emeline nail olamamıştı. Bu dönemde Osmanlı-Macar münasebetleri daha çok hudut olayları ile sınır boylarındaki küçük çaplı çarpışmalara münhasır kalmıştı. Ancak iki devlet de büyük bir mücadeleye girişmekten ve anlaşmaları bozacak hareketlerden çekinmişti.46 Macar Kralı Matyas'ın 6 Nisan 1490'da kalp sektesinden ölmesi üzerine yerine meşru varisi kalmadığından ülkede dahili bir mücadele başlamıştı. Bir kısım Macar hanları akrabalık sebebiyle Lehistan Kralı Kazimir'in oğlu Vladislas'ı Macar kralı yapmışlarsa da buna muvafakat göstermeyenler muhalefete kalkışmıştı. Onlar da Matyas'ın oğlu Jan'ı kral görmek istemekteydiler. Bu durum Osmanlıların işine gelmekteydi. Her şeyden önce Matyas Corvin gibi kuvvetli ve azimli bir hükümdarın ölümü Osmanlı Devleti için memnuniyeti mucipti. Zira onun muhalefeti ve kararlılığı bölgedeki Türk fütuhatını önlüyordu. Vuku bulan karışıklıklar ise ayrıca ellerini güçlendirmekteydi. Osmanlı hudut II. Bayezid Han 59 beyleri de Macar kralının ölümünü ve devletin içinde bulunduğu karışıklıkları derhal merkeze rapor ederek bu şartlar altında zafer kazanmanın fevkalade kolay olacağını belirttiler. Bu arada Semendire Muhafızı Hadım Süleyman Paşa Belgrad Kalesi komutanı ile irtibata geçmiş ve Osmanlı hakimiyetini tanı - ması karşılığında Belgrad Kalesi ile birlikte bazı kalelerin beyliğinin kendisine verilebileceği vaatiyle onu tarafına celbetmeye muvaffak olmuştu. Belgrad Muhafızı Uylak da şayet padişah gelirse kalenin teslim edileceğini bildirmişti. 47 Bunun üzerine karada ve denizde hazırlıklarını tamamlayan il. Bayezid Han 1 492 baharında sefere çıktı. Padişah Sofya'ya geldiği sırada Belgrad muhafızının görevinden alınarak merkeze çekildiği ve Macar tahtına da kesin olarak Vladislas'ın hakim olduğunu öğrendi. Akıncı kuvvetlerini Macar bölgesindeki akınlara devam etmesini isteyen ve Hersekzade Ahmed Paşa'yı da bir kısım birliklerle bölgede bırakan padişah kendisi Sofya'dan Manastır'a geçerek Arnavutluk topraklarına girdi.48 Zira bu sıralarda Arnavutluk bölgesindeki olaylar ve Türklere saldırılar endişe verici bir hal almıştı. Özellikle Arnavutluk'ta Yuvan vilayeti denilen bölge halkı, her zaman isyan halinde olduklarından devamlı karışıklık çıkarmaktaydılar. Yazın yüksek yaylalarda kışın da vadilerde kalan bu şakilerin, gidiş gelişlerinde kullandıkları yollar çok sarp olduğundan harekata elverişsiz bir haldeydi. Bölgeye alışkın olmaları nedeniyle gayet rahat hareket edebilen ve aynı zamanda devamlı çarpışmaya hazır bekleyen bu insanları takip edebilmek gerçekten güçtü. Tepedelen'e gelen padişah Ramazan ayının girmesi üzerine yirmi dört gün burada kaldı. Bu arada kapıkulu kuvvetlerini Davud Paşa komutasında asilerin üzerine gönderdi. Sadece yayaların hareket edebildiği çetin dağ koşullarında çetin vuruşmalar oldu. Arnavutlar kıstırıldıkları bir yerde iki gün, başka bir yerde de dört gün dört gece şiddetle vuruştular. Sonunda dağlarda ve kayalarda inşa ettikleri sığınaklarına ka - pandılar. Dağlara tırmanarak savaşmaya mecbur olan Türklerin 60 Kayı III: Haremeyn Hizmetinde üzerine yağmur misali zehirli oklar atıyorlardı. Bunlar hangi cisme değerse onu cansız kılmaktaydı. Can ve baş kaygısına düşmeyen yiğit Osmanlı dilaverleri bütün zor şartlara rağmen dağa pars gibi tırmandılar. Dalgalı bir deniz gibi sığınaklara hücum ile göz açıp kapayıncaya kadar yıkıp geçtiler. Kırılanlarını kırdılar. Kaçanlarını kovdular. Alınan esir ve ganimetler hesapsızdı. Arnavut serdarının oğlu da esirler arasında bulunuyordu.49 Arnavutlukta yapılacak işler tamamlanıp ordu Manastır'dan Pirlepe'ye doğru hareket halindeyken bir seher vakti dar bir vadiden geçilmekteydi. Yolda bekleyen derviş kılığında dev yapılı bir kalenderi50 padişaha bir dileği varmış gibi yaklaştı. Kalenderinin tavır ve davranışlarından, "ya padişaha dua eyler, ya bir haceti var söyler" düşüncesi ile hareket eden muhafızlar kendisini fazla dikkate almamışlardı. Padişaha tam yaklaştığı sırada kepeneğinin altındaki uzun kılıcını sıyıran kalenderi, bir anda neye uğradığını şaşıran solakları dağıttığı gibi, "ben zamanın Mehdisiyim" diye bağırarak Bayezid Han'a saldırdı. Hadiseler göz açıp kapayıncasına cereyan etmiş ve padişah ölümün soğuk yüzü ile karşı karşıya kalmıştı. İşte bu esnada padişahın önünce gitmekte olan İskender Paşa, elinde tuttuğu gürzünü seri bir hareketle kalendere fırlattı. Kılıcını padişaha indirmek üzere kaldırmış bulunan kalenderi son anda gövdesine çarpan ağır gürzle sersemledi, kemikleri kırılarak yere yıkıldı. 51 Ardından yetişenler ise dervişi parça parça ettiler. Bu sebepten dervişin maksadının ne olduğu ve kimler tarafından yönlendirildiği anlaşılamadı. 52 Görevleri canları pahasına da olsa padişahı korumak olan solakların bir anlık şaşkınlık ve korkuyla dağılmaları padişahın gadabına sebep olmuştu. Buna rağmen öfkesini yenerek, sadece görevlerinden almak ve ulufelerini kesmekle yetindi. Padişah ayrıca memleket dahilinde sünnete uygun düşmeyen kılık ve kıy af etlerle gezen, kendilerine Işık, Torlak ve Abdallar de- II. Bayezid Han 61 nilen ne kadar fasid kişi ve ehl-i bid'at varsa hudut dışı edilmelerini emreyledi. Bu hadiseden sonra sefer esnasında divan kurulduğu vakit hükümdar kapıcılarının kılıç takmaları emrolunmuştur. 1492 Eylül'ünün ortalarına doğru Edirne'ye gelen II. Bayezid Han, İstanbul'da veba salgını olduğu için53 dört ay kadar burada kalmış sonra İstanbul'a dönmüştür. Bayezid Han son seferi sırasında Macaristan ve Arnavutluk bölgelerindeki akıncı birliklerini de harekete geçirmişti. Osmanlı tarihinin bu en geniş akın hareketlerine girmeden önce akıncıların kısa serüveni. ..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder