Allâhü Teâlâ’nın kullarına dinini bildirmekle vazifelendirdiği pek muhterem insanlardan her birine “Peygamber” denilmiştir. Bu zatların Hak Teâlâ tarafından peygamber olarak gönderilmiş oldukları bir takım mucizeler ile sabit olmuştur.
Allâhü Teâlâ’nın ilk peygamberi Hazret-i Âdem Aleyhis- selâmdır.
Son ve en büyük peygamberi de bizim sevgili peygamberimiz Hazret-i Muhammed âleyhisselâmdır. Bunların arasında sayılarını ancak Allâhü Teâlâ’nın bildiği daha birçok peygamberler gelmiştir.
Peygamberlere îman etmeyen kimse, Allâhü Teâlâ’ya da îman etmiş olmaz. Çünkü Allâhü Teâlâ’ya (kabul edeceği şekilde) îman etmenin yolunu insanlara bildiren ancak Peygamberlerdir. Kendi aciz akıllarını bu hususta rehber edinmek isteyenler, Hakka eremezler, dalâlette kalırlar.
Hattâ Peygamberlerden yalnız birine inanmamak, hepsini inkâr etmek gibidir ki, insanı îmândan mahrum bırakır.
Allâh’ın en son ve en büyük Peygamberi olan Muhammed Mustafa’nın (s.a.v.) hayatı gün gibi parlak bir surette ve bütün milletlerce malûm bulunmaktadır. Artık bugün hiçbir millet, din hususundaki cehaletinden dolayı mazur sayılamaz.
Bugün her millet için o büyük Peygamberin dinini kabul etmek en birinci vazifedir. Onun Peygamberliğini, yüksekliğini tasdik ederek gösterdiği doğru yola gitmelidir. Bu vazife ne zaman hakkı ile yerine getirilirse, insanlık âlemi o zaman kurtulur, o zaman hakiki medeniyete, bitmez, tükenmez bir saadete erişmiş olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder