Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

3 Nisan 2020 Cuma

KARİKATÜRLER İLE ÇANAKKALE GEÇİLMEZ












Alman ve Avusturya basınının Oryantalist yaklaşımı Çanakkale Savaşları sırasında tam aksi bir seyir izlemiş, OsmanlI bir gecede 'kahraman' oluvermişti. İşte çizgilerin diliyle Çanakkale Zaferi'nin bir başka cephesi.
KARİKATÜRLER tarihin en etkili kaynaklarından; ne var ki özündeki abartı, alaya alma ve pro­pagandadan olsa gerek Türk tarihçilerinin ala­kasına pek mazhar olduğu söylenemez. Bunun en güzel ispatı, karikatürlerden istifade edilerek yapılan yayınların sayısının çok az olması. Aslında somut tarihî gerçeklere istinat eden karikatürler hakkındaki çalışma­ların okuyucunun dikkatini, dolayısıyla tarihe ilgisini ar­tıracağına şüphe yok.
Avrupa’da Osmanlı Devleti ve Türkler hakkında ya­yınlanan karikatürlerin genelde olumsuz kurgu ve fi­gürler ihtiva etmesine karşın, 1. Dünya Savaşı, özellikle de Çanakkale Savaşı hakkmdakiler çok farklıdır. Genel­de Avrupa kamuoyu ve basınına hâkim olan oryantalist yaklaşım, Cihan Savaşı’yla birlikte adeta rafa kaldırılır. Müttefik Osmanlı Devleti ve Türkler olumlu figürlerle tasvir edilmeye başlanır.
Savaş öncesi karikatürlerde Osmanlı hep hasta adam­dır. Türk kadını klasik harem merkezli cinsel objelerle, OsmanlI’yı ve Islamı temsil eden hilal ise küçük, üzgün ve aşağıya bakar bir şekilde tasvir edilmiştir. (Bkz. N. Al- kan, Avrupa Karikatürlerinde II. Abdülhamid ve Osmanlı İmajı, Selis: 2006).
1. Dünya Savaşı’yla birlikte karikatürleri tam tersine olumlu Osmanlı kurgu ve figürleri kaplar. İlgili çevreler­de oryantalist yaklaşımın tama­men bittiği veya unutulduğu söylenemez. Olsa olsa istisnai bir süreçte, stratejik bir tercihle geçici olarak bir kenara bırakıl­mış denilebilir. Bunun en güzel delili, Alman veya Avrupa kari­katürlerinde Tiirkleri ve Müs­lümanları karalayan problemli tasvirlerin aynen devam etmesi.
Harp dönemi karikatürleriy­le ilgili göze çarpan bir nokta da Çanakkale Savaşı’nda elde edilen başarıya Almanların da ortak edilmesi. Ayrıca İngiltere ve Fransa’yı temsil eden figür ve karakterlerin çok küçük çi­zilmesi ve savaşın patlak verme­sinin İngiltere’nin kapitalist hır­sıyla izah edilmesi dikkat çeker.
Şimdi örneklerle Çanakkale Savaşı’nın Alman ve Avustur­ya karikatürlerinde nasıl tasvir edildiğine bakalım.

Sfenks-Türk kadını Boğaz'ı bekliyor
Boğaz’ın İstanbul tarafına otur­muş, pençelerini denize uzatmış sfenks şeklinde tasvir edilen Türk kadım tülden peçesi, alnında altın takısı, kırmızı dudakları ve iri göz­leriyle dikkat çekiyor. Duruşundan ve yüzündeki ifadelerden anlaşılı­yor ki kendinden emin, bir o kadar da öfkeli. Sfenks-Türk kadınına göre adeta birer minik oyuncak gibi çizi­len gemiler hiçbir şeyden habersiz ona doğru ilerliyor. Kadının denize kadar inen peçesi dahil deniz ve gökyüzünün kırmızı olması düşma­nın bu kızıllıkta yok olacağı mesajı­nı veriyor.
Burada OsmanlI'nın başarısı­nın kadın üzerinden anlatılması önemli. Zira Avrupa karikatürleri o döneme kadar Türk kadınım hep olumsuz figürlerle tasvir ediyorlar­dı. Sfenks-Türk kadınının başının üstündeki hilal de dikkat çeken unsurlardan biri. O döneme kadar küçük, yana ya da aşağıya dönük cılız bir figür olarak çizilen hilal, OsmanlI'nın savaştaki başarısından dolayı îslamın yükselişe geçtiğini ima etmek üzere büyük ve yukarı bakar biçimde çizilmiş.


Alman malı fındıklar adamı dişinden eder
Osmanlı toplarının İngiltere  ve Fransa'nın savaş gemilerini  batırmasını anlatan bu karikatürde Almanya'nın rolüne vurgu  yapılmış. İngiltere’yi temsil eden  John Bull karakteri vahşi ve  hımbıl, canavarımsı bir insan suretinde. Elinde iki kırık azı dişi  şeklinde çizilen savaş gemilerini tutuyor. Birinin üzerinde Oce­an, diğerininkinde Irresistible yazılı. Bull’un kafasındaki korsan şapkası da ilginç. Soldaki Fransızm elinde üzerlerinde Bouvet ve Gaulois yazan, yine savaş gemisi şeklindeki azı dişle­ri görülüyor. Bunlara bir şeyler ikram eden “sevimli Türk” durumdan hayli memnun. Dişlerin kırılmasının sebe­bi, tabaktaki fındıklar. Sert mi sert Çanakkale fındıklarının üzerinde “Alman malı” yazıyor. Sağ alt köşede beliren hilal ve yıldızın ise keyfine diyecek yok doğrusu.


Kafalar değil, gemiler mühim!
İngiltere’yi temsil eden John Bull sahili kaplayan iskeletler arasında düşünceli bir şekilde piposunu tüttürüyor. Kaygılı halinin sebebi, ayak­larının altındaki ke­mikler değil, batan savaş gemileridir. Bu kadar İngiliz askeri­nin ölmesine rağmen hâlâ savaş gemilerini ve üretici firmaları düşünmesi İngilte­re’nin kapitalist anla­yışına işaret ediyor.


Payitahtın giyotini
Başarısız Gelibolu çıkarmasının İtilaf devletleri üzerinde meydana ge­tirdiği tereddüt, ümitsizlik ve korku hâli. Üzerinde “Çanakkale” yazan ve giyotin şeklinde tasvir edilen kapı­nın çerçevesinin üst kısmına iki hilâl motifi yerleştirilmiş. Kapımın hemen ardında ise fesli ve bıyıklı bir Türk. Gi­yotinin ipi elinde, dışardakilerin kafa­larım uzatmalarım bekliyor. Çanakka­le giyotininin hemen önünde bulunan iki amiral endişeli bir şekilde istişare ediyorlar. Görünen o ki, Çanakkale’yi geçme ümitleri kalmamış. Ellerindeki iplikler hemen arkalarındaki savaş ge­milerinde bağlı. Giyotinin önünde du­ran Türk ve arkasındaki şehir oldukça büyük çizilmişken, Ingiliz ve Fransız amiraller ile elleriyle çektikleri savaş gemileri aldıkları mağlubiyetle küçül­müş; küçük birer oyuncak gibi tasvir edilmeleri cabası.


ÇANAKKALESAVAŞLARI SIRASINDA FESLİ VE  SAKALLI BİR OSMANLI, İTTİFAK DEVLETLERİNİN ÇOCUKLARINA HELVA  DAĞITAN MÜŞFİK VE SEVİMLİ BİR KARAKTER OLARAK ÇİZİLMİŞ.


Boğaz’ın her iki tarafına yerleş­tirilen “Von der Goltz” ile “Liman von Sanders ”in ellerinin altındaki tabyalardan düşman gemilerine ateş ediliyor. Başlıklarında Osman­lI hilâli ve yıldızlan, göğüslerinde Alman madalyalan bulunan Goltz ile Liman’ın mütebessim hallerin­den yaklaşan düşman gemilerinden korkmadıklan ve onlan küçümse­dikleri anlaşılıyor. Alman subayla­rın devasa büyüklükte, düşman ge­milerinin ise minyatür boyutlarda çizilmesi bu imajı destekliyor.
Von der Goltz 1885’ten, Liman von Sanders ise 1913’ten itibaren Osmanlı hizmetinde orduyu ıslah çalışmalarına katıldılar. Her ikisi­nin Boğaz’m iki yakasına bekçi gibi yerleştirilmesi Çanakkale’de elde edilen başarılarda Almanların ve ıslah faaliyetlerinin de payının ol­duğu mesajım vermeye matuf.


"Sonbahar rüzgârı Gelibolu'da harekete geçti."
Dervişin nefesi düşmanı yerle bir etti
Uzun sakallı, kırmızı fesli ve sa­rıklı ihtiyar bir derviş dağa aban­mış, Boğaz’dan geçmeye çalışan düşmanlara üflüyor. Dervişe göre oldukça küçük tasvir edilen düş­man askerleri ve gemiler ise rüz­garın tesiriyle havaya savrulmuş. Osmanlı Devleti’ni temsil eden dervişin karikatürün merkezine yerleştirilmesiyle Çanakkale’de elde edilen başarıya mistik bir hava katılmak istenmiş. Figürü derviş olarak değil de son demleri­ni yaşayan ihtiyar bir adam olarak da yorumlayabiliriz. Bu kurguya göre yaşlı Osmanlı ölmeden önce bütün kuvvetini toplayarak düş­man kuvvetlerini mağlup ediyor.



İstanbul çok uzakta, Gelibolu'da şanssızım. İstanbul uzakta, oraya sağ olarak asla varamam." Orda bir İstanbul var uzakta!
Üzerinde “Çanak­kale” yazan, bar kapısı şeklinde tasvir edilen kapının arkasında Enver Paşa elini uzatmış, ln- gilizi içeriye sokmuyor. Gelibolu yarımadası üze­rinde oturan İngiliz ise bu durumu kabullenmiş görünüyor. Şarkı sözleri İstanbul’a ulaşma ümit­lerinin kalmadığım anlatıyor.

Cepheye aktif olarak katılma­yan Enver Paşa’nm Çanakkale’de düşman kuvvetlerini durduran komutan olarak zikredilmesinin iki nedeni olabilir. Öncelikle Alman kamuoyunda Enver Paşa’ya tevec­cühün bir neticesi olabilir. İkincisi, Harbiye Nâzın ve Erkân-ı Harbiye Reisi olan Enver Paşa, hâliyle Çanak­kale’deki haşanda pay sahibi İkinci izah daha doğru ama Almanların Enver Paşa’ya sempatilerini unut­mamak gerek.



Gelibolu da. Hep İngilizler ve Fransızlar Bu menu artık bıktırıyor En sonunda İtalyanlar zamanı gelecekler
Akbabalar İtalyanları bekliyor

Gökyüzünde kocaman hi­lal ve yıldız, yerde asker ce­setleri ve eşyadan oluşan bir tepenin üzerinde iki akbaba.. Arkada ise muzaffer ay yıldız. Akbabalar Çanakkale Savaşlarında ölen İngiliz ve Fransız askerlerinin cesetlerini yiyor. Fakat o kadar yemişler ki, sıkılmış. İtalyan askerlerinin cesetlerini bekliyorlar. İngil­tere ve Fransa’nın mağlup edildigi, savaşa girecek olan İtalya'yı da aynı hazin sonun beklediği akbabaların lisanıy­la ilan edilmiş.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder