İmâm-ı Rabbânî [kuddise sırruhû] şöyle diyor: “Din üç esastan oluşur: ilim, amel ve ihlâs. Bunlar yerli yerine oturtulmadıkça dinin gereği layıkıyla yerine getirilmiş olmaz. Dinin gereklerinin yerine getirilmesi durumunda da dünyevî ve uhrevî bütün saadetlerin üstünde olan Allah rızası gerçekleşir. Bu nedenle din, dünyevî ve uhrevî bütün saadetlerin teminatıdır ve dinin dışında ihtiyaç duyacağımız hiçbir şey yoktur.
Sûfîlerin uğraş alanı olan tarikat ve ha-kikat ise dinin üçüncü parçası olan ihlâsın tamamlayıcıları olmakla dinin hizmetçisidirler. Bu ikisinden maksat ancak dini tamamlamaktır. Allah'a olan manevi yolculuk sırasında sûfîlikte yaşanan hal, marifet ve iç âlemde yaşanan manevi haller asıl gayeyi yansıtmaz. Bunlar ancak tarikat çömezlerinin terbiyesinde kullanılan vehim ve hayallerden ibarettir. Bunların hepsini aşmak ve rıza makamına ermek gerekir. Zira tarikat ye hakikat makamlarının katedilmesinden maksat, rıza makamına yol açan ihlâsı ele geçirmekten başka bir şey değildir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder